bu amaçla hülle yapan ile kendisine hülle yapılana Allah lanet etsin
Halk kesiminden ve bilmez kimselerden bir çoğu hülle yapmaya ya da hülle yaptırmaya başvuruyorlar. Adeta hülle işlemine sığınmış gibiler. Onlar Allah Azze'nin programı ve metodu üzerinde, yaptıkları işleri Allah'ın bilme*diğini sanarak hileler ve aldatmacalar yapıyorlar. Bunları da cehalet ye ah*maklık uğruna ortaya koyuyorlar. Bütün bunlar nereden kaynaklanmaktadır?
Birisi karısını üç talakla kesin olarak boşadıktan sonra onunla tekrar ev*lenmek isterse, boşadığı karısının kendisine helal olması için birisinin kadın*la evlenmesi gerekir. Bu İşleme "hülle" (helalleştirme) denir. Resulullah (as), "Allah hülle yapana ve kendisine hülle yapılana la'net etsin" buyurmuştur.
Rifaa'nın söz konusu edildiği olay ise şöyledir: Rifaa kocasından boşa*nan bir kadınla sağlam, sıhhatli ve kesin bir nikâhla evlenmişti. îlk kocasına helal olmak için geçici bir nikâhla evlenmiş değildi. Bir kadın, ilk kocasına nikâhının helal olabilmesi için hülle yapacak biriyle evlenip boşandığında da mutlaka iddet süresi olan 4 ay 10 gün beklemesi gerekir bu hususta aiimler hemfikirdir. Bu durumda bir hülleciyle evlenen kadının amacı bozuk bir ni*kahla ve cinsel ilişki olsa dahi iddet gereklidir. îddetsiz nikaha rağmen, ger*çekleşen cinsel ilişki nedeniyle kadının ilk kocaya nikahlanmasmın ve cinsel ilişkiye girmesinin helal olduğu kabul edilirse nikah amacına ulaşmamış ola*cağı gibi kendisi de zina etmiş birisi olmaktan öte geçmez. Bu kadın ikinci kocasından boşandıktan sonra üç hayız müddeti beklemeksizin birinci koca*sıyla evlenecek olursa bu evlilik ve nikah alimlerin ittifakıyla geçersizdir. He*men ayrılması gerekir. Bu durumda eğer bir çocuğu olursa bu ikinci kocanın çocuğudur. Zira bozuk bir nikahla da olsa bu kadınla evlenip cinsel ilişkide bulunan odur. Bu çocuğun, ilk nikahla gerçekleşen cinsel ilişkinin çocuğu sayılması imkansızdır. Çünkü kadın birinci kocasından boşandıktan sonra id-detini tamamlayıp kendisiyle cinsel ilişkide bulunmuş olan ikinci kişiyle ev*lenmiştir.
Ne var ki, bu durum çocuğun doğduğu yatağa, yani anaya ait oluşu hükmünü buraya özgü olarak hükümsükestirmektedir. Bu hususta İslam atimlerinin fikirbirliği söz konusudur. Anlaşmazlık yoktur. "Çocuk ilk kocanın zina demek olan cinsel ilişkisinin sonucu olarak ona aittir" denemez. Zira Resulullah (as), "çocuk yatağındır. (Doğurana aittir.) Evli olup zina edenin cezası taşlanmaktır" buyurmuştur. Ama eğer ikinci koca (hülle yapan), ço*cuğun kendisinden değil de kadının ilk kocasından olduğunu biliyorsa çocu*ğun kendinin olduğunu kabul etmemeli ve eğer çocuk kendinin olduğu hal*de "ilk kocanın" diyerek yalan söylüyorsa Allah'ın lanetinin kendine olmasını dilemesi gerekir. Buradaki yemin ve lanetleşmenin bir kez olması yeterlidir. Bundan sonra çocuğun nesebi kendisinden düşerek kadının ilk kocasına ait olur, Artık babası odur. Bu durumda da yine "çocuk doğduğu yatağındır, ya*ni ananındır" hükmü geçerli olur ki çocuk asla ikinci evliliğin mahsulü değil*dir.
Faizi yiyene (alana) yedirene (verene), şahitlik edenlere ve yazanlara Resulullah'ın (as) Ia'net ettiği hadislerle kanıtlandığı gibi, "Allah Azze mu-hallile (hülle yapana) ve .muhallebin leh'e (kendisi için hülle yapılana) Ia'net etsin" dediği de kesindir.
Tirmizî bu hadisin sahih olduğunu söylemiş ve Ömer, Osman, Ali, İbn-i Mesud, Îbri-İ Abbas ve diğer sahabeler de hadisin sahih olduğunu belirtmiş*ler. Hatta Hz. Ömer, "bana getirilen her muhallile (hülle yapana) ve mul û-lelün leh'e recm (taşlayarak öldürmek) cezasından başka bir ceza vermem" demiş, Hz. Osman da, "istek ve arzu olmaksızın zoraki nikah olmayacağı gibi, hileler yaparak nikahlanmak da yoktur" şeklinde konuşmuştur, ibn-i Mesud'a karısını yüz kez (yani defalarca) boşamtş bir kimsenin durumu so*rulduğunda, "karısı ondan üç talakla boşanmıştır. Üçten ziyadesi ise bu kim*senin Allah Azze'nin ayetleriyle alay etmesi demektir" demiştir. Bir kimse tbn-i Abbas'a, "kocasından kesin olarak boşanmış bir kadını bir başkası isti*yor. Ama tkind koca bu kadınla niçin evlendiğinin farkında değil. Bu adam hakkında ne diyorsun?" diye sorunca tbn-İ Abbas, "Allah Azze kendisine hi*le yapanların cezalarını verir" diye cevapladı. Bu hususta sorulan bir başka soruyu da, "böyle bir nikâhla evlenenler isterse evli olarak 20 yıl biramda kalsalar da hep zina etmişler demektir. Zira Allah Azze böyle hilelerle evle*nenlerin kalplerindeki asıl amacın hülle (ve dolayısıyla hile) olduğunu bil*mektedir" diye cevaplamıştır.
Hristiyanların Müslümanlar aleyhine kullandıkları şeylerden biri de hülle yapanın nikahıdır. Onlar, Müslümanların Peygamberlerinin, herhangi birimi*zin karısından boşandığında tekrar onunla evlenebilmesi ve nikâhının helal olması için o kadının zina etmesi gerektiğini söylediğini iddia etmektedirler. Biz ise diyoruz ki: Peygamberimiz (a), ashab, tabiîn, onlara hayırlı işlerde ha*lef olanlar ve Müslümanların imamları böyle birşey emretmekten uzaktır, iş*leri en doğru şekliyle bilen Allah Azze'dİr