Mevki, makam sahibi büyüklere veya yöneticilere eğilerek saygı gösteri*sinde bulunmak, onları böylece ululamak Allah Azze'ye eş koşmak mıdır (şirk midir)?
Resulullah'a (as) şöyle dediler: "Bizden birisi -uzun müddet bir aradan sonra- kardeşine kavuştuğunda, ona -secde eder gibi- eğilerek saygı duru*şunda bulunabilir mi?" Resulullah (as), "hayır" diye cevapladı. Muaz Şam'dan dönünce Resulullah'a (as) gelerek O'na secde etti. Bunun üzerine Resulullah (as) O'na, "bu da nesi (ne oluyor) ya Muaz?" diye sordu. Muaz, "ya Resulallah! Şam'da İnsanların kendi reislerine secde ettiklerini gördüm. Onlar bu hareketleri peygamberlerinden aldıklarını söylüyorlardı" dedi. Re*sulullah (as), "onlar Peygamberlere iftira etmiş ve yalan söylemişler. Eğer ben insanın insana secde etmesini emredecek olsaydım kadının kocasına secde etmesini emredirdim. Zira kocanın karısı üzerinde çok büyük bir hakkı var*dır. Ey Muaz! Allah Azze'den başka hiçbir kimseye (veya şeye) secde edilme*mesi gerekir" buyurdu.
Secde eder derecede eğilmek veya saygı duruşu göstererek eğilmek e-ğer bîr kimseye yapılan hareketleri süslü göstermek (yaltaklanmak) ve yakın*laşmak için yapılıyorsa inkarcılığın (kâfirliğin) pek çok eylemini içerisinde gizliyor demektir. Allah Azze'yi inkâr etme eyleminin en büyük hareketlerin*den birisi de budur. İnsanlara böyle bir ululama gösterisinin yalnızca bir mevki ve makam sahibine gösterilen bir yakınlık ve borçtan ibaret olduğuna inananlar, Allah Azze'ye iftira etmiş ve O'nun yolundan çıkıp sapıklığa dal*mış kimselerden başkaları değildir. Üstelik bu tip hareketlerin, aşağı derece-dekilerin üst derecelerde ve makamlarda olanlara ödemek'üzere gösterecekleri bir borç ve yakınlaşma vasıtası -veya hakkı- olmadığı kendilerine açık*lanmış olmasına rağmen eğer onlardan herhangi birisi böylesi eğilme ve sec*de hareketlerinde ısrar edecek olursa tevbe etmesi istenir, tevbe etmezse he*men öldürülür.
Ama alt derecede, makamsız bir kimsenin üst derecedekilerden makam-lılara bu şekilde secde eder gibi bir ululama gösterisinde bulunmaması halin*de güçlüler tarafından dövülmesi, işkence edilmesi, cezaya çarptırılması, hapsedilmesi veya mallarının elinden alınması ya da hak ettiği rızkının kesil*mesi yahut da daha başka sevimsiz hareket ve hakaretlere ma'ruz kalması sözkonusu ise ve kendisi de bu tip hareketlerden nefret ediyorsa böyle bir ululama gösterisinde bulunması birçok alim tarafından hoşgörülmüş, "yapa*bilir" diye cevaz vermişlerdir. Zor durumda kalanlar için, helal sayarak Allah Azze'nin koyduğu helal/haram sınırlarını hiçe saymamak ve hoş görmemek koşuluyla içki içmek veya benzeri.bir haram işi yapmak caiz görülmüştür. Bu, İmam Ahmed ve arkadaşlarının görüşüdür. Ama böyle bir hareketi yap*mak zorunda kalan bir kişinin (yani Müslümanın) bu tip haramları işlemek*ten kalbiyle mutlak anlamda nefret etmesi, kalbinden ta'viz vermemesi ge*rekli bir öğedir. Bu hareketi yapmazdan önce tüm samimiyetiyle ondan mümkün olduğunca kaçınılmalıdır.