171- (2505) Bize İshâk b. İbrahim El-Hanzalî ile Ahmed b. ALde rivayet ettiler. —Lafız İshâk'ındir.— (Dediler ki) : Bize Süfyân, Amr'-dam o da Câbir b. Abdillah'dan naklen haber verdi. Câbir şöyle demiş :
«Hani Allah yardımcıları olduğu halde sizden iki taife bozulmayı gö*nülden geçirmişlerdi.» Ayet-ı kerimesi biz Benî Seleme ile Benî Harise hakkınüa nazil olmuştur. Onun inmemiş olmasını dilemeyiz, çünkü Allah (Azze ve Cette):
«Allah onların yardımcıları!..» buyuruyor.
Bu hadîsi Buhârî «Meğâzî» ve «Tefsir» bahislerinde tahric et*miştir.
Benî Seleme ve Benî Harise ensârdandırlar. Müs*lim sarihlerinden Übbî diyor ki : «Allah Teâlâ her mü'minin yar*dımcısı olduğu halde bu âyette neden bu zevat tahsis buyurulmuş, deni*lirse cevâbı şudur : Bir hükmün nâsla bir kimseye sabit olması umumî fertler meyamnda ona şâmil olmasından daha sağlamdır; çünkü, umumî fertlerden birinin Allah benim yardımcımdır, diye iddiada bulunması sa*dece mü'inin .olması itibariyledir, Böyle bir kimsenin son nefesde ne hal alacağını Allah bilir.»
Hz. Câbir şunu demek istemiştir : Allah Teâlâ bizim kabileleri*miz için :
«Ben onların velîsiyimL» buyururken, bu âyetin bizim hakkımızda inmemiş olması istenir mi? Bu bizim için büyük bir müjde ve şerefdir. Çünkü Cenâb-ı Hak velîmiz olduğunu nassân bildirmiştir.

172- (2506) Bize Muhammed b. Müsennâ rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Muhammed b. Ca'fer ile Abdurrahman b. Mehdî rivayet ettiler. (De*diler ki) : Bize Şu'be, Katâde'den, o da Nadr b. Enes'den, o da Zeyd b. Erkam'dan naklen rivayet etti. Zeyd şb'yle demiş : Itesûlüllah (SaltaUahü Aleyhi ve Sellem):
«Allah'ım! Ensâra, ensânn çocuklarına ve ensâr:n çocuklarının çocuk*larına mağfiret buyur.» diye duâ etti.

(...) Bana bu hadîsi Yahya b. Habib de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Hâlid (yâni İbni Haris) rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be bu isnadla ri*vayet etti.

173 _ (2507) Bana Ebû Ma'n Er-Rakâşî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ömer b. Yûnus rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İkrime (Bu zât İbni Ammâr'-dır) rivayet etti. (Dedi ki) : Bize tshâk (bu zât İbni Abdillah b. Ebî Tal-ha'dır) rivayet etti. Ona da Enes rivayet etmiş ki: Resûlüllah fSaîlaliahü Aleyhi ve Sellem) ensâr için istiğfarda bulunmuş. Enes: Zannederim: «En-sârm zürriyetlerine ve ensânn azatlılarına» buyurdu. Bunda şekketmiyo-rum, demiş.

174- (2508) Bana Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Züheyr b. Harb hep birden İbni Uleyye'den rivayet ettiler. Lâfız Züheyr'indir. (Dediler ki) : Bize İsmail Abdi'l-Aziz'den (bu zât İbni Suhayb'dır), o da Enes'den nak*len rivayet etti ki: Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) kalkıp doğru*larak :
«Allah'ım! Siz bana insanların en makbullerindensiniz. Allah'ım! Siz bana insanların en makbullerindensiniz!» buyurmuş. Ensârı kasdediyor-muş.

175- (2509) Bize JYluhammed b. Müsennâ ile İbnü Beşşâr hep bir*den Gunder'den rivayet e iti. (Dedi ki) : Bize Şu'be, Hişâm b. Zeyd'deu rivayet etti. (Demiş ki) : Ben Enes b. Mâlik'i şöyle derken işittim : En-sârdan bir kadın, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'e geldi de, Resûlül*lah onunla haşhaşa kaldı ve üç defa:
«Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yGmin ederim ki, siz bana in*sanların en makbulüsünüz.» buyurdu.

(...) Bu hadîsi bana Yahya b. Habîb rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Hâlid b. Haris rivayet etti. H.
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb de rivayet ettiler. (De*diler ki) : Bize İbnü İdrîs rivayet etti. Her iki râvi Şu'he'den bu isnadla rivayette bulunmuşlardır.

(2510) Bize Muhammed b. Müsennâ ile Muhammed b. Beşşâr rivayet ettiler. Lâfız İbni Müsennâ'mndır. (Dediler ki) : Bize Muhammed h. Ca'fer rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be haber verdi. (Dedi ki) : Ka-tâde'yi Enes b. Mâlik'den rivayet ederken dinledim ki, Resûîüllah {Sallallahü A leyhi ve Sellem):
«Şüphe yok kî, ensâr benim midem ve dolabımdır. Gerçekten insanlar çoğalıp azalacaklardır. Binâenaleyh siz onların İyilik edenlerinden kabul edin! Kötülük edenlerinden affeyleyin!» buyurmuşlar.
Bu rivayetleri Buharı «Kitâbu'l-Meğâzî», «Kitâbu-Menâkıbi-1-Ensâr» ve «Kitâhu't-Tefsir»'de tahric etmiştir.
Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) gelen kadın ya Ümmü Sü1eym gibi bir mahremi idi, yahut buradaki başbaşa kalmaktan murâd; herkesin göreceği' bir yere çekilerek, kadının gizli bir şeyler sor-masıdır. Mutlak surette halvet değildir. Çünkü hiç kimsenin görmediği "bir yerde ecnebi bir kadınla başbaşa kalmak haramdır.
Keriş : îşkembe veya mide demektir. Kaadî lyâz: «Kuşun kursağı ne ise, insanın kerişi de odur.» demiştir.
Aybe : İçine elbise konan dolap ve benzeridir.
Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bu sözleriyle ensârın kendisin-hususiyet ve yakınlıklarını anlatmak istemiştir. Übbî diyor ki : «Bu yakınlığı mide ile temsil etmek, onsuz yaşanmıyacağı içindir. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ben ensârsız olamam, demek istemiştir*
Peygamber (gallaüahü Aleyhi ve Sellem) 'in ensârm çoğalıp azalacaklarını haber vermesi mucizelerinden biridir. Onların kötülük edenlerinin affını istemesi had icâb etmeyen kusurlarına râcidir.
Bu hadîsler ensârı kiramın faziletlerine delildirler.