134- (2475) Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dedi ki) : Bize HâHd fc. Abdillah, Beyan'dan, o da Kays b Ebî Hâzim'den, o da Cerir b. Abdll-İRh'dan naklen haber verdi. H.
Bana Abdul-Hamid b. Beyân da rivayet etti. (Dedi ki) ; Bize HâHd, lieyân'dan naklea rivayet etti. (Demiş ki) : Kays b. Ebî Hâzim'i şunu söylerken işittim. Cerir b. Abdillah dedi ki, Müslüman olduğumdan beri Resûlüllah. (Sallallahü Aleyhi ve Setlem) beni yanına girmekten men etmemiş, Beni gördüğü ıaman da mutlaka gülmüştür.

135- (...) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Veki' ile Ebû Üsânıe, İsmail'den rivayet ettiler. H.
Bize tbni Nümeyr de rivayet etti. (Dedi ki) ; Bize Abdullah b, tdris rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İsmail, Kays'dan, o da Cerir'den naklen ri*vayet etti. Cerir şoyîc demiş : Müslüman olduğumdan beri Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seüem) teni yanma girmekten men etmemi*}, beni gör*düğü zaman da mutlaka yüzüme gülümsemiştir.
İhnü Nümeyr, İbni İdris'den rivayet ettiği hadîsinde şunu ziyâde et*miştir : «Hakikaten at üzerinde duramadığımı kendisine şikâyet ettim de eliyle göğsüme vurdu ve :
— AHahım bunu sâbİt kıl! Bunu hâdî Mehdî eyle! dîye dua etti.»
Bu hadîsi Buhârî «Kitâbu'l-Cihâd» ve «Kİtâba'l-Edeb»'de; Tirmizî ile Nesâî «Kitâbu'l-Menâkıb»'de; İbni Mâce «Sünnet» bahsinde muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir.
Hz. Cerir'in : «Beni gördüğü zaman da mutlaka gülmüştür.» sö*zünden muradı; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellemyin gülümsemesidir. Nitekim ikinci rivayette sarahaten tebessüm buyurduğu bildirilmiştir. Peygajmber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bunu ona bir lütuf ve ikram olmak üzere yapmıştır. Kendisini hiç bir zaman geri çevirmeyip, daima evine kabul1 buyurması da ayrı bir ikramdır. Bu rivayetler Hz. Cerîr'in fa*ziletine delildirler.
Cerîr (Radiyallahu anh), Yemenli 'dir. Resûlülîah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ile görüşmek üzere yola çıktığı vakit. Peygamber (Sallallahü Aleyhi vt Sellem);
«Size Yemenlilerin en hayırlısı geliyer...» buyurarak onun gelmekte olduğunu ashabına haber vermiş ve yine onun hakkında :
«Bir kavmin büyüğü size geldiği vakit ona ikram edinl» buyurmuş*tur. Cerîr (Radiyallahu anh), Übbî'ye göre Peygamber (Sallallahiİ Aleyhi ve Sellemyin vefatından kırk gün evvel müslüman olmuştur. Fakat Kastalânî bunun söz götürdüğünü söylemiş. Cerîr'in veda hac-emda bulunduğunu kaydettikten sonra : *Bu ise Peygamber (Sallalahü Aleyhi ve Sellem)'m vefatından seksen günden fazla önce idi.» demiştir. Hz. Cerîr kavminin reisi idi. Bundan dolayı Ömer (Radiyallahu anlı) kendisine : «Cahiliyette de, İslâm'da da reis olmakta devam ettin.» de*miştir.
Hâdî: Başkasına doğru yolu gösteren; Mehdi: Kendisi doğru yolu bulan mânâsına gelir.
Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Selietn) bu sözüyle onun mükemmel bir insan olmasına dua etmiştir.

Çıkaılan Hükümler:


1- İnsanlara karşı güler yüzlü olmak Peygamberlerin ahîâkındandır. Bu hâl yüklenmeye münafî olup, sevgi ve saygıyı celbeder.
2- Binicilik faziletli bir iştir. Onu büyük küçük herkesin öğrenmesi gerekir.
3- Büyük bir zâta veya âlime bir insan işarette bulunduğu vakit, onun üzerine elini koymasında bir beis yoktur. Bu tevazudan maduddur.
4- Hadîs-i şerif, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve SellemYin duası ka*bul edildiğine de delildir. Çünkü Hz. Cerîr'in bundan sonra hiç bir zaman attan düşmediği rivayet olunmuştur.

136- (2476) Bana Abdu'I-Hamid b. Beyân rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Hâlid b. Beyan, Kays'dan, o da Ccrîr'den naklen haber verdi. Cerîr şöyle demiş : Calıiliyet devrinde Zülhalasa denilen bir ev vardı. Ona Ye*men'in Kâ'be'si ve Şam'ın Kâ'be'si denilirdi. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seilem):
«Sen beni bu Zülhalasadan ve Yemen'in Şam'ın kâbesinden kurtarır mısın?» dedi. Hemen Ahmes kabilesinden yüzelli kişi ite ona gittim. Ve evi yıktık, yanında bulduklarımızı da öldürdük. Müteakiben Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve SellemYe gelerek kendisine haber verdim de, bize ve Ahmeslilere duâ buyurdu.

137- (...) Bize İshâk b. İbrahim rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Cerîr, İsmail b. Ebî Hâlid'den, o da Kays b. Ebî Hâzim'den, o da Cerîr b. Abdillah El-Becelî'den naklen haber verdi. (Şöyle demiş) : Bana Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seilem):
«Yâ Cerir! Beni Zülhalasacîan kurtarmaz mısın?» buyurdu. (Yâni) Has'am'ın evinden ki, buna Yemen'in Kâ'be'si denilirdi. Hemen yÜzeili altı ile gittim. At üstünde duramıyordum. Bunu Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seilem)''e andım da eliyle göğsüme dokundu. Ve:
«Allah'ım! Bunu sabit ktl! Bunu Hâdî Mehdî eyle!» diye duâ etti. Râvi diyor ki: Cerîr gitti ve o evi ateşle yaktı. Sonra Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seİlem)'e bunu müjdelemek için bir adam gönderdi. Bu adam Ebû Ertât künyesini taşırdı. Bizdendi. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seliem)'e gelerek:
— Onu gıcikli deve gibi bırakmadıkça sana gelmedim, dedi. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seliem) de Ahmes atlarına ve erkeklerine beş defa be*reket duasında bulundu.

(...) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Veki' rivayet etti. H.
Bize İbni Nümeyr de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize babam rivayet et*ti. H.
Bize Muhanımed b. Abbâd dahî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Süfyân rivayet etti. H.
Bize İbnü Ebî Ömer de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Mer-vân (yâni El-Fezâri) rivayet etti. H.
Bana Muhammed b. Kâfi' dahî rivayet etti. (Dedi ki.) : Bize Ebû Üsâme rivayet etti.
Bu râvilerin hepsi İsmail'den bu isnadla rivayette bulunmuşlardır. Mervan'in hadîsinde : «Cerîr'in müjdecisi Ebû Ertât Husayn b. Rabîa, Pey*gamber (Salîallahü Aleyhi ve Se!lem)'e müjdeye geldi.» demiştir.
Bu hadîsi Buhârî «Cihâd» ve «Meğâzî» bahislerinde; Ebû Dâvud «Cihâd»'da; Nesâî «Siyer» ile «Elyevm Velleyle» bahis*lerinde muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir.
Zülhalasa : Has'am kabilesine ait bir ev idi. Ona Yemen'in Kâbe‘si derlerdi. İbni Esîr onun Devs kabilesine ait bir put olduğunu söylemiştir. Devs kabilesi bu puta taparlarmış. İbnü Dıhye bunun Devs , Has'am ve Büceyle kabilelerine âit bir put evi olduğunu söylemiştir.
Hadîsin «Yemen Kâ'be'si, Şam Kâ'be'si...» tâbirlerinde şüpheye dü*şürücü bir kapalılık vardır. Bunlardan murad şudur : Zü1ha1asa'ya Yemenin Kâ'be'si, Mekke 'deki Kâbe-i Muazzama 'ya da Şam 'm Kâ'be'si derlerdi.
Kaadî Iyâz: «Şam'ın Kâ'be'si» tâbirinin râvilerden biri ta*rafından yanlışlıkla dercedildiğini söylemiş ve : «Doğrusu bunu atmaktır. Hadîsi Buhârî de bu isnadla zikretmiş, fakat onda bu ziyade ve ve*him yoktur.» demiştir. Nevevî ise Kaadî Iyâz 'm mütalâa-. sına iştirak etmemiş : «Bu sözün te'vili mümkündür. Ve : Sen beni halkın Yemen'in Kâ'be'si, Şâm'ınâ'be'si sözlerinden kurtarır mısın? tak*dirindedir.» demiştir.
Gicikli deve tâbirinden murad ; Bu hastalıktan dolayı katranla yağ*lanıp simsiyah olan devedir.

Bu Hadisden Çıkarılan Hükümler:


1- Halkı fitneye düşüren bina, insan ve hayvan gibi şeyler zararsız hale getirilir.
2- Hükümdara fetih müjdecisi göndermek müstehabdır.
3- Orduya dua etmek meşrudur.
4- Haberi Vâhid makbuldür.