İsmi Ebu Abdillah Maliku'bnu Enes el-Esbahî'dir. Dâru'l-Hicre yani Medine imamı olarak bilinir. H. 95 senesinde dünyaya geldi ve H. 179 senesinde 84 yaşında iken Medine'de vefat etti.
O, Hicaz'ın belki de fıkıh ve hadiste bütün Müslümanların imamıdır. İmam Şafii Rahmetullahi Aleyh'in onun talabeierinden olması kendisi için Övgü olarak yeter.
İbnu Şihab ez-Zuhrî, Yahya'bnu Sa'îd el-Ensârî ve İbnu Ömer Radiyallahü Anh'm azadlısı Nâfi'den ve daha başkalarından ilim tahsil etti. Kendisinden de, sayılamayacak kadar çok kimse ilim tahsil etti. İmam Şafii Rahmetullahi Aleyh, Muhammedu'bnu İbrahimi'bnu Dinar, îbnu Abdirrahman el-Mahzûmî ve Abdula-zîz ibnu Ebî Hâzîm bunlardandır. Bunlar onun ashabından kendi*sine denk olanlardandır. Ayrıca Buharî, Müslim, Ebu Davud, Tir-mizî, Ahmed ibnu Hanbel, Yahya ibnu Mu'in ibnu İsa el-Kazzaz, Abdulmelik ibnu Abdülazîz el-Macişûn, Yahya'bnu Yahya el-Endulûsî, Abdullah ibnu Mesle el-Ka'nebî, Abdullah ibnu Vehb ve Esbaubnu'l-Ferec gibileri de ondan ilim tahsil etmişlerdir. Tir-mizî'nin Camiinde Ebu Hureyre Radiyallahü Anh'dan rivayetine göre Resulullah Aleyhisselâm şöyle buyurmuştur: "Mümkündür ki, insanlar ilim talebi için develerin ciğerlerini döverler de, Me*dine âliminden daha bilgili kimseyi bulamazlar". Tirmizî bu hadi*sin hasen olduğunu söylemiştir. Abdurrezzak ve Sufyanu'bnu U-yeyne bu hadiste kastedilen Medine âliminin Maliku'bnu Enes olduğunu söylemişlerdir.
İmam Malik Rahmetullahi Aleyh, diyor ki: Kendilerinden ilim yazdıklarım arasından bana gelip fetva sormadan ölen çok az kim*se vardır. (Yani kendilerinden ilim tahsil ettiklerimin çoğu daha sonra bana gelerek fetva sokmuşlardır).
İmam Malik Rahmetullahi Aleyh, ilme son derece hürmet ederdi. Hadis rivayet edeceği zaman, abdest alır, vakar ve heybetle otu*rur ve koku sürünürdü. Heybetli bir görünümü vardı. Bir şâir on*dan şöyle sözediyor:
Heybetli görünümünü koruyarak "cevabını verir, Soru soranlar önünde baş eğmiş durumdalar, .
Taşıdığı vakar ve edeble, sultanın izzeti onda birleşmiştir, Saltanat sahibi olmadığı halde kendisine itaat edilir,
Yahya ibnu Sa'îd el-Kattan, 'hadis rivayetçileri arasında Ma*likten daha doğru sözlüsü yoktur1 diyor. İmam Şafii de: 'Malik ilim adamlarının yıldızıdır* diyor.
Rivayet edildiğine göre Mansur onu, zorlanma dolayısıyla (karısının veya bir başkasının zorlaması sebebiyle) karısını boşayan kimse hakkında hadis rivayet etmekten menetti. Sonra du*rumu araştırmak için, böyle birisi hakkında soru sordurmak üzere bir casus gönderdi. O da herkesin içinde: "Zor altında karısını boşayanm bu yaptığı geçerli değildir" dedi. Bunun üzerine Mansur onu kamçılattı. Ama İmam Malik yine de hadis rivayetini bırakmadı.
Harun er-Reşid hacca gittiğinde, İmam Malik'in Muvat-ta'mdan haberdar oldu. Kendisine üç bin dinar verdikten sonra: "Bizimle beraber gelsen iyi edersin, Osman Radiyallahü Anh'm halkı Kur'an-ı Kerim'in etrafında toplaması gibi, ben de halkı Mu-vatta etrafında toplamak istiyorum" dedi. İmam Malik şöyle cevap verdi: "Halkın Muvatta etrafında toplanmasına gerek yoktur. Çünkü Peygamber Aleyhisselâm'm ashabı, kendisinden sonra çeşitli ülkelere dağılmışlardır. Mısır ehlinde de ilim vardır (yani Mısırlılar arasında da ilim sahibi insanlar vardır). Resulullah Aleyhisselâm'da: Ümmetimin ihtilafında rahmet vardır" diye bu*yurmuştur. Seninle beraber gelmeme de gerek yoktur. Çünkü Re*sulullah Aleyhisselam "Eğer bilselerdi, Medine onlar için daha hayırlı idi" diye buyurmuştur. Şu verdiğiniz dinarları aynen iade ediyorum. Ben dünyayı Resulullah Aleyhisselâm'm şehri olan Me*dine'ye tercih etmem". İmam Şafii Rahmetullahi Aleyh der ki: Malik'in kapısında Horasan atlarından ve Mısır katırlarından bi*neklerin bağlı olduğunu gördüm. O zamana kadar onlardan daha güzelini görmemiştim. Kendisine: "Bunlar ne kadar da güzel şeyler" dedim. Bunun üzerine: "Bunların hepsi sana hediyem ol*sun" dedi. Ben: "Bîr tanesini kendine binek olarak sakla" dedim. O: "Ben Resulullah Aleyhisselâm'ın bulunduğu toprak üzerindebineğe binmekten dolayı Allah'tan haya ederim", diye cevap verdi. Onun menkıbeleri sayılamayacak kadar çoktur.
Allah'ın rahmeti onun üzerine olsun.