182-..... Bize Mûsâ ibnu Ukbe tahdîs etti ki, Nâfi' şöyle de*miştir: İbnu Umer (R), İbnu'z-Zubeyr'in emirliği zamanında Harû-rîler'in hacc ettiği (64. hicret) yılı hacc etmek istedi. (Oğlu tarafından) kendisine:
— İnsanlar arasında harb olmaktadır. Biz onların sana Ka'be(ye gitmek)den mâni' olmalarından korkuyoruz, denildi,
İbn Umer:
— "And olsun muhakkak ki Allah ElçisVnde sizin için çok gü*zel bir uyma örneği vardır" (d-Ahzâb: 2i). O takdirde ben de Rasûlul-lah'ın (Hudeybiye senesi) yaptığı gibi yaparım. Ben sizi şâhid
-tutuyorum, ben kendime umre yapmayı vâcib kıldım, dedi.
Nihayet Zu'1-Huleyfe'nin önündeki Beydâ'nın yüksek yerinde olduğu zaman:
— (Mâni' olunmak sebebiyle ihramdan çıkmanın cevazında) hacc ile umrenin sânı başka başka değil, ancak birdir. Ben sizleri şâhid tutuyorum:. Ben bir umrenin beraberinde haccı birleştirdim, dedi.
Ve satın aldığı kurbanlığı gerdanlıklanmiş olarak Ka'be'ye he*diye olmak üzere şevketti. Nihayet Mekke'ye geldiği zaman Ka'be'yi tavaf, Safa üe Merve'yi de sa'y etti. Bunun üzerine birşey artırmadı. İhram sebebiyle haram olmuş şeylerden hiçbiri de tâ nahr gününe ka*dar halâl olmadı (yânî ihramdan çıkmadı). Nahr günü tıraş olup kur*bânını kesti. Ve o gün. (Arafat'ta .vakfeden sonra) yaptığv ilk ifâda tavâfıyla hacc ve umre tavafını yerine getirmiş olduğu re'yinde bu*lundu. Sonra:
— Peygamber (S) de böyle yaptı, dedi.