Namazda öksürmek ve boğaz temizlemek namazı bozar mı? Bu hususta*ki görüşler nelerdir?
Resulullah (as) şöyle buyurmuştur: "Şu kıldığımız namazımız, ademoğ-lunun söyleyeceği -kendine Özgü- hiçbir sözle sahih olmaz. Kuşkusuz Allah Azze kendi işinde dilediğini emreder, namazda size konuşmamayı emret*miştir". Zeyd b. Erkam şöyle diyor: ".... Böylece namazda susmayı emretti, konuşmamızı yasakladı. Bu hususta Müslümanlar hemfikirdirler". Hatta na*mazda kafayı çevirip sağa sola bakmak bile mekruhtur. Bu hususta Hz. Ai-şe'den şöyle rivayet olunmuştur: Ben Resulullah'a (as) namazda kafayı çevi*rip sağa sola bakınmak hakkında sorduğumda bana, "namazda kafayı çevi*rip sağa sola bakınmak, şeytanın kulun namazından elde ettiği suistimaller-dendir" buyurdu. Hadisi Buharı rivayet jetmistir.
İlim adamları, namazda bile bile konuşan kişiyi namazının doğru olma*sını istemeyen kişi olarak değerlendirip namazının bozulmuş olduğunu söy*lüyorlar. Burada bile bile konuşmak demek, namazda olduğunu bilmek ve konuşmanın yasaklanmış olduğunun bilincinde olmak dernektir. Resulullah (as) namazda konuşmayı yasaklamış ve şöyle demiştir: "insanoğlu namazda konuştuğunda kullandığı sözcükler namazın hiçbir bölümünü ıslah etmez". Namazda konuşmayı anlatan pek çok hadis vardır Ama "namazda konuş*mak" anlamı içerisinde ne öksürmek, ne de boğaz temizlemek vardır. Bu iki sözcük ne yalnız başlarına, ne de bir başka kelimelerle konuşmak kapsamı*na girmediği gibi öksürüp gırtlak temizleyen kişi de "konuşan" diye adlandı-rılamaz. Ne var ki buradaki öksürük ve gırtlak temizleme ifadesi ile anlatıl*mak istenen, delillerle anlaşılmaktadır. Kastedilen, (birilerine verilen) işaret*ler olabilir. Namazda kahkaha ile gülmek ve benzeri şeyler hakkında iki ce*vap verilir: İlki; kahkahanın çirkinlik ve ayıp (yahut huy) anlamında değer*lendirilmesidir. İkincisi; biz, kahkahanın namazı bozduğu görüşünü namazda konuşmak olarak değerlendirip benimsemiyor ve bu açıklamalardan îsİam a-limlerinin büyük çoğunluğunun görüşüyle kahkahanın namazı bozduğuna dair herhangi bir işaret çıkaramıyoruz.
Bu hadisi İbnu'l Munzîr rivayet etmiştir.
Buradaki şıklar arasında daha başkaları da sayılabilir. Hatta şöyle dene*bilir: Kahkaha atılırken büyük bir ses çıkarılır. Bu ses namazın durumunu (vakarını) bozduğu gibi namaz kılarken gerekli olan huşuu (huzuru) da gi*derir. Kahkaha, içerisinde harf bulunmayan, yani herhangi bir anlam ifade etmeyen bir haykırış gibidir. Kahkaha atmak, namazı hafife almak ve onu o-yun-eğlence gibi bir konuma oturtmak dolayısıyla asıl amacı unutmak de*mektir, bu nedenle de namazı bozar; yoksa namaz kılan kahkaha attığında konuşmuş sayıldığından dolayı namazı bozulmuş değildir. Bu bakımdan Na*mazın bozulması hususu -bu kabilden olarak- açıklama gerektirmez. Namaz*da çıkarılan sesler ise konuşma hükmünde değildir.
Hz. Ali'den rivayet şöyle olunmuştur: "Resulullah'ın (as)yanına iki kez gitmiştim. Birisi gece, diğeri gündüzdü. Yanına gittiğimde namaz kılıyordu. Bana boğazını temizler gibi işaret etti".
Bu hadisi anlamı itibariyle İmam Ahmed, İbn-i Mâce ve Nesâî rivayet et*miştir.
Kahkaha hususu ise -ki ikinci husustur- konum olarak değil de huy ola*rak bir anlama işaret etmektedir. Birisi üflemek, ses çıkarmaktır. Bu hususta Malik ve Ahmed'den iki rivayet gelmiştir: Birincisi; üflemenin namazı bozma-masıdır. Bu fikri benimseyenler; İbrahim en-Nehaî, İbn-İ Şîrîn, seleften bazı*ları, Ebu Yusuf ve İshak'tır. İkincisi; üflemenin namazı bozmasıdır. Bu fikri benimseyenler ise Ebu Hanife, İmam Muhammed, es-Sevrî ve eş-Şâfiî'dir.
Bunlara dikkat edilirse, namazı ipta! eden (bozan) etkenlerin üfleme i-çerisinde bulunduğu görülür. Bu da, üflemede iki harf ve fazlasının ağızdan çıkmış olmasıdır. İmam Ahmed'in ise, "üfleme konuşma hükmündedir; ister*se iki harf kadar bile bir söz ağızdan çıkmış olmasın" fikrinde olduğu rivayet olunur. Bu husustaki kanıtı ise Hz. Ümmü Seleme'den rivayet olunan şu ha*distir: Resulullah (as) dedi ki, "namazda üfleyen kimse konuşmuş demektir".
Bu hadisin benzerini el-Mallâl rivayet etmiştir. Ama O'nun rivayet ettiği hadis sahih değii mcrfudur. Bu nedenle ona güvenilmez, İmam Ahmed ise tbn-İ Abbas'tan şu sözleri rivayet etmiştir: "Namazda üflemek konuşmak demek*tir". Şu hadisi de Saîd kendi "Sünen"inde rivayet etmiştir: "lifleme iki harfi kapsar, bu ise namazda okunan herhangi bir ayet değildir, ama kahkahayı andırmaktadır".
Öksürerek boğaz temizlemede olduğu gibi üflemede de deliller, konuş*ma olmasından yanadır. Yani üflemek, konuşmak gibidir. Bu husustaki tartış*malar da hemen hemen aynıdır. Ama namazda boğaz temizleme, Resulullah'ın (as) bizlerle konuşmuş olduğu dilde -Arap dilinde- konuşma olarak tanımlanmamış ve namazda genel olarak yasaklanan konuşmayı kap*samına almamıştır. Enes'ten şöyle rivayet olunmuştur: Resulullah (as) buyur*du kt, "sizden biriniz namazda rabbına dua edip yalvanyorken ne önüne, ne de sağ tarafına tükürmesin; -eğer mutlaka tükürecekse- sol tarafına ve a-yağının altına tükürsün".
Bu hadis muttefekun aleyhtir.
Namazda eğer yemin edecekse -dahi- konuşmasın bu İşlerden olarak -daha önce yapmış olduğu- bir yemini de namazda bozmasın. Kişi eğer na*mazda konuşacağına dair yemin etmişse bu hoş bir şey değildir. Zira böyle bir yemini yerine getirmek için konuşmak kaçınılmazdır. Bu konuşmalar bir anlama işaret ederler. Bunlar, akıl yoluyla tanımlanabilecek olan ve yerine göre değişiklik arzeden işaretlerdendir. Ama namazda sahibinin durumunu anlatan yalın sesler doğal duyulara işaret ederler. Eğer mutlak konuşma her*hangi bir şeye işaret etmek hususunda bir pay alacak olursa, yani konuşarak bir şey anlatılacak olursa bunlar namazda yapılması yasak olan işaretler gru*buna girer ve işaret olmaktan çıkarak anlatım durumuna dönüşürler. Hem de amaca işaret eden bir konuma girerler. Bu da konuşmak, söz söylemek diye adlandırılır. Tüm bunlarla beraber namaz bozulmaz. Zira Resulullah (as) na*mazda İken kendisine selam verildiğinde işaretle o selama karşılık verirdi. Bu haliyle de namazda işaret edilip anlaşılan şeylerin hepsini yasaklamamış demektir. Bu,anlamdan olarak, namaz kılan kişinin Kur'an-ı Kerim'le uyar-mass ve teşbih etmesi, yani "subhanellah" demesi, nassların (ayet ve hadis metinlerinin) işaret ettikleri gibi helaldir.
Bunun yanısıra namazda yapılması meşru olan şeyler, dinleyen kişiye bir şey anlatmak amacına dahi yönelik olsa namazı bozmaz. Öyleyse doğal olarak yapılan hem de kimseye bir şey anlatmak amacı gütmeyen, ama du*yan kimselerin onun halini anladıkları hareket veya susmak gibi şeyler nasıl oluyor da namazı bozabiliyor. Nitekjm insan namazda iken birini gördüğün*de, ya organlarından birini oynatır veya titrer yahut gözünden yaş gelir ya da tebessüm eder, böylece karşısındaki kişi onun durumunu anlar. Ne var ki, bu durum diğerlerinden ayrılır, zira bir tür seslenme olarak değerlendirilmekte*dir, her ne kadar sünnette reddedilmemişse de. İmam Ahmcd'in Müsned'İn-de Muğire b. Şu'be'den rivayet olunan bir hadiste şöyle denmektedir: Resulullah (as) güneş tutulması (kusuO namazında üflemeye başladı. Namazdan sonra kendisine durum sorulduğunda şöyle dedi: "Cehennemin ateşi bana öylesine yaklaştırıldı ki yüzüme değmesin ve yüzümden uzaklaşsın diye üfle-dirn" (Bkz. el-Fetâvâ el-Kübrâ İbn-İ Teymiyye)
Müsned'de ve Sünen-i Ebu Dâvûdda Abdullah b. Amr'dan şunlar riva*yet olunmuştur: Resulullah (as) güneş tutulması esnasında namaz kıldı ve son secdesinde üfledi ve şöyle dedi: "Üff üff üff Rabbtmf Ben aralarında i-ken onlara azab elmeyesin diye beni -onlara- göndermedin mi?". Bazı arka*daşlarımız bunu cevaplayarak, bu olayın yasaktan önce cereyan ettiğini veya Allah Azze'den yahut da Resulullah'ın (as) cehennem ateşinden korktuğu i-Çİn böyle davrandığını savundular. Şöyle dediler: "Bize göre hu iş namazı ip*tal etmez", işleri en iyi bilen Allah Azze'dîr.