149- (1904) Bize Muhammed b. El-Müsennâ ile İbni Beşşâr rivayet ettiler. Lâfız İbni'l-Müsennâ'nmdır. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca1-fer rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be, Amr b. Mürra'dan rivayet etti. (Demiş ki): Ebû Vail'i dinledim. (Dedi ki): Bize Ebû Mûse'l-Eş'arî riva*yet etti kî, bedevi bir adam Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'e gelerek :
— Yâ Resûlâllah! Adam (var) ganimet için çarpışıyor. Adam (var) anılsın diye çarpışıyor ve adam (var) mevkii görülsün diye çarpışıyor. Aceb Allah yolunda çarpışan kim? Dedi. Resûlüllah {Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Kİm kelimetullah yüce olsun diye çarpışırsa işte o Aîlah yolundadır.» buyurdular.
150- (...) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile tbnü Nümeyr, tshâk b. İbrahim ve Muhammed b. Alâ' rivayet ettiler. (îshâk: Bize haber verdi) tâbirini kullandı. Ötekiler: Bize Ebû Muâviye rivayet etti. (Dediler.) O da A'nıeş'den, o da Şakîk'dan, o da Ebû Musa'dan nakletmiş. Ebû Mûsâ şöyle demiş :
Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seîlem) 'e .cesurluk, hamiyyet ve riya için çarpışan kimsenin hükmü soruldu. Bunların hangisi Allah yolunda*dır? (denildi.) Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seîlem) de :
«Kim yalnız kelimetullah yüce olsun diye çarpışırsa işte o Allah yo*lundadır.» buyurdu.
(...) Bize bu hadisi İshâk b. İbrahim de rivayet etti. (Dedi kî): Bize İsâ b. Yûnus haber verdi. (Dedi ki): Bize A'meş, Şakik'dan, o da Ebû Musa'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) :
Biz Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seîlem) 'e gelerek :
— Yâ Resûlâllah! Bizden bir adam şecaat için çarpışıyor... dedik...
Râvî yukarki hadîsin misimi anlatmıştır,
151- (...) Bize yine İshâk b. İbrahim rivayet etti. (Dedi ki): Bize Orir, Mansur'dan, o da Ebû Vâil'den, o da Ebû Vâil'den, o da Ebû Mû-se'J-Eşarîden naklen haber verdi ki, bir adam Resûlüllah (Sallallahü Aley*hi ve Sellcm) 'e Allah azze ve cellenin yolujîda çarpışmayı sormuş; ve: Bazı kimse öfkesinden çarpışıyor; bazısı hamiyyet için!., demiş. Bunun üzerine Efendimiz hasmı kaldırmış —başını sadece o ayakta olduğu için kaldırrrnş— ve :
«Kim yalnız kelimefulfah yüce olsun diye çarpışırsa iste o Allah yo*lundadır.» buyurmuşlar.
Bu hadisi bütün «Sahih» sahihleri «Cihâd» bahsinde muhtelif râvî-lerden tahrîc etmişlerdir. Buhârî ayrıca «Kitâbü'I-İlm» ve «Kitâbu'l-Humüs»'de de rivayet etmiştir. Tirmizi : «Bu hadîs hasen sahihtir» demiştir.
Hamiyyeti, Cevheri: arlanmak ve izzeti nefis manasına almış; bazıları: haramdan korunmaktır; bir takımları da izzeti nefis, gayret ve aşireti müdafaadır., diye izah etmişlerdir.
KeÜmetulîah'dan murad: İslama da'vettir. Lâ ilahe illallah kelimesi*dir diyenler de olmuştur. Cümlenin «hüve» zamiri ile başlaması ihtisas bildirir. Bineanaleyh dünyalık için çarpışan kimse hakîkatta Allah yolun*da cihâd etmiş olmaz. Gazilere verilen sevap ona verilmez. Fakat bir kim*se i'İây-ı kelimetuîlahı düşünmeden sırf cennetlik olmak için cenk etse hükmen Allah yolunda gaza etmiş sayılır. Zîra maksad birdir; o da Alla-hm rızasını kazanmaktır. Onun içindir ki Peygamber (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem) Bedir gazasında: «Haydin cennete!..» diye seslenmiştir.
Bu Hadisden Çıkarılan Hükümler:
1- Ameller iyi niyete güre değerlendirilir. Bu kaide Mecellede: «Bir işten maksad ne ise hüküm ona göredir.» şekünde tesbît edilmiştir.
2- Mücâhidler hakkında vârid olan fazilet i'lâyi kelimetullah için çarpışanlara mahsustur.
3- Bir özürden dolayı suâl .sahibinin ayakta durması caizdir. Hacet sahibinin hükmü de böyledir.
4- Konuşan kimse dinleyene karşı dönebilir.
43- Riya ve Şöhret İçin Çarpışan Kimsenin Cehennemi Hak Edeceği Babı
152- (1905) Bize Yahya b. Habîb el-Hârisî rivayet etti. (Dedi ki): Bize Hâlid b. Haris rivayet etti. (Dedi ki): Bize îbnii Cüreye rivayet etti. (Dedi ki): Bana Yûnus b. Yusuf, Süleyman b. Yesâr'dan rivayet etti. (Şöyle demiş): Halk Ebû Hüreyre'nin yanından dağıldılar. Bunun üzeri*ne Şamlıların Nâtil'i ona şunu fcsöyledi:
— Yâ şeyh! Bize Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'den işitti*ğin bir hadîs söyleî Ebû Hüreyre :
— Peki! Dedi. Ben Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'i şöyle buyururken işittim :
«Kıyamet gününde insanların, üzerine ilk hüküm verilecek olanı şehîd edilen bir adamdır. Bu adam getirilerek ona Allah nî'metlerini ta'rîf edecek, o da onları tanıyacaktır.
— Bu ni'metler hakkında ne yaptın? diye soracak; şehid :
— Senin uğrunda çarpıştım. Nihayet şehîd edildim! Diyecektir. Hak Teâlâ :
— Yalan söyledin! Lâkin sen cesur denilmek için çarpıştın. Gerçekten denildi de! Buyuracak. Sonra onun hakkında emir verecek ye yüz üstü sü*rüklenecek, nihayet cehenneme atılacaktır.
Bir de ilmi öğrenip öğreten ve Kur'ânı okuyan bir adamdır. Bu da ge*tirilerek kendisine ni'meHerinî ta'rîf edecek, o da onları tanıyacaktır.
— Bunlar hakkında ne yaptın? Diye soracak. O adam :
— İlmi öğrendim ve öğrettim. Senin rizân İçin Kur'ânı da okudum! Di*yecek. Teâlâ :
— Yalan söyledin! Lâkin sen ilmi âlim deniJsin dîye öğrendin; Kur'*ânı da o kaari'dir denilsin diye okudun; gerçekten denildi del Buyuracak.
Sonra onun hakkında emir verecek ve yüzü üstü sürüklenecek; nihayet ce*henneme atılacaktır.
Bir de Allah'm, yakasını genişlettiği ve kendisine malın her çeşidinden verdiği adamdır. Bu da getirilerek ona ni'metlerini ta'rîf edecek; o da on*ları tanıyacaktır.
— Bunlar hakkında ne yaptın? Dîye soracak. O adam :
— Uğrunda mal sarf edilmesini dilediğin hiç bir yol bırakmadım. Mut*laka senin için sarfettim! Diyecek. Teâlâ Hazretleri :
— Yalan söyiedîn! Lâkin sen, o cömerttir desinler diye yaptın. Gerçek*ten denildi de! Buyuracak. Sonra onun hakkında emir verecek ve yüzü üstü sürüklenecek. Sonra cehenneme atılacaktır.»
(...) Bu hadîsi bize Alî b. Haşrem de rivayet elti. (Dedi ki): Bize Haccâc (yânı îbni Muhammed), İbnü Cüreyc'den naklen haber verdi. (Demiş ki): Bana Yûnus b. Yusuf, Süleyman b. Yesâr'dan rivayet et*ti. (Demiş ki): Halk Ebû Hureyre'nin yanından dağıldı da Nâtil-i Şâmî ona şunu söyledi... Ve-hadîsi Hâlid b. Hâlis hadîsi gibi hikâye etmiştir.
Riya hakkında «Hayâtü'l-Kulûb» adlı eserde şöyle denilmektedir: «Riyanın hakikati ibâdetlerle ve hayırlı işlerle İnsanların kalplerinde mevki sahibi olmak istemektir. Riya kalp fiillerinin en çirkinlerindendir. Bu fiil, ibâdetlerde Allahla alay etmek olur!»
Riyanın zıddı ihlâs'ür. İhlâs: her türlü gösterimden hâli olarak Allah'*ın rizâsmı kasdetmektir. «Şerhu'I-Eşbâh» şerhinde Hamevî şunları söylüyor:
«Ihlâs, seninle Rabbin arasında bir sirrdır. Ona melek muttali' ola*maz ki yazsın! Şeytan vâkıf olamaz ki, şaşırtsın! Hevâ heves yol bulamaz kî yanıltsın!»
Bazı büyükler : «İhlâsh kimse, amelinden dolayı medhedilmeyi sev*meyendir!» demişlerdir.
Hadîs-i şerîf, riyârun şiddetle haram olduğuna, cezasının dahi pek şiddetli olacağına delâlet etmekte ve bütün amellerde ihlâsa samimiyete teşvikte bulunmaktadır. Yine bu hadîsden anlaşılıyor ki, cihâdın faziletini bildiren umumi hadîslerden murâd: cihadı ihJâsla yapanlardır.
Ilım öğreten ulemanın, hayrat yapan zenginlerin hâil de böyledir.