141- (1898) Bize Muhanımed b. Müsennâ ile Muhammed b. Beş-sâr rivayet eftiler. (Lâfız İbni Müsennâ'nmdır.) (Dediler ki): Bize Mu*hammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be, Ebû îshâk'dan naklen rivayet etti ki, kendisi Berâtı:
Mü'minlerden (evlerinde) oturanlarla Allah yolunda mücâhede eden*ler bir değildir. âyeti hakkında şunları söylerken işitmiş:
Bunun üzerine Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Zeyd'e en verdi. O da bu âyeti yazmak için bir kürek kemiği getirdi. Derken İb: Ümmi Mektûm ona körlüğünden şikâyet etti. Müteakiben: Mü'minlerd Özürlü olanlardan mâda (evlerinde) oturanlar bîr değildir., âyeti indi.
Şır'be demiş ki : Bana Sa'd b. İbrahim de bir zâttan, o da Zeyd Sâbit'den naklen şu: Mü'minierden (evlerinde) oturanlar bîr değildi âyeti hususunda Berâ hadîsinin mislini haber verdi.
İbni Beşşâr kendi rivayetinde: Sa'd b. İbrahim, babasından, o < bir zâttan, o da Zeyd b. Sabiteden-naklen., dedi.

142- (...) Bize Ebû Küreyb de rivayet etti. (Dedi ki): Bize İbi Bişr, Mis'ar'dan rivayet etti. (Demiş ki): Bana Ebû İshâk, Berâ'dan r t'âyet etti. Şöyle demiş :
Mü'minierden (evlerinde) oturanlar bir değildir... âyeti inince İbn Ümmi Mektûrn onunla konuştu. Bunun üzerine :
Özür sahibi olanlardan mâada!, âyeti İndi.
Bu hadisi Buhâri «Cibâd» ve «Tefsir» bahislerinde tahric eî mistir. Hadîsin Buhâri'deki rivayetinden anlaşılıyor ki Zey b. Sabit (Radiyallahû anhûm) âyeti kemik üzerine yazarken Abdu11ah b. Ümmi Mektûm gelmiş. Ve : «Yâ Resûlâllah, cihâd; gücüm yetse mutlaka cihâd ederdim!» bir rivayette : «Nasıl olur! Bei âmâyım!» Bunun üzerine vahîy gelmiş, demiş. Hz. Abdu11ah âmâ idi. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) efendimizin müezzinle rindendîr.

Hadis-i Şerifden Şu Hükümler Çıkarılmıştır :


1- Kur'an-ı Kerîm'i levha ve kemik üzerine yazmak ve yazdırmak caizdir.
2- Kesilen hayvanın "kemikleri temizdir. Bunlardan istifade edile*bilir.
3- Körlük, topallık ve hastalık gibi özrü bulunan kimseye cihâd farz değildir.. Harbe gitmedikleri halde bu gibi mazurlara sevâb verilir. Ancak Nevevî'ye gÖire sevablan mücahidîer derecesinde değil niyyetterine göre verilir, Allâme Aynî ise cihada niyeti olduğu halde bir özür*den dolayı yapamayan kimseye raücâhid sevabı verileceğini söylemiştir. Fihakîka Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Selle m): «Medine 'de öyle kavimler var ki, biz bir vadiyi veya dağ yolunu tuttuk mu (gönül*den) onlar da bizîmle beraber olurlar. Ama kendilerine özür mâni' ol*muştur!» buyurmuştur.
4- Cihâd farz-ı kifâyedir. Hadîs-i Şerif Peygamber (Sallallahü Aley*hi ve Sellem) zamanında cihâdın farz-ı ayn olduğunu iddîa edenlerin sö*zünü reddetmektedir. Cihâd her devirde farz-ı kifâyedir. Ancak Küffar istilâ ettiği zaman farz-ı ayn da olur.