98. İmam Malik'ten: Düşman tarafından muhasara edilerek Beytullah'ı tavaflarına engel olunan kimse, ihramdan çıkar, kur*banını keser, muhasara edildiği yerde tıraşını olur. Bu kimse ayrı*ca kaza yapmaz.
Bana gelen rivayete göre Resûlullah (s.a.v.) ve ashabı Hudey-biye'de böyle yapmışlardır. Kurbanlarını kesmişler, saçlarını tı*raş ettirmişler ve Beytullah'ı tavaftan, kurbanlar oraya ulaşma*dan önce.ihramlıya yasak olan her şeyi yapmaya başlamışlardır. Daha sonra Uz. Peygamber'in ne ashaptan birine ne de yanında-kilerden kimseye yapamadıkları bu tavafın kazası ve iadesiyle il*gili bir şey söylediği bilinmemektedir.

99. Nafî' anlatıyor: Abdullah b. Ömer siyasi karışıklıkların (fitne) zuhur ettiği zaman Mekke'ye doğru yola çıkınca şöyle dedi: «Şayet Beytullah'ı tavaf etmemize engel olunursa, Resûlullah'ın (s.a.v.) sağlığında beraber yaptığımız gibi yaparız.» Daha sonra Resûlullah (s.a.v.)'ın Hudeybiye'de Umre için ihrama girdiği gibi o da Umre için ihrama girdi. Bilahare Abdullah duruma bakarak: «Hac da umre de aynı şeydir.» diyerek arkadaşlarına döndü ve: «ikisi de aynıdır, şahidim olun ki hacla umreye beraber niyet edi*yorum» diyerek sözlerini tamamladı. Daha sonra Beytullah'a ka*dar gelerek tek bir tavaf yaptı, bunu kâfi görerek kurbanını gön*derdi.
îmam Malik'ten: Biz Medineliler arasında da düşman tara*fından muhasara edilen kimsenin durumu, muhasaraya uğrayan peygamberimiz ve ashabının durumu gibidir. Ancak, düşman ta*rafından değil de başka bir mani dolayısıyla tavafını yapamazsa Beytullah'ı tavaf etmeden ihramdan çıkamaz.