154- (2047) Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Süleyman (yâni İbni Bilâl) Abduliah b. Abdirrahman'dan, o da Âmir b. Sa'd b. Ebî Vakkas'dan, o da babasından naklen rivayet etti ki, EesûlüIIah (Satlaiiahü Aleyhi ve Sellem):
«Her kim sabahladığı vakit Medine'nin iki taşlığı arasında yedi hurma ferse, akşamlayıncaya kadar ona zehir zarer vermez.» buyurmuşlar.

155- (...) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti, (Dedi ki) : Bize Ebû Üsârne Hâşim b. Hâşim'den rivayet etti. (Demiş ki) : Âmir b. Sa'd b. Ebî Vakkâs'ı dinledim, şöyle diyordu. Ben Sa'd'î s'.ınu söylerken işit*tim : Ben ResûlüHah (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem)'i;
«Her kim aeva olarak yedi hurma ile sabah kahvaltısı yaparsa, o kim*seye o gün ne zehir zarar verir, ne sihir!» buyururken İşittim.

(...) Bize bu hadîsi İbni Ebî Ömer de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize IMervan b. Muaviyete'I-Fezârî rivayet etti. H.
Bu hadîsi bize İslıak b. İbrahim de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ebû Bedr Şûca' b. Velîd haber verdi. Her iki râvi Hâşim b. Hâşim'den bu isnadla Peygamber (Saliailahü Aleyhi ve Sellemyden naklen bu hadîsin mislini rivayet etmişlerdir. Ama ikisi de: «Peygamber (Saliailahü Aleyhi ve Sellem) den işittim» dememişlerdir.
işittim» dememişlerdir.

156- (2048) Bİze Yahya b. Yahya İle Yahya b. EyyÛb ve İbni Hucr rivayet ettiler. (Yahya b. Yahya: Bize haber verdi tâbirini kullandı, öte*kiler: Bize İsmail —Bu zat İbnİ Ca'fer'dir— rivayet etti, dediler.) O da Şerik'den —Bu zat İbni Ebî Nemr'dir—, o da Abdullah b. Ebî Atik'den, o da Âişe'den naklen rivayet etti ki : Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
«Yaylanın acvasında şifa vardır. Yahut o, sabahın ilk zamanında tir*yaktır.» buyurmuşlar.
Bu hadisi Buhârî «Et'ime» ve «Tıbb» bahislerinde tahrîc et*miştir.
Acva: Hurmanın güzel bir nev'idir. Yayla diye tercüme ettiğimiz Âlîye : Medine'nin Necid tarafına düşen tarlaları ve köyleri*dir. Tihâme tarafına düşenlere Safire denilir. Kaadî Iyâz Aliyenin Medîne'ye en yakın yerinin üç mil, en uzak yerinin ise sekiz mil olduğunu söyler.
Tiryak: Panzehir mânâsına gelir. Fârisî bir kelimedir.
Aynî bu hadîsin üzerinde dört vecihle söz etmiştir. Şöyle ki
1- Hurmanın sabahleyin yenilmesi bildirilmiştir. Öğle ve akşam za*manlarında yenilse zikredilen fayda hasıl olmaz. Hadîsin bir rivayetinde mekân kaydı bile konulmuş, yayla hurmasında şifa vardır, buyurmuştur.
2- Yenecek hurmaların acva cinsinden olması kaydedilmiştir. Bunun hikmeti Acva nev'ini Medîne'ye bizzat Peygamber (Saliailahü Aleyhi ve Sellem) 'in mübarek eliyle dikmiş olmasıdır. Nesâî'nin Hz. Câbir'den merfû olarak rivayet ettiği bir hadîste :
«Acva cennettendir. O zehre karşt şifadır.» buyuruîmuştur. Hattâbî: «Acvamn zehir ve sihire fayda vermesi kuru hurmadaki bir hassa*dan değil. Peygamber (Saliailahü Aleyhi ve Sellem)'m Medine nurmasına yaptığı bereket duası neticesidir.» demiş. İbni Tin de : «Bunun Medîne'ni hususi bir hurması olması ihtimâli vardır. Bu hususta daha başka sözler de söylenmiştir.
3- Nevevî diyor ki : «Hurmaların yedi adet olması hususu na*mazların sayısı ve zekâtların nisabı gibi akılla bilinemiyor. Bu adet tıbb bahsinin birçok yerlerinde zikredilmiştir. Biz bunun hikmetini bilemeyiz. Binâenaleyh fazilet ve hikmetine iman ve itikad vâcibdir.»
4- O günün geceye kadar diye kayıtlanması geceleyin mezkûr fay*danın kalkmış olduğunu gösterir.