1602) Ka'b İbn Malik şöyle dedi: Rasulullah (s.a.v.) şunu buyurdu:

"Kıyamet gününde, insanlar hasredilirler. Ben ve ümmetim bir tepenin üzerinde oluruz. Rabbim, bana, yeşil bir elbise giydirir. Sonra bana izin verilir. Ben Allah ne söylememi dilerse söylerim, işte Ma-kam-ı Mahmud, bu makamdır.

1603) İbn Mes'ud şöyle dedi: Rasulullah (s.a.v.):

"Ben Makam-ı Mahmud'da dururum. Yalınayak, çıpîak ve sün-netsiz olarak getirildiğinizde, ben Makam-ı Mahnıud'da dururum. Orası, benim ümmetim için şefaat edeceğim makamdır" dedi.

1604) Ebu Hüreyre rivayet etti: Rasulullah şöyle buyurdu:

"Alemlerin Rabbi beni, hiç kimsenin durmadığı bir makamda durdurur. -Ağladı- Benden sonra orada kimseyi durdurmayacak."

1605) İbn Abbas; "Rabbinin seni Makam-ı Mahımıd'a göndermesi umulur ayeti hakkında şöyle demiştir:

Allah onu Arş'a oturtacaktır.

Mahmud'un manâsı nedir? denilirse: Biz de şöyle deriz:

Onu Arş'm üzerine oturtur. Mahlukata olan üstünlüğünden dolayı bu ona hamdettiği makamdır.

1606) İbn Abbas; "Rabbinin seni Makam-ı Mahmud'a göndermesi umulur" ayeti hakkında şöyle demiştir:

Muhammed'in, Rabbinden verilme, hiçbir peygamberin ve hiçbir mukarreb meleğin oturmadığı bir makamı vardır. Aziz ve Celi! olan Allah, bütün önceki ve sonraki yaratıklara onun üstünlüğünü açıklar.

1607) Ali Îbnu'î-Huseyn anlattı: Rasulullah şöyle buyurdu: ı

"Kıyamet günü arz, derinin uzatıldığı gibi uzatılır. Öyle ki, insan için sadece iki ayaklık yer kalır."

Yine Rasuîullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Ben ilk çağrılan olacağım. Cebrail, Rahman'ın sağındadır. Vallahi daha önce onu görmemiştir. Ben şöyle diyeceğim: Rabbim! Bu, bana senin onu, bana gönderdiğini söyledi. Yüce Allah da: Doğru, diyecek. Sonra şefaatte bulunup şöyle diyeceğim: Ya Rabbi! Kulların yeryüzünün her tarafmdadır. İşte bu. Makam-ı Mahmud'dur.