"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ölmek üzere olan bir gencin yanına girmişti. Hemen sordu:
"Kendini nasıl buluyorsun?"
"Ey Allah'ın Resûlü, Allah'tan ümidim var, ancak günahlarımdan korkuyorum" diye cevap verdi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) da şu açıklamayı yaptı: "Bu durumda olan bir kulun kalbinde (ümit ve korku) birleşti mi Allah o kulun ümid ettiği şeyi mutlak verir ve korktuğu şeyden de onu emin kılar." [Tirmizî, Cenâiz 11, (983); İbnu Mâce, Zühd 31, (4261).]
AÇIKLAMA:
1- Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Kendini nasıl buluyorsun?" sözü ile, "dünyadan âhirete intikal ederken kalbinde ne hissediyorsun, Allah'ın rahmetinden ümit mi, yoksa Allah'ın gadabından korku mu?" demek istemiş, genç de böyle anlamıştır.
2- "Bu durumda olan" demek, "ölüm halinde sekerât halinde" demektir. Âlimler, düşmanla mübâreze, kısas, idam anları gibi, ölümle burun buruna olunan bütün halleri bu hükme dâhil ederler. Kişi o durumlarda Allah'ın rahmetinden ümid ettiği ve günahları sebebiyle de gadabından korktuğu takdirde, hadisteki müjdeye mazhar olacaktır.
3- Korktuğundan emin kılması, kulun günahlarını affetmesi demektir.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu hadisleriyle, ölümün yakın olduğu hallerde mü'minin takınması gereken ruhî ve fikrî âdâbı talim buyurmaktadır.
ـ3ـ وعن عائشة رَضِىَ اللّهُ عَنْها قالت: ]مَا رَأيْتُ رسُولَ اللّهِ # مُسْتَجْمِعاً قَطَّ ضَاحِكاً حَتَّى أرَى مِنْهُ لَهَوانِهِ)ـ1(، إنّما كَانَ يَتَبَسَّمُ[. أخرجه الخمسة إّ النسائى.وزاد البخارى في رواية: ]وَكَانَ إذَا رَأى غَيْماً عُرِفَ في وَجْهِهِ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللّهِ، النَّاسُ إذَا رَأوُا الغَيْمَ فَرِحُوا رَجَاءَ أنْ يَكُونَ مِنْهُ المَطَرَ، وَأرَاكَ إذَا رَأيْتَ غَيماً عُرفَ في َوجْهِكَ الكَرَاهَةُ؟ فقَالَ: يَا عَائشَةُ، مَا يُؤمِنُنِى أنْ يَكُونَ فِيهِ عَذَابٌ، قَدْ عُذِّبَ قَوْمٌ بالرِّيحِ، وَقَدْ رَأى قَوْمٌ العَذَابَ، فقَالُوا: هذَا عارِضٌ مُمْطِرُنَا[.)ـ2(