1857. Bize İsmail b. Ebân haber verip (dedi ki), bize Hatim b. İsmail b. Ebân, Ca'fer b. Muhammed'den, (O) babasından, (O da) Câbir b. Abdillah'tan (naklen) rivayet etti. Cafer'in babası dedi ki: (Bir gün) Câbir b. Abdillah'ın yanma girdik de O, (âmâ olduğu için, yanına giren) toplulukta (bulunanların kim olduklarını) sordu, nihayet (sıra) bana geldi. Ben de; "-ben, Ali'nin oğlu Hüseyin'in oğlu Ali'nin oğlu Muhammed'im" dedim. Bunun üzerine elini (gömleğimin) üst düğmesiyle alt düğmesine uzattı (ve onları açtı), sonra ağzım göğsümün ortasına koydu -ki, ben o zaman genç bir delikanlıydım- ve "-hoş geldin yeğenim, dilediğini sor!" dedi. Ben de O'na (bazı şeyler) sordum. O, (o vakit) âmâ idi. Derken namaz vakti geldi ve dokuma (bir örtüye) bürünerek kalktı. Bu (örtüyü) omuzlarına her koyduğunda, küçüklüğünden dolayı, etrafı (omuzlarından aşağı) düşüyordu. Halbuki kaftanı (ridâsı) yanıbaşmda, çatma elbise askılığının üzerinde idi. Neyse, (bize) namazı kıldırdı. Ardından ben; "-bana, Rasûlullah'ın haccından haber verin" dedim. O da, eliyle işaret edip dokuz (parmağını) yumdu ve şöyle dedi:

Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (Medine'de) dokuz sene, hac-cetmeksizin kaldı. Sonra onuncu yılda, hac sebebiyle insanlara ilan ettirdi ki, Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bu yıl) hac yapacaktır. Bunun üzerine Medine'ye çok kimse geldi. Onların hepsi Rasûlullah'a {Sallallahu Aleyhi ve Sellem) uymanın ve O'nun yaptığı gibi yapmanın peşindeydi. Neyse, biz O'nunla yola çıktık. Nihayet Zu'l-Huleyfe'ye200 geldik. (Orada) (Hz. Ebu Bekr'in hanımı) Esma' bint Umeys, Muhanımed b. Ebi Bekri doğurdu ve Rasûlullah'a (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); "-nasıl (ihram) yapacağım?" diye (bir haberci) gönderdi. (Hz. Peygamber) de; "-(Temizlik için) gusül yap, kan akıntı yerine bir bez bağla ve ihrama gir" buyurdu. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (orada bir gece kalıp) mescidinde (ikindi -iki rekat olarak-., akşam, yatsı -iki rekat olarak- ve sabah) namazlarını kıldırdı. Sonra el-Kasva' (denilen devesine) bindi. Devesi O'nu el-Beydâ' mevkiine20' çıkardığında, gözümün görebildiğince (Hz. Peygamber'in) önündeki binekli ve yayalara, aynı şekilde sağındakilere, aynı şekilde so-lundakilere ve aynı şekilde arkasındakilere baktım. (O zaman) Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) aramızda idi. Kur'an O'na iniyor, yorumunu da O biliyordu. (Binaenaleyh, hac amellerini, O'nun yaptığı gibi yapıyorduk).

Sonra O, yüksek sesle, Tevhid'i (ihtiva eden şu cümleleri, tel-biyeyi) söyleyip ihrama girdi. "-Lebbeyk, Allahumme lebbeyk! Lebbeyk, lâ şerike leke lebbeyk! İnne'l-hamde, ve'n-ni'mete, leke ve'l-mülk! Lâ şerike lek!" (= Emrine amadeyim, Allah'ım, emrin ha-şüstüne! Yönelişim, sevgim, tâat-u ibadetim yalnız sanadır. Emrine.


1858. Bize Muhammed b. Saîd el-Isbehâni haber verip (dedi ki), bize Hatim b. İsmail, Ca'fer'den, (O) babasından, (O da) Câbir'den (naklen), bunu (yani bir önceki Hadisi) haber verdi.