96- (2012) Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Leys rivayet etti. H.
Bize iVIuhammed b, Rumh da rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Leys Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbirden, o da Sesûlüîîah (Sallallahü Aleyhi ve Seîleın) den naklen haber yerdi ki, şöyle buyurmuşlar.
«Kaplan örtün! Tulumları bağlayın! Kaplan kapayın! Ve kandilleri söndürün! Çünkü şeytan bağ çözemez kapı açamaz kap da aralayamaz. Eğer biriniz kabının üzerine aykırı bir çırpı koymaktan ve Allah'ın adını anmaktan başka bir çare bulamazsa bunları yapsın. Çünkü küçük fâsık ev sâkinlerinin üzerine evlerini yakar.»
Kuteybe kendi hadîsinde «Kapıları kapayın!» cümlesini anmamıştır.

(...) Bize Yahya b. Yahya da rivayet etti. (Dedi ki) : Mâlik'e, Ebû'z-Zübeyr'den dinlediğim. Onun da Câbir'den, onun da Peygamber (Sallailahii Aleyhi ve Sellem) 'den naklen rivayet ettiği bu hadîsi okudum. Yalnız o:
«Kaplan devirin! Yahut kapları örtün!»demiş; Kapların Üzerine aykırı çırpı koymayı anmamıştır.

(...) Bize Ahmed b. Yûnus dâhi rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Züheyr rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ebû'z-Züheyr, Câbir'den rivayet etti. (De*miş ki) : Resûlüllah (Saiiallahü Aleyhi ve Seilem):
«Kapıyı kapayın!..» buyurdular. Râvi, Leys'in hadîsi gibi nakletmiş tir. Yalnız o:
«Kapları örtün!» demiş. Bir de:
«Ev halkının üzerine elbiselerini yakar!» demiştir.

(...) Bana Muhammed b. Müsennâ da rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdurrahman rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Süfyân Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den, o da Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den naklen yu-karkilerin hadîsi gibi rivayette bulundu ve :
«Küçük fâsık evi sahiplerinin üzerine yakar.» dedi.

97- (...) Bana İshâk b. Mansûr da rivayet etti, (Dedi ki) : Bize Bavh b. Ubâde haber verdi. (Dedi ki) : Bize İbn-i Cüreyc rivayet etti. (Dedi ki) : Bana Atâ' haber verdi ki : Câbir b. Abdillah'ı şunu söylerken işitmiş. Resûlüllah (Saiiallahü Aleyhi ve Seilem)'.
«Gece karanlığı bastığı —yahut gecelediğiniz— vakit çocuklarınızı (çıkmaktan) men edin. Çünkü Şeytanlar o zaman dağılır. Gecenin bir kıs*mı gitti mi onları salın. Kapıları kapayın ve Besmele çekin. Çünkü Şeytan kapalı kapı açamaz. Tulumlarınızı bağlayın ve Besmeie çekin! Kaplarınızı örtün ve Besmele çekin! Kaplarınızın üzerine aykırı bir şey olsun koyun. Kandillerinizi de söndürün!» buyurdular.

(...) Bana yine İslâk b. Mansûr rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ravh b. Ubade haber verdi. (Dedi ki) : Bize İbn-i Cüreyc rivayet etti. (Dedi ki) : Bana Amr b. Dinar haber verdi. Kendisi Câhir b. Abdillâh'ı Atâ'nm haber verdiği gibi söylerken işitmiş. Yalnız o :
«Allah (AzzeveCelle)'n'ın ismini anın.» dememiştir.

(...) Bize Ahmed b. Osman En-Nevfelî dahî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ebû Asım rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İbn-i Cüreyc bu hadîsi Afâ' ile Amr b. Dinar'dan Ravh'm rivayeti gibi haber verdi.

98- (2013) Bize Ahmed b. Yûnus rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Zü-heyr rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ebû'z-Zübeyr, Câbir'den rivayet etti. H.
Bize Yahya b. Yahya dahî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ebû Hayseme Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen haber verdi. Câbir şöyle demiş : Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Güneş kavuştuğu vakit yatsının koyu karanlığı gidinceye kadar çocuklarınızla hayvanlarınızı salmayın! Çünkü şeytanlar güneş kavuştuğu zaman yatsının koyu karanlığı gidinceye kadar yayılırlar.» buyurdular.

(...) Bana Muhammed b. Müsennâ da rivayet etti. (Dedi kî) : Bize Abdurrahman rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Süfyân, Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den, o da Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den naklen Zü-heyr'in hadîsi gibi rivayette bulundu.

99- (2014) Bize Amr'un-Nâkid rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Hâşim b. Kasını rivayet etîi. (Dedi ki) : Bize Ley s b. Sa'd rivayet etti. (Dedi ki) : Bana Yezid b. Abdillah b. Üsâme b. Hâd EI-Leysî, Yahya b. Saîd1-den, o da Ca'fer b. Abdillah b. Hakem'den, o da Ka'kaa' b. Hakînı'den, o da Câbir b. AbdiIIah'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : Ben Ke-sûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'i :
«Kabı örtün! Tulumu da bağlayın! Çünkü senede bir gece veba iner. Kapağı olmayan hiç bir kabın yahut üzerinde bağı olmayan hiç bir tulu*mun yanından geçmez ki, İçine bu vebadan bir şey İnmesin.» buyurur*ken işittim.

(...) Bize Nasr b. Ali El-Cehdamî de rivayet etti. (Dedi kî) : Bana baham rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Leys b. Sa'd bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etti. Yalnız o : «Çünkü senede bir gün vardır. O günde veba iner,» demiş; hadîsin sonuna şunu ziyade etmiştir: «Leys dedi ki: Bizde yabancılar bundan Aralık ayında korunurlar.»

100- (2015) Bize Eim Bekr b. Ebî Şeybe ile Amru'n-Nâkid ve Zü-heyr b. Harb rivayet ettiler. (Dediler ki) : Bize Süfyân b. Uyeyne, Zührî'-den, o da Sâlîm'den, o da babasından, o da Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'ûen naklen rivayet etti:
«Uyuduğunuz zaman ateşi evlerinizde bırakmayın!» buyurmuşlar.

101- (2016) Bize Saîd b. Amr EI-Eş'asî ile Ebû Bekr b. Ebî Şeybe, Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr, Efcû Amir EI-Eş'arî ve Ebû Küreyb rivayet ettiler. Lâfız Ebû Âmir'indir. (Dediler ki) : Bize Ebû Üsâme, Kü-reyb'den, o da Ebû Bürde'den, o da Ebû Musa'dan naklen rivayet etti.
(Şöyle demiş) : Medine'de bir ev geceleyin sâhiblerinîn üzerine yandı. Bunların hali Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e anlatılınca:
«Şüphesiz ki bu ateş size ancak düşmandır. O halde uyuduğunuz za*man onu yanınızdan söndürün!» buyurdular.
Câbir hadîsini Buhâri «Bed'ül-Halk» bahsinde; İbn-i Ömer'le Ebû Musa rivayetlerini «Kitâbu'l-İsti'zan»'da. îbn-i Ömer rivayetini Ebû Dâvud ile İbn-i Mâce «Kitâb'ul-Edeb»'de; Tirmizi «Etme» bahsinde; Ebû Musa hadîsini İbn-i Mâce «Kitâb'ul-Edeb»'de muhtelif râvilerden tahrîc etmiş*lerdir.
Füveysika: Fare demektir. Bu kelime Fâsık'dan alınma ismi tasgir*dir. Fâsık; yoldan çıkan demektir. Fare de geceleri deliğinden çıkarak çeşitli zararlar yaptığı için ona bu isim verilmiştir.
Fevâşi: Fâşiyenin cem'idir. Fâşiye, yayılan demektir ki, murad keçi, koyun, sığır ve deve gibi yayılarak otlayan hayvanlardır.
Fahme : Aslında kömür demektir. Arablar bir benzetme yaparak ak*şamla yatsı arasındaki karanlığa da fahme demişlerdir.
Nevevi diyor ki : «Bu hadiste dünya ve âhiret mesâlihini bir araya toplayan muhtelif hayır nevilerinden cümleler vardır. Şeytanın eza*sından kurtulmanın yolu da bu âdabı Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) emir buyurmuş, Allah Taûlâ dahi aynı esbabı onun şerrinden kur*tulmaya sebep halketmiştir. Binâenaleyh şeytan kapalı bir kabı açmaya, bağlı bir tulumu çözmeye, kilitli bir kapıyı açmaya ve bir çocuğa veya başkasına ezâ vermeye ancak bu esbabı bulduğu zaman muktedir olabi*lir. Nitekim sahih bir hadîste : .
"Kul evine girerken besmele çekerse, şeytan : Bize bunların yanında
gecelemek yok (yâni, bizim bu evdekiler üzerine bir sultamız yok) der." buyurulmuştur...»
Bu rivayetlerde bilhassa şeytanın şerrinden korunmaya tenbih buyu-rulmakta, şeytanların geceleyin etrafa dağıldıkları bildirilerek çoluk ço*cuğun ve hayvanatın akşamla yatsı arası olur olmaz yerlere sahnmaması tavsiye edilmektedir. Hadîs-i şerif bütün rivâyetleriyle şeytanların varlı*ğına ve insanlara çeşitli zararlar verebileceğine delâlet etmektedir. Maa*lesef yirminci asır müslümanlarından birçok zavalıllar dinden istifa «et*miş mürtedîerin menfî propagandalarına kapılarak şeytan iddiasını istih*fafla veya açık açık inkârla karşılıyorlar. Bizim vazifemiz bu zavallılara bu yaptıklarının açık açık küfür yâni dinden çıkmak olduğunu hatırlat*maktır. İslâm'ı hiç kabul etmeyenlerle, ondan yeni yeni çıkmış olanlara Allah'dan hidâyet dilemekten başka sözümüz yoktur. Bizim kırkbeş mil*yon müslümanm yaşadığı Türkiye'nin radyolarından onbeş dakikalık bir yayın süresinde cin, şeytan, melek ve mucize gibi şeylere en azından onbeş defa efsâne diyen radyo memur ve amirleriyle de uğraşacak vak*timiz yoktur. Bunun hükümetin lâikliğine ne derecede aykırı bir cüret*kârlık olduğunu hükümeti idare edenler düşünsün. Biz bir defa daha şu*nu te'kid etmek isteriz ki, şeytanlar vardır. Bunların varlığına inanmak bir müslüman için zarurîdir. İnanmayan veya alay edenler derhal dinden çıkarak mürtedler güruhuna dâhil olurlar.
Bu hadîste senenin bir gecesinde vebanın (yâni taun hastalığının) yeryüzüne indiği bildiriliyor.
Cevheri vebayı : «Ekseriyetle Ölüme götüren umumî bir hasta*lıktır.» diye tarif etmiştir.
«Müslim» sarihlerinden Übbî, Cevheri 'nin bu tarifini be*ğenmemiş : «Cevherî'nin söylediği veba malûm olan hastalıktır. Hadîsten anlaşılan bu veba değildir. O başka bir vebadır» demişse de burada hatâ eden Cevheri değil, kendisi olmuştur. Çünkü yeryüzüne indirildiği bildirilen veba hastalıktan başka bir şey değildir. Übbî : «İnmenin hakikati cisimlere mahsustur.» diyor. Bu söz vebanın yere inen bir has*talık olduğuna münafî değildir. Çünkü hastalıkların mikrob denilen ufak hayvanlardan meydana geldiği bugün ispat edilmiş bir keyfiyettir. Mik*roplar gözle görülmeyecek kadar ufak da olsalar birer cisimdirler.
Resûîüllah (Sallallahii Aleyhi ve Sellem) yangına sebebiyet vermemek için evlerde yanan mum, kandil ve gaz lâmbası gibi şeylerin söndürülme*sini eroir buyuruyor. Yangına sebebiyet vermiyeceği kuvvetle kestirilir-se söndürmeden bırakmak da caizdir.