206- İshâk bize anlatarak dedi ki: Yakup b. İbrahim bize kardeşimin oğ*lu İbni Şihâb'dan, o amcasından, o Ubeydullah b. Abdillah'tan, o Abdullah b. Abbâs'tan (ra) şöyle dediğini nakletti:
Bir dişi eşeğe binmiş olarak geldim. O sırada ergenlik çağına yak*laşmıştım. Allah Resulü (sav) Mina'da Önünde duvar olmaksızın namaz kıldırıyordu. İlk safın bir bölümünün önünden geçtim ve eşekten inerek serbestçe otlaması için salıverdim. Sonra da Allah Resûlü'nün (sav) ar*dında safa katıldım.
Şerh
Geldim, o sırada ergenlik çağına yaklaşmıştım" ifadesi İbni Abbâs'a (ra) aittir. Kendisi bunu Veda haccı sırasında yaşamış*tır. Bu da henüz çocuklukla gençlik arasındayken haccettiğini göstermekte*dir.
Hüküm
Hanefî mezhebine göre ergenlik çağına adım atmamış bir çocuk hac fa*rizası ile mükellef değildir. Dolayısıyla ancak nafile bir hac olarak görülebi*lir. Çocukken hacca giden birinin, şartlan elverdiği ve farz olduğu takdirde tekrar haccetmesi gerekir. Çünkü çocukluktaki haccı sayılmaz.
Ders
Bu hadis-i şeriften çıkarabileceğimiz en mühim ders, kutsal beldeleri ziyaret etmenin yaşla sınırlandırılmaması, genç hatta çocuk yaştakilerin bile Mekke ve Medine gibi şehirleri ziyarete gönderilmesidir. Yabancı dil, üni*versite öğrenimi, çalışma gibi amaçlarla çocuklarımızı yurt dışına gönder*mekte bir sakınca görmezken, Allah'ın misafirleri olacakları bu beldelere göndermekten neden çekiniyor, bunu neden hep erteliyoruz anlamak zordur.