Miyavlamak insanı kedi yapmaz. “Semâzen” kıyafeti giymek de “semâ ehli” etmez insanı. Bu yüzdendir “semâ ediyor”diye anons etmezler kimi sanatçıları. “Semâ gösterisi” yaparlar en fazla. Gösteriyle kalırlar sadece. Mevlânâ’ca duymasalar da olursemâlara ağmasalar da olur. “Başörtüsü takmak
çarşaf kılığına girmek
abaye kıyafetlere bürünmek “mütesettir” eylemez seni
Tesettürdışarıdan başlamaz ki
bacım benim. İçeridedir tesettür; gizlidir. İçeridendir tesettür; sırlanmaktır güzelliği. Başa geçirilmez bir hamlede. “Nur” olmak içindir tesettür; tenden şehvetten soyunup kalbiyle ve ruhuyla görmek/görünmektir. Haberin yok galiba
başörtüsüyle görünmediği halde ‘tesettür’e sımsıkı bürünenler var aramızda. Tesettürün
senin başına doladığın “görünür” cephesini tamam edemezlerse de
derinlerinde buzdağınca bir örtü saklarlar. Görünmezdir o örtü. “Örtü” diye görünse de
yine görünmez. Başörtülülerin hepsi bir değildir. Başörtülünün hepsi başörtüsü değildir. Tesettürü olmayan başörtülü de olabilir. Başörtülü olmayan tesettürlü de olabilir. Başörtüsünün içinde senin gibi zoraki duranlar da vardır. Başının örtüsünü başını verecekler de vardır. Benzer davranış kalıpları sergileyen “laboratuvar yaratıkları” değildir onlar. Birinin resmini ansiklopediye koyunca hepsi hakkında fikir edinebileceğin tek tip bir “deniz altı canlısı türü” de değildir.
Gösteriye dökülür bir şey olsaydı tesettürkılığına girebilirdin belki.
Tesettürün senin göremediğin bedelleri vardır gerilerde. Senin giyinemeyeceğin libaslar diker gönüllerde. Senin üzerinde gösteremeyeceğin dikişleridikilişleri vardır tesettürün. Hürriyet’li bir irtica haberiyle
diplomasından olmak gibi bir bedel meselâ. Milliyet’çe bir namaz ihbarıyla
delikanlıların (ki sen sadece kızlar örtünür sanıyorsun) taşkınlıklara karşı kendilerine örtü edindikleri secdelerden utandırılmalarının yükü vardır meselâ. Cesaretin varsa
Uğurlu Kanal D haberlerinin başörtülüdür diye ele güne rezil ettiği
üzerindeki iftiralardan aklanmak için hâlâ daha çırpındıkları fedakâr doktorların
idealist öğretmenlerin suskun hüzünlerini giyin
mütevekkil sabırlarını dola başına. Kabına sığmıyorsan
ülkesinden kovulup Viyana’da
Prag’da
Bükreş’te anne babasına hasret çeken sürgün kızların sessiz çığlığını kuşan
gurbet sızılarını al omuzlarına.
Senin patronunun Tower’i ‘tesettürlü Ayşe’yi ya ‘hizmetli’ olarakya “biz de dine saygılıyız” gösterisine gönüllü hizmet sunmaya razı ‘folklorik bir detay’ olarak ya da sahiden tesettürlü Ayşe’leri sosyolojik malzeme
fantastik çeşitleme olarak yağmalamaya hevesli “tesettürlü Ayşe”ymiş gibi gezecek gazeteci olarak hoş görebiliyor.
Senyani sahiden sen
orada
sahici tesettürün içinde olsaydın Ayşe
gazeteci rolü oynayan Ayşe değil de
sen Ayşe örtünseydin
Tower’ları ne olurdu acaba?
Senai Demirci