39- (2410) Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Süleyman b. Bilâl, Yahya b. Saîd'den, o da Abdullah b. Amir b. Rabia'dan, o da Âişe'den naklen rivayet etti. Âişe şöyle demiş: Bİr gece Resûlüllah (Sallaltahü Aleyhi ve Seiiem) uykusuz kaldı da:
«Keşke benim ashabımdan yararlı bir zat bu gece beni korusa.» dedi. Ve silâh sesi işittik. Resûlüllah (Saliallahü Aleyhi ve Sellem): «Kİm o?» dedi. (Gelen zat) ;
— Sa'd b. Ebî Vakkâs yâ Resûlallah! Seni korumağa geldim, dedi. Âişe demiş ki: «Bunun üzerine Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) uyudu. Hattâ horultusunu işittim.»

40- (...) Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Leys rivayet etti. H.
Bize Muhammed b. Rumh da rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Leys, Yah*ya b, Saîd'den, o da Abdullah b. Âmir b. Rabia'dan naklen haber verdi ki : Âişe şöyle demiş : Resûîüllah 'Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Medine'ye ge*lişinde bir gece uyuyamadı. Ve:
«Keşke ashabımdan yararlı bir zat bu akşam beni korusa!» dedi. Biz bu halde iken bir silâh hışırtısı işittik. Resûlüllah (Saliallahü Aleyhi ve Sellem):
«Kim o?» dedi. (Gelen zât) :
— Sa'd b. Ebî Vakkas'ım! cevâbını verdi. Resûlüllah (Saliallahü Aleyhi ve Sellem) ona :
«Seni getiren nedir?» diye sordu. Sa'd:
— İçime Resûlüllah (Saliallahü Aleyhi ve Sellem) hakkında bir korku düştü de onu korumaya geldim, dedi. Bunun üzerine Resûlüllah, (Saliallahü Aleyhi ve Sellem) ona dua etti. Sonra uyudu.-
İbni Rumh'un rivayetinde : «Biz:
— Kim o? dedik...» ifadesi vardır.

(...) Bize bu hadîsi Muhammed b. Müsennâ rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdu'l-Vehhab rivayet etti. (Dedi ki) : Ben Yahya b. Saîd'i şunu söylerken işittim. Abdullah b. Âmir b. Rabia'yi dinledim. Şöyle diyordu: Âişe dedi ki: Bir gece Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) uykusuz kaldı...
Râvi Süleyman b. Bilâl'ın hadîsi gibi rivayette bulunmuştur.
Bu hadîsi Buhârî «KHâbu'l-Cihad» ile «Kitâbu't-Temenni»'de; Tirmizî «Menâkıb»'de; Nesâi «Menâkib» ile «Siyer» bahislerin muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir.
Peygamber (Sallallahû Aleyhi ve Sellem) 'in uykusuz kalması hicrette Medine'ye ilk geldiği zaman değildir. Çünkü Hz. Âişe o zaman yanında değildi. Hz, Sa'd dahi daha önceden müslüman olmuş değil*di. Ulemanın beyânına göre bu hadîs:
«Allah seni insanlardan korur» âyeti kerîmesi inmezden önce vârid olmuştur. Âyet indikten sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ko*runmaz olmuş. Ashabına da kendisini korumaktan vaz geçmelerini emir buyurmuştur.

Bu Hadisden Çıkarılan Hükümler:


1- Düşmandan korunmak ve ihtiyatlı olmak gerekir.
2- Müslümanların hükümdarlarını ölümden korumaları icab eder.
3- Tevekkül sebeplere tevessüle mâni değildir. Zîra tevekkül; kalbin ameli, sebeplerse bedenin amelidirler.
4- Hadîs-i şerîf kendiliğinden bir hayr işleyeni medhüsenâ etmekte ve ona salih kimse denilebileceğine işaret etmektedir.
5- Bu hadîsde Hz. Sa'd'm faziletine ve ilham sahiplerinden ol*duğuna delil vardır.

41- (2411) Bize Mansûr b. Ebî Müzâhim rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İbrahim (yâni îbni Sa'd) babasından, o da Abdullah b, Şeddâd'dan nak*len rivayet etti. Abdullah şöyle demiş : Ben Ali'yi şunu söylerken işittim : Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Sa'd b. Mâlik'den başka hiç bir kim*se için annesiyle babasının isimlerini bir araya getirmemiştir. Çünkü Uhud gününde ona: -,
«At! Babam ve gnnem sana feda olsun!..» demeye başlamıştı.

(...) Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbni Beşşâr rivayet ettiler (De*diler ki) : Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be rivayet etti. H.
Bize Ebî Bekir b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Vekî' rivayet etti. H.
Bize Ebû Küreyb ile İshâk EI-Hanzalî dahi Muhammed b. Bişr'den, o da Mis'ar'dan naklen rivayet ettiler. H.
Bize îbni Ebî Ömer de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Süfyân Mis'ar'*dan rivayet etti. Bu râvilerin hepsi Sa'd b. İbrahim'den, o da Abdullah b. Şeddat'dan, o da Ali'den, o da Peygamber (Sallallahü A /ey/ı/ ve Sellem) 'den naklen bu hadîsin mislini rivayet etmişlerdir.

42- (2412) Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Süleyman (yâni İbni Bilâl) Yahya'dan (bu zât İbni Saîd'dir.) O da Saîd'den, o da Sa'd b. Ebî Vakkâs'dan naklen rivayet etti. Sa'd şöyle demiş: Gerçekten benim için Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Uhud gününde annesiyle babasını bir arada zikretti.

(...) Bize Kuteybe b. Saîd ile İlini Rumh, Leys b. Sa'd'dan rivayet ettiler. H.
Bize İbnü Müsennâ da rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdü'l-Vehhab rivayet etti.
Her İki râvi Yahya b. Saîd'den bu isnadla rivayette bulunmuşlardır.

(..,) Bize Muhammed b. Abbâd rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Hatim (yâni İbni ismail) Bükeyr b. MUmar'dan, o da Âmir b. Sa'd'dan, o da ba*basından naklen rivayet etti ki: Peygamber {battalatıu Aleyhi ve Setıenıj Uhud gününde onun için annesi ile babasını bir arada zikretmiş, Sa'd şöy*le demiş: Müşriklerden bir adam Müslümanları (n canlarını) yakmıştı. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Ateyhı ve Setletn/ Sa'd'a :
«At! Babam ve annem sana feda olsun!» buyurmuştu. Sa'd demiş ki:
O müşrik için uçsuz bir ok attım ve yan tarafına vurdum. Derhal düştü. Ve avreti açıldı. Bunun üzerine Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seaeni; gül*dü. Hattâ yan dişlerini gördüm.
Bu rivayetleri Buhârî «Cihâd», «Fadâilü Ashab», «Edeb» ve «Meğazi» bahislerinde; Tirmizî «Menâkıb»'de; Nesâî «Elyevm vel-ieyle»'de; İbnü Mâce «Sünnet» bahsihde muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir.
Hz. Sa'd b. Ebî Vakkâs sağlıklarında Cennetle müjdele*nen on zattan biridir. Hattâbî : «Resûlüllah (Sallatlahü Aleyhi ve Sellem)'in : Annem babam sana feda olsun! demesi bir duadır. Onun dua*ları ise kabule şayestedir.» diyor.
El Mühe11eb Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in annesi ile babasını beraberce zikrederek feda etmesinin yalnız Hz. Sa'd'a mahsus olduğunu iddia etmişse de; doğru değildir. Çünkü sahıheynde ri*vayet olunan bir hadîsde Hz. Zübeyr'e de bu şekilde söylediği bildi*rilmektedir. İhtimal ki Hz. Ali bunu işitmemiştir.
Nevevî başkalarına da bu şekilde tefdiye yaptığını söylemiştir. [Tefdiye feda olsun cümlesini söylemektir.)
Müşrik yere düşünce Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)in gülmesi ivret mahallinin açılmasından dolayı değil, amansız düşmanının tepelen-aiğine sevindiği içindir.

Bu Rivayetlerden Çıkarılan Hükümler:


1- (Annem, babam sana feda olsun) şeklinde tefdiye yapmak câiz-lir. Cumhûr-u ulemânın mezhebi budur. Yalnız Hz. Ömer b. Hattab ile Hasen-i Basrî bunu kerih görmüşlerdir. Bâzıları müs-lümanın feda edilmesini mekruh saymışlardır. Fakat sahih olan mutlak surette cevazdır. Çünkü burada hakikî feda yoktur. Bu söz bir taltif ve muhabbet nişanesi olmak üzere gelişi güzel söyleniverir. Mutlak surette tefdiyenin caiz olduğunu gösteren birçok sahih hadîsler vardır.
2- Hadîs-i şerîf atıcılığın faziletine ve hayr işleyen bir kimseye dua etmenin müstehab olduğuna delildir.
3- Yine bu rivayetler Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) nezdinde Ebeveyninin muhterem ve muazzez olduklarına delâlet etmektedir. Bi*nâenaleyh müslümana gereken onlar hakkında dilini tutup ileri geri ko*nuşmamaktır.

43- (1748) Bize Ebû Bekr b. Ehî Şeybe ile Züheyr b. Harb rivayet ktiler. (Dediler ki) : Bize Hasen b. Musa rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Züheyr rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Simâk b. Harb rivayet etti. (Dedi Ki) : Bana Mus'ab b. Sa'd babasından rivayet etti ki, Kur'an'dan bazı âyet iter onun hakkında inmiş. Sa'd şöyle demiş : Sa'd'm annesi dininden [ dönmedikçe ebediyyen onunla konuşmayacağına ve yiyip içmeyeceğine I yemin etti. Dedi ki:
— Sen Allah'ın annenle babanı sana vasiyyet ettiğini söylüyorsun. Ben senin annenim, sana. bunu ben emrediyorum.
Sa'd (devamla) şunu söylemiş: Annem üç gece bekledi hattâ bîtab-lıktan bayıldı. Bunun üzerine Umare denilen bir oğlu kalkarak ona su ver*di. Annem Sa'd'a beddua etmeye başladı. Az sonra Allah (Azzeve Ceîie) Kur'ân'da şu âyeti indirdi:
«Biz İnsana annesiyle babasına güzel muamelede bulunmasını vasiyet ettik. Şayet bana şirk koşman için seninle mücahede ederlerse ilah...» Bu âyette şu da vardır : «Ama onlarla dünyada iyi geçin.»
Sa'd demiş ki: Resûlüllah (Saîlallahü Aleyhi ve Sellem) büyük bir gani*met almışdi. Bir de baktım ganimetin içinde bir kılıç var! Hemen onu alarak Resûlüllah (Sallalîahü Aleyhi ve Seîleın)'e getirdim ve : Bu kılıcı bana bahşet! Ben hâlini bildiğin bir kimseyim, dedim :
«Onu aldığın yere iade et!» buyurdular. Ben de gittim tam onu gani*met yerine koymak istediğim sırada nefsim beni ayıpladı ve tekrar ona dönerek:
— Bunu bana ver! dedim. Bana sesini şiddetlendirerek :
«Onu aldığın yere koy!» buyurdu. Bunun üzerine Allah (Azzeve Celle):
«Sana ganimetleri soruyorlar...»! âyetini indirdi.
Sa'd demiş ki: Ben hastalandım da Peygamber (Saîlallahü Aleyhi re Sellemj'e haber gönderdim. Hemen geldi.
— Bana müsaade buyur, malımı dilediğim yere taksim edeyim, de*dim. Razı olmadı.
— Yarısını! dedim. Yine razı olmadı.
— Öyle ise üçte birini! dedim. Ses çıkarmadı. Artık ondan sonra üçte bir (i vasiyet) caiz oldu.
Sa'd demiş ki : Ensar ve muhacirlerden müteşekkil birkaç kişinin ya*nına geldim de :
— Gel seni doyuralım ve sana şarab sunalım, dediler. Bu mesele şa-rab haram kılınmazdan Önce idi. Onların yanma bir haş içinde iken var*dım, —Haş, bahçe demektir.— Bir de baktım yanlarında kızartılmış hir deve kellesi, bir testi de §arab var! Onlarla beraber yedim, içtim. Derken onların yanında ensarla muhacirlerin lâfı oldu. Ben : Muhacirler ensardaıı daha hayırlıdır, dedim. Bunun üzerine bir adam başımın iki çenesini ya*kaladı ve bana o kelle ile vurarak burnumu yaraladı. Hemen Resûlüllah (SaUalîahü Aleyhi ve SeUem)'e gelerek ona haber verdim. Müteakiben Allah (Azze ve Celle) benim hakkımda — kendisini kasdediyor — şarabın hük*münü indirdi:
«Şarab, kumar, dikili taşlar ve oklar şeytan işi pis şeylerdir.»

44 - (...) Bize Muhammed b. Müsennâ ile Muhammed b. Beşşâr ri*vayet ettiler. (Dediler ki) : Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be, Sımak b. Harb'dan, o da Mus'ab fc. Sa'd'dan, o da babar sından naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : Benim hakkımda dört âyet indirildi...
Ve râvi hadîsi Züheyr'in Simak'den rivayet ettiği hadîs mânâsında nakletmiştir. Şu'be'nin hadîsinde şu ziyâde de vardır : «Yemek vermek istediler mi testinin ağzını sopa İle açarlar, sonra yiyeceği içine döner*lerdi.»
Yine Şu'be'nin hadîsinde: «O kelle ile Sa'd'ın burnuna vurdu ve onu yardı. Sa'd'ın burnu yarık idi.» cümlesi de vardır.

45- (2413) Bize Züheyr'b. Harb rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdur-rahman, Süfyân'dan, o da Mıkdam b. Şureyh'den, o da babasından, o da Sa'd'dan naklen rivayet etti:
«Sabah akşam Rablerine dua eden kimseleri kovma!» Benim hak*kımda indi, demiş.
Şunu da söylemiş: Bu âyet altı kişi hakkında inmiştir. Ben ve îbni Mes'ûd onlardanız. Müşrikler ona : «Sen bunları kendine yaklaştırıyor*sun.» demişlerdi.

46- (...) Bize Ebû Bekr b. Ehî Şeybe rivayet etti. (Dedi M) : Bize Muhammed b. Abdillah EI-Esedî İsrail'den, o da Mikdam b. Şureyh'den, o da babasından, o da Sa'd'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : Pey*gamber (Saliallahü Aleyhi ve Sellem)'\Q birlikte altı nefer idik. Müşrikler Peygamber (Saliallahü Aleyhi ve Sellem) :
— Bunları kov! Bize karşı cüretkârlıkta bulunmasınlar, dediler. (Bu altı kişi), Ben, tbni Mes'ud, Hüzeyl kabilesinden bir zat, Bilâl ve isimle*rini veremiyeceğim iki adam idi.
Resûlüllah (Saliallahü Aleyhi ve Sellem) 'in kalbine Allah ne diledi ise o geldi. Ve içinden bir şeyler geçirdi. Bunun üzerine Allah (Azze ve Cette):
«Allah'ın rızasını dileyerek akşam sabah ona dua eden kimseleri kovma.» âyet-i kerîmesini indirdi.
Hz. Sa'd kıssası hakkında «Cihâd» bahsinde «Enfal» babında iza*hat verilmişti.
Buradaki rivayetlerde onun faziletini ve hakkında muhtelif ayetler indiğini bildirmektedir. Hz. Sa'd'in künyesi Ebû.lshâkı idi. Kendisine İslâm'ın süvarisi denir. Ve Allah yolunda ilk ok atanın o oldu*ğu rivayet edilir. Duası müstecab bir zât idi. Acem memleketlerinin bir*çok yerleri onun kumandasında fethedilmiştir. Seksen üç veya yetmiçüç yaşlarında ellîbeş tarihinde Medine'ye on mil mesafede bulunan Akîk'de vefat etmiş, cenazesi eller üzerinde Medîne'ye götürüle*rek «El-Bâki» namındaki meşhur kabristana defnedilmiştir. Cenaze nama*zını Mervân b. Hakem kaldırmıştır. Cennetle müjdelenen on zattan en son vefat eden odur. Hz. Sa'd ilk müslüman olan yedi kişi*nin yedincisidir. Annesi onun müslüman oluşuna pek üzülmüş, eski dinine dönmedikçe yiyip içmeyeceğine yemin etmiştir. Fakat annesinin bütün ısrarlarına rağmen Hz. Sa'd İslâm dininden dönmemiş ve annesine hitaben : «Anne, senin yüz tane canın olsa ve gözümün önünde bunlar bi*rer birer alınsa, ben yine dinimden vaz geçemem. Boşuna üzülme.» demiş*ti. Bunun üzerine âyet inmiş ve :
«Annenle babam bilmediğin bir şeyi bana şerik koşman hususunda se*ninle münakaşa ederlerse, onlara itaat etme! Ama dünyada onlarla iyi geçini» buyurulmuştur.
Hadîs-i şerîf'de görüldüğü vecihle kılıç, şarab ve tard meseleleri hak*kında da âyet inmesine Hz. Sa'd sebep olmuştur.