24- (1969) Bana Abdii'I-Cebbâr b. Alâ: rivayet etti. (Dedi ki) : Bİzc Süfyân rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Zührî. Ebû Ubeyd'den rivayet etti. Şöyle demiş : Bayramda Ali b. Ebî Tâüb ile birlikte bulundum. Hutbe*den önce namazdan (işe) başladı ve :
«Şüphesiz Resûiüliah (Sallallahii Aleyhi ve Sellcm) üç geceden sonra kurbanlarımızın etlerinden yemeyi bize yasak etti.» dedi.

25- (...) Bana Harmele b. Yahya rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İbni Vehb haber verdi. (Dedi ki) : Bana Yûnus, İbni Şihab'dan rivayet etti. (Demiş ki) : Bana İbni Ezher'in azatlısı Ebû Ubeyd rivayet etti ki, ken*disi bayramda Ömer b. Hattâb ile bulunmuş. (Dedi ki) : Sonra Ali b. Ebî Tâlib'Ie birlikte bayram namazı kıldım. Bize namazı hutbeden Önce kıl*dırdı. Sonra cemaata hutbe okuyarak:
— Şüphesiz Resûlüllah (Sallallakü Aleyhi ve Sellem) üç gecenin üstünde (kafan) kurban etlerinizi yemeyi size yasak etmiştir. O halde yemeyin! dedi.

(...) Bana Züheyr b. Harb de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Yâkub b. İbrahim rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İbııi Şihab'ın kardeşi oğlu ri*vayet etti. H.
Bize Hasen EI-Hulvânî de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Yâkub b. İb*rahim rivayet etti. (Dedi ki) : Bize babam, Sâlih'den rivayet etti. H.
Bize Abd b. Humeyd dâhi rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdürrezzak haber verdi. (Dedi ki) : Bize Ma'mer haber verdi.
Bu râvilerin hepsi Zühri'deıı bu isiıâdla bu hadîsin mislini rivayet etmişlerdir.

26- (1970) Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Leys rivayet etti. H.
Bana Muhammed h. Rumh da rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Leys, Nâfi'den, o da İbn-i Ömer'den, o da Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seîlem) den naklen haber verdi ki :
«Hiç bir kimse üç günden yukarı kurbanının etinden yemesin!» buyur*muşlar.

(...) Bana Muhammed b. Hatim de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Yah*ya b. Said, İbn-i Cüreyc'den rivayet etti. H.
Bana Muhammed b. Kâfi' dahi rivayet etti. (Dedi ki) : Bize tbn-i Ebî Füdeyk rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Dahhak (yâni îbn-i Osman) haber verdi.
Her iki râvi Nâfi'den, o da İbn-i Ömer'den, o da Peygamber (SaUaUahü Aleyhi ve Selletn)'dfm naklen Leys'in hadîsi gibi rivayette bulunmuşfardır.

27- (...) Bize İbn-i Ebî Ömer ile Abd b. Humeyd de rivayet ettiler.
(İbn-i Ebî Ömer bize rivayet etti tâbirini kullandı. Abdi bize Abdürrez-zak haber verdi, dedi.) (Demiş ki) : Bize Ma'mer, Zührî'den, o da Sâlim'-den, o da İbn-i Ömer'den naklen haber verdi ki, Resûlüîlah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) üç geceden sonra kurban etlerinin yemesini yasak etmiş.
Salim şöyle demiş : «Bundan dolayı İbn-i Ömer üç günün üzerinde kalan kurban etlerini yemezdi.» İbn-i Ebî Ömer: «Üç geceden sonra» dedi.
Birinci hadîsin senedi hakkında Kaadî lyâz şunları söyle*miştir : «Bu hadîsin Süfyan'dan rivayetinde hadîs ulemasmca ref edip etmediği hususunda illet vardır. Çünkü Süfyan'in ashabı ha*fızlar onu merfu' olarak rivayet etmemişlerdir. Onun için de Buhârî onu Süfyan'm rivayetinden değil de, başkasının tarikinden rivayet etmiştir.» Dare Kutni de: «Bu hadîs Abdu'l-Cebbâr b. A1a’nin vehmettiği hadîslerdendir. Çünkü Alî b. Metînî ile Ahmed b. Hanbel, Ka'nebî, Ebû Hayseme, Ishâk ve başkaları onu îbn-i Uyeyne 'den mevkut olarak ri*vayet etmişlerdir. Ama hadîsin merfu şekli Zühr î 'den Süfyan'in tarikinden başka bir tarikle sahihtir. Bu hadîsi Salih, Yûnus, Ma'mer, Zebîdî ve Mâlik Cüveyriye 'nin rivayetin*den ref etmişler. Onu hepsi Zührî'den merfu' olarak rivayette bu*lunmuşlardır.» diyor. Bunun üzerine Nevevî de : «Her halü kârda hadîsin metni sahihtir.» demiştir.

28- (1971) Bize İsfaâk b. İbrahim El-Hanzalî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ravh haber verdi. (Dedi ki) : Bize Mâlik, Abdullah b. Ebî Bekr'den, o da Abdullah b. Vâkıd'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : Resûlüllah (Sallaliahü Aleyhi ve Seîlem) üç geceden sonra kurban etlerini yemekten nehiy buyurdu. Abdullah b. Ebî Bekir (Demiş ki) : Ben bunu Amra'ya andım da : Doğru söylemiş! Ben Âişe'yî şunu söylerken işittim, dedi. Re*sûlüllah (Sallaliahü Aleyhi ve Seliem) zamanında bayram günü çöl halkından haynıeııisinler seğirtip gittiler de ResûîüIIah (Sallaliahü Aleyhi veSeliem) :
«Uç gece (et) biriktirin, sonra kalanı tcsadduk edin!» buyurdu. Bun*dan bir müddet sonra ashab :
— Yâ Kesûlallah! İnsanlar su tulumlarını kurbanların dan yapıyor. Onların yağını eritiyorlar, dediler.
Resûlüllah (Sallaliahü Aleyhi ve Seliem) : «Ne o?» diye sordu.
— Sen kurban etlerinin üç geceden sonra yenmesini yasak ettin, de*diler. Bunun üzerine:
«Ben size ancak su seyîrfip giden zayıf bedevilerden dolayı men et*tim. Artık yeyîn, biriktirin ve tasadduk edin!» buyurdular.

29- (1972) Bize Yahya b. \ahyâ rivayet etti. (Dedi ki) : Mâlik'e, Eîm'z-Zubeyr'den dinlediğim, onun da Câbir'den, onun da Peygamber (Sallaliahü Aleyhi ve Seliem) 'den naklen rivayet ettiği şu hadîsi okudum.
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) üç geceden sonra kurban etlerinin yenmesini yasak etmiş, biraz sonra:
«Yeyİn/azıklarım ve biriktirin!» buyurmuşlar.

30- (...) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Alî b. Mushir rivayet etti. H.
Bize Yahya b. Eyyûb da rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İbn-i Uyeyne rivayet etti.
Her iki râvi İhn-i Cüreyc'den, o da Ata'dan, o da Câbir'den naklen rivayet etmişlerdir. H.
Bana Muhammed b. Hatim dâhi rivayet etti. Lâfız onundur. (Dedi ki) : Bize Yahya b. Saîd, İbnü Cüreyc'den rivayet etti. (Demiş ki) : Ata'a şunu söyledi. Ben Câbir h. Abdillâh'ı şunu söylerken dinledim :
— Biz Minâ'mn üç gecesinden fazla develerimizin etlerinden yemez*dik. Sonra Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bize ruhsat vererek:
«Yeyin ve azıklarım!» buyurdular.
Ben Atâ'a :
«Câbir! Nihayet Medine'ye geldik mi?» diye sordu, dedim.
— Evet, cevâbını verdi.

31- (...) Bize îshak b. İbrahim rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Zeke-riyya b. Adiyy, Ubeydullah b. Amir'den, o da Zeyd b. Ebî Üleyse'den, o da Atâ b. Ebî Keban'dan, o da Cabir b. Abdillah'dan naklen baber verdi. Câbir şöyle demiş :
— Biz kur!:an etlerini üç geceden fazla tutmazdık. Derken Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bize onlardan azıklanmamızı ve yememizi emir buyurdu. (Üç geceden fazla duran etleri demek istiyor.)

32- (...) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Süfyân b. Uyeyne, Amr'dan, o da Atâ'dan, o da Câbir'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): ResûlülJnh (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) zama*nında biz onlarla Medine'ye giderken azıklamyorduk.
Bu hadîsin Câbir rivayetini Buhârî ile Nesâî «Hacc» bahsinde tahrîc etmişlerdir. Hz. Câbir'in buradaki rivayetinde «Ben Atâ'a :
— Câbir; «Nihayet Medine'ye geldik mi?» diye sordu, dedim.
— Evet! cevâbını verdi.» deniliyor. Eu suâli soran râvi İbn-i Cüreyc'dir. Buhârî 'nin rivayetinde aynı suâle Hz. Câbir'in «Hayır!» diye cevap verdiği görülüyor. İki rivayetin arası şöyle bulun*muştur. Atâ ', Buhârî rivayetinde Câbir'in «Evet!» dedi*ğini unutmuş da «Hayır!» dediğini zannederek cevap vermiş. Müs1im'in rivayetinde Câbir'in sözünü hatırlayarak «Evet!» dediğini bildirmiştir.
Kaadî Iyâz diyor ki : «Ulemâ bu hadîslerle amel hususunda ihtilâf etmişlerdir. Bir cemaat kurban etlerinin üzerinden üç gün geçtik*ten sonra artık o etler yenmez. Bu hadîslerin ifade ettiği haram hükmü bâbîdır, demiş. Cumhur ulemâ ise, kurban etlerinin üç gün sonra dahi yenilebileceğine kail olmuşlardır. Onlara göre nehiy buradaki Câbir hadîsi ve diğer bazı rivayetlerle neshediîmiştir. Bu nesih sünnetin sünneti neshetmesi kabilindendir. Bir takımları bunun nesh olmadığını söylemiş. Buradaki haram kılınmanın bir illetden dolayı olduğunu, illet ortadan kalkınca haram hükmü de kalktığını iddia etmişlerdir. Onlara göre bu*radaki illet yardım talebiyle gelen zayıf bedevilerdir. İlk zamanlar müs-lümanlara üç günden sonra kurban etlerini yemeleri bu zavallılara ver*sinler diye haram kılınmıştı. Bu illet ortadan kalkınca artık yeyip birik*tirmeleri emrolunmuştur. Nitekim bu cihet Abdullah b. Vâkıd rivâyetindeki Hz, Âişe rivayetinden de anlaşılmaktadır*
Dâffe: Beraberce hafif bir yürüyüş yapan cemaat demektir. Dâffetül-Ârâb bunların Mısır'a gelenleridir. Burada onlardan murad yardım bekleyen zayıf bedevilerdir.
«Kurban etlerinin evvelce yasak edilmesi tahrim için değil, kerahet bildirmek içindi» diyenler de vardır. Bunlara göre kerahet hala bakidir. Fakat üç günden sonra kurban etini yemek haram değildir. Böyle bir illet bugün de zuhur etse, üç günden sonra geriye kalan kurban etleri yine isteyen fakirlere verilir. Hadîs-i şerif aynı mânâya hamledil irdi. Hz. Ali ile İbn-i Ömer (Radiya Uahu ank) 'in mezhebîeri budur.
Sahîh olan, hadîsin mutlak surette neshedilmesidir. Yâni nehiy ha*dîsinden haram mânâsı kalmadığı gibi, kerahet mânâsı dâhi kaldırılmış*tır. Bugün artık kurban etlerini üç gün değil, dilediği zamana kadar bi*riktirmek ve istediği zaman yemek herkese mubahtır. Hz. Câbir hadîsiyle bu bâbm sonunda göreceğimiz Büreyde hadîsi bu hususta açık delildirler.
Kurban etinin ne kadarı yenilip, ne kadarı tasadduk edileceği de ih*tilaflıdır. Aîkame'nin îbn-i Mes'ud 'dan rivayetine göre kurban üçe pay edilerek üçte biri yenilecek, üçte biri hediye olarak ve*rilecek, üçte biri de tasadduk edilecektir. Bu kavil Atâ'dan da rivayet edilmiştir. İmam Şafiî ile İmam Ahme.d'inve İshâk'm mezhebîeri de budur. Se vrî kurban etinin ekserisi tasad*duk olunur, demiş. Hânefîler'e göre de müstehab olan eti üçe pay etmektir.
Kurban adayan kimse fakir olsun, zengin olsun o kurbanın etinden yiyemez. Dört mezhebin imamları bu meselede müttefiktir. Yalnız İmam Ahmed'den bir rivayete göre adak sahibi kurbanından yiyebilir.
Kurban etinden yemek ekseri ulemâya göre müstehab; Zahiri-ler'e göre vâcibdir.

33- (1973) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdü'l-A'lâ, Cüreyrî'den, o da Ebû Nadradan, o da Ebû Saîd-i Hudrî'den naklen rivayet etti. H.
Bize Muhammed b. Müsennâ da rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Afcdü'l-A'Iâ rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Saîd [2] Katâde'den, o da Ebû Nadra'-dan, o da Ebû Saîd-i Hudrî'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : Re-sûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Ey Medineliler! Kurban etlerini üç geceden fazla yemeyin!» buyur*dular. (İbn-i Müsennâ üç gece yerine üç gün, dedi.)
Bunun üzerine ashab çoluk-çocuk, uşak ve hizmetçileri bulunduğun*dan Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e şikâyet ettiler. O da:
«Yeyin, yedirin, saklayın yahut biriktirin!» buyurdular. İbn-i Müsennâ : Abdu'I-A'lâ şekketmiştir, dedi.

34- (1974) Bize İshâk b. Mansûr rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ebû Âsim, Yezid b. Ebî Ubeyd'den, o da Seleme b. Ekvâ'dan naklen haber verdi ki, Resûlüllah :
«Sizden kim kurban keserse sakın üç geceden sonra evinde ondan bir şey sabahlamasın!» buyurmuşlar. Ertesi sene gelince ashâb :
— Yâ Resûlallah! Yine geçen sene yaptığımız gibi mi yapacağız, de*mişler. Bunun üzerine Efendimiz :
«Hayır! O öyle bir seneydi ki, insanlar onda sıkıntı içindeydi. Ben de (kurban etlerinin) onların arasında s«jy'ı olmasını istemiştim.» buyurmuş*lar.

35- (1975) Bana Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ma'n b. îsa rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Muâviye b. Sâlİh Ebû'z-Zahiriyye'den, o da Cübeyr b. Nüfeyr'den, o da Sevban'dan naklen rivayet etti. Sevbân şöyle demiş: ResûlüUah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) kurbanını kesti. Sonra: «Yâ Sevban! Bunun etini ıslâh eti» buyurdu. Artık Medine'ye gelinceye kadar kendisine ondan yedirmeye devam ettim.

(...) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile İbn-i Râfi' de rivayet ettiler. (Dediler ki) : Bize Zeyd b. Hubab rivayet etti. H,
Bize İshâk b. İbrahim EI-Hanzeü dahi rivayet etti. (Dedi kî) : Bize Abdurrahman b. Mehdi haber verdi. Her iki râvi Muâviye b. Sâlih'den bu isnad ile rivayette bulunmuşlardır.

36- (...) Bana İshak b. Mansûr da rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ebû Müshir haber verdi. (Dedi ki) : Bize Yahya b. Hamza rivayet etti. Bana Zübeydi, Abdurrahman b. ZÜbeyr b. Nüfeyr'den, o da babasından, o da Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'\n azatlısı Sevban'dan naklen riva*yet etti. Sevbân şöyle demiş: Bana Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Veda' hacemda:
«Şu eti rslâh et!» buyurdu. Ben de onu ıslâh ettim. Artık Medine'ye varıncaya kadar ondan yemeye devam etti.

(...) Bana bu hadîsi Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimî dahi riva yet etti. (Dedi ki) : Bize Muhammed h. Mübarek haber verdi. (Dedi ki) Bize Yahya b. Hamza bu isnadla rivayette bulundu. Ama «Veda' hacem da» demedi.

37- (1977) Bize Efeû Bekir b. Ebi Şeybe ile Muhammed b. Müsennâ rivayet ettiler. (Dediler ki) : Bize Muhammed h. Fudayl rivayet etti. (Ebû Bekr : Ebû Sinan'dan dedi. İbn-i Müsennâ ise : Dırar b. Mürra'dan dedi.) O da Muharib'den, o da îbn-i Büreyde'den, o da babasından nak*len rivayet etmiş. H.
Bize Muhammed b. Abdiliah fc. Nünıeyr dahi rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Mubanııned b. Fudayl rivayet etti. (Dedi ki) ; Bize Dırar b. Mürre Ebû Sinan, Muharib b. Disar'dan, o da Abdullah b. Büreyde'den, o da ba*basından naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : Resûlüîlah (SaîlaUahü Aleyhi ve Sellem):
«Ben sîzi kabirleri ziyaretten nehiy ettim. Artık onları ziyaret edin. Sîzi Uç günden fazta kurban etinden nehyettîm. Artık dilediğiniz kadarını elinizde tulün. Sizi tulumdan başka kabtan şerbet İçmekt-en nehy ettim. Ar*tık büîün kaplardan için. Ama mÜskir içmeytni» buyurdular.

(...) Bana Haccâc b. Şâir de rivayet etîi. (Dedi ki) : Bize Dahhâk b. Mahled, Süfyân'dan. o da Alkame b. Mersed'den, o da İbn-i Büreyde'den, o da babasından milden rivayet etti ki, Resûlüîlah (Saîlallahil Aleyhi ve Sellem):
«Ben sizi nehy etmiştim...:; buyurmuşlar.
Kavi hadîsi Ebû Sinan hadîsi mânâsında rivayet etmiştir.
Seleme b. Ekva' rivayetini Buhâri «Kitâbu'l-Edahî» de tahrîc etmiştir.
Haşem: Lügat ulemâsına göre bir insana sığınan, ona hizmet ederek iğlerini gören kimseler mânâsına gelir. Cevheri: «Haşem bir kim*senin hizmetçileri ve o kimseye kızanlardır, Bunlara Haşem denilmesi, o kimseye kızdıkları içindir. Haşmet, kızmak mânâsına, gelir. Utanmaya da haşmet denilir...» diyor. Her halde Haşem kelimesi mânâca hademden daha cem'iyetli olacak ki. hadîs-i şerifte ikisi birbirinin üzerine atfedil*mişlerdir. Bu atıf âmmdan sonra hâssın zikredilmesi kabilindendir.
«Şu etr ıslâh eîl» cümlesindeki ıslâhdan murâd; eti bir parça kayna*tarak sudan çıkarmak ve kurutarak dayanır hale getirmektir. Bu cümle kurban etini üç günden fazla evinde bulundurmanın ve ondan yiyerek biriktirmenin seferlerde onunla azıklanmanın caiz olduğuna açık delil*dir. Bu tevekküle mâni değildir.
Nevevi diyor ki : «Bu hadîste mukim için olduğu gibi, yolcu için de kurban kesmenin meşru' olduğuna delil vardır. Bizim mezhebimiz budur. Cumhûr-u ulemâ da buna kaildir. Nehâi ile Ebû Ha*nife : Yolcuya kurban yoktur, demişlerdir. Bu kavil Hz. A1i'den de rivayet olunmuştur. İmam Mâlik ile bir cemaat kurbanın Minâ ile Mekke 'deki müsâfire meşru olmadığına kaildirler.»
Büreyde hadisi nasihle mensubun ikisini birden açıklamaktadır. Ulemâ neshin bazan burada olduğu gibi nassan bilindiğini, bazan sahâbinin haber vermesiyle bilindiğini iki hadisin arasını bulmak mümkün olma*dığı zaman tarihle neshe hükmedildiğini söylemişlerdir. Bu takdirde son*raki delîl evvelkini nesheder. Bazan icma' da neshe delil olur. Nitekim dördüncü defa şarab içen bir kimsenin öldürülmesi hakkındaki delilin nesh edildiği icma' ile sabittir. Fakat icma' nesh edilemez.
Kabir ziyareti meselesi cenaze bahsinde görülmüştü. Tulumda şer*bet saklama meselesi iman bahsinde geçmiş ise de yakında «Eşrİbe» bah*sinde inşaallah yine görülecektir.