Teravih namazı kılmak sünnet midir, yoksa uydurulmuş bir bid'at mıdır? Teravihte sünnet olan husus, yatsı namazından sonra kılınmasıdır. Bu konu*da mezhep imamları ve sahabeler aynı görüştedir. İmam Şafiî'den yapılan bir nakil ise doğru değildir. Zira İmamlar teravihin yalnızca yatsı namazından sonra kılınması görüşünü paylaşmaktadırlar. Ncbî (as) ve sahabelerin dö*nemlerinde hep böyle olmuştur. Buna binaen de imamlardan hiç kimsenin yatsı namazından Önce teravih kıldığı bilinmemektedir. Bu ve benzeri ibadet*ler Ramazan ayının "kıyamı" olarak adlandırılmaktadır. Resulullah (as) bu hu*susta şunları söylemiştir: "Allah Azze sizlere Ramazan orucunu tutmayı farz kılmıştır. Ben de Ramazanda 'kıyam'ı sizlere bir sünnet olarak gösteriyo*rum. Şimdi Allah Azze, Ramazan orucunu tutan ve kıyamını yerine getiren kimsenin geçmiş tüm günahlarım afveder". Ramazan gecesinde "kıyam" ve benzen ibadetler yalnızca yatsı namazından sonra olur.
Sünnet kitaplarında açıkça gösterilmiştir ki, Ramazan kıyamını (vitir ve*ya teravih olarak) kılanlar mutlaka yatsı namazından sonra kılmışlardır. Resu-lullah'ın (as) gece kıyamı da vitir İdi ve onu gerek Ramazan gecelerinde, ge*rekse diğer gecelerde her zaman kılardı. Kesulullah (as) vitrini onbir ya da o-nüç rek'at olarak kılardı. Ama bunu uzun uzadıya sürdürürdü. Vitir namazını böyle uzun uzadıya kılmak insanlara ağır gelirce, Ömer döneminde Ubey b. Ka'bı rek'at sayısını onbir ve onuçten yirmiye çıkardı. Sonra da her rek'attaki kıyam (ayakta durma) süresini kısalttı ve namazı tek sayıya indirdi (ondokuz ve yirmibir gibi). Burada rek'at sayısının artırılması, rek'at kıyamlarının uzun süresinin kısaltılmasına karşılıktır, yani onun yerine bu konmuştur.