67- (1856) Bize Kuteyfoe b. Saîd rivayet etti. (Dedi ki): Bize Ley s Sa'd rivayet etti. H.
Bize Muhammed b. Rumh da rivayet etti. (Dedi ki): Bize Leys. Ebu' Zübeyr'den, o da CâbirMen naklen haber verdi. Şöyle demiş ;
Biz Hudeybiye günü bin dörtyüz kişi idik. Ve Ömer elinden lu m t olduğu halde ağacun altında ona bey'st ettik. Hu ağaç bir büyük tike ağacı idi. Câbir ;
«Ona biz, kaçmayacağımıza dair bey'at eifik; ölüm üzerine bey'; etmedik.» demiş.

68- (...)Bize Ebıi Bekir b. Ebî Şeyhe de rivayet etti. (Dedi ki) Bikc İbni Uj-eyne rivayet eyledi. H.
Bize İbnü N'umeyr dahi rivayet etli. (Dedi ki): Bize Süfyân. Ebıı'i Zübeyr'den, o da Câbir'deıı naklen rivayet etti :
— lîiz Resûlüîîah (Sallallahü Aleyhi vt Scllem) 'e ölüm üzerine bey'a etmedik Biz ona ancak "kaçmayacağımıza bey'at ettik! Demiş.

69- (...) Bize Muhammed b. Hatim dahî rivayet etli. (Dedi ki) Bize Haccâc, İbnü Cüreyc'den rivayet etti (Demiş ki): Bana Ebu'z-Zü beyr haber verdi. Câbir'e: Hudeybiye günü kaç kişi oldukları soı-ulurker işitmiş. Câbir şöyle demiş :
— Bin dört yüz kişi idik. Ona, Ömer ağacın alımda —ki bu ağa< büyük bir tiken ağacı idi— elinden tutmuş olduğu halde bey'at ettik İbnü Kays El-Ensarî'nin dedesinden maada hepimiz ona bey'at ettik. 0 devesinin karnı altına gizlendi.

70- (...) Bana İbrahün b. Dînâr da rivayet etti. (Dedi ki): Bize Süleyman b. Mücâlid'iiı âzâdhsı Haccâc b. Mulıammed EI-A'ver rivayet etti. (Dedi kî): İbni Cüreyc şunu söyledi: Bana da Ebu'z-Zübeyr haber verdi, ki kendisi Câbire: Zülhulcyfe'dc Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Hudeybiye kuyusuna duâ etti... derken işitmiş.

71- (...) Bize Saîd b. Arar EhEş'asî ile Süveyd b. Saîd, İshâk. îbrahîm ve Ahmed b. Abde rivayet ettiler. Lâfız Saîd'indir. (Saîd îie tshâk: Bize haber verdi tâbirini kullandılar.) Ötekiler: Bize Süfyân, Anır'dan, o da Câbir'den naklen rivayet etti; dediler. Câbir şöyle demiş :
Biz Hudeybiye günü bin dört yüz kişi idik. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bize :
«Bugün siz yer yüzü halkının en hayırhsısınız!» buyurdular. Câbir şunu da söylemiş: Gözüm görse size o ağacın yerini göster*dim.

72- (...) Bize Muhammed b. Eî-Müsennâ ile İbni Beşşâr da rivayet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be, Amr b. Miirra'dan, o da Salim b. Ebrl-Ca'd'dan naklen ri*vayet etti. Şöyle demiş :
Câbir b. Abdillâh'a ağaç ashabını sordum da: Yüz bin kişi olsak yine bize yeterdi. Biz bin beş yüz kişi idik; cevâbım verdi.

73- (...) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile îbnü Nümeyr dahi rivayet ettiler. (Dediler ki): Bize Abdullah b. İdrîs rivayet etti. H.
Bize Kifâ'a b. Heysem de rivayet etti. (Dedi ki): Bize Hâlid (yâni Tahhân) rivayet etti. Her iki râvî Husayn'dan, o da Salim b. Ebi'l - Ca'd'-dan, o da Câbir'den naklen demişlerdir. Câbir :
— Yüz bin kişi olsaydık yine bize yeterdi. Biz bin beş yüz kişi idik! Demiş.

74- (...) Bize Osman b. Ebî Şeybe ile İshâk b. İbrahim de rivayet ettiler. (İshâk: Bize haber verdi, tâbirini kullandı. Osman ise: Bize Cerîr, A'meş'den rivayet etti; dedi.) (Demiş ki): Bana Sâürn b. Ebi'1-Ca'd riva*yet etti. (Dedi ki): Câbire :
— O gün kaç kişi idiniz? Diye sordum.
— Bin dört yüz! Cevâbını verdi.

75- (1857) Bize Ubeydullah b. Muâz rivayet etfi. (Dedi ki): Bize babam rivayet etti. (Dedi ki): Bİze Şu'bc, Amr'dan (yâni İbni Mürra'-dan) rivayet etti. (Demiş ki): Bana Abdullah b. Ebî Evfâ rivayet etti. (Dedi ki):
Şecere esbabı bin iiçyüz kişi idi. Eşlem Kabilesi, muhacirlerin sekizde biri idi.

(...) Bize Îbnü'l-Müsennâ da rivayet etti (Dedi kî): Bize Ebû Dâvûd rivayet etti. H.
Bize bu hadîsi tshâk b. İbrahim dahî rivayet etti. (Dedi kİ): Bize Nadr b. Şümeyl haber verdi. Bunlar hep bir den ŞuTje'den bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etmişlerdir.

76- (1858) Bize Yahya b. Yahya da rivayet etti. (Dedi ki): Bize Yezîd b. Zürey' Hâlid'den, o da Hakem b. Abdillâh b. Arac'dan, o da Ma'kıl h. Yesâr'dan naklen haber verdi. Şöyle demiş :
Gerçekten kendimi ağaç gününde görmüşümdür. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) insanlardan bey'at alıyor; ben de ağacın dalların*dan bir dalı başından kaldırıyordum. Biz bin dört yüz kişi idik. Ona ölüm ürerine bey'at etmedik. Lâkin kaçmayacağımıza dair bey'ai ettik.

(...) Bize bu hadîsi yine Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dedi ki): Bize Hâlid b. Abdillah, Yûnus'dan bu isnâdla haber verdi.

77- (1859) Bize bu hadîsi Ilânıid b. Ömer'de rivayet etti. (Dedi kî): Bize Ebû Avâne, Tarık'dan, o da Saîd b. El-Müseyyeb'den naklen ri*vayet etti. Şöyle demiş:
Babam Rcsûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'e ağaç yanında bey'-at edenlerdendi. Ertesi sene hacca gittik. Ama ağacın yeri bize gizli kal*dı. Şayet sizin için belli ise sîz daha iyi bilirsiniz!

78- (...) Bana bu hadisi Muhammed b. Râfi' dahi rivayet etti. (De*di ki): Bize Ebû Ahmed rivayet etti. İbni Râfi': Ben onu Ebû AhmedJden naklen Nasr b. Alî'ye de okudum dedi. (Ebû Ahmed demiş ki,): Bize Süf-yân, Târik b. Abdirrahmân'dan, o da Saîd b. El-Müseyyeb'den, o da ba*basından naklen rivayet etti, İti kendileri ağaç yılında Resûlüllah (Sallal*lahü Aleyhi ve Sellem) 'in yanında İmişler. Ama gelecek yıl o ağacı unut*muşlar.

79- (...) Bana Haccâc b. Şâir ile Muhammed b. Râfi' de rivayet ettiler. (Dediler ki): Bize Şebâbe rivayet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be,Katâde'den, o da Saîd b. EI-Müseyyeb'dcn. o da babasından naklen riva*yet etli. Şöyle demiş:
Gerçekten o ağacı gördüm. Sonra ona geldim; ama onu bilemedim.

80- (1860) Bize Kuteybe b. Saîd de rivayet etti. (Dedi ki): Bize Hatim (yânî İbni İsmail) Seleme b. Ekva'ın âzâdlısı Yezîd b. Ebî Ubeyd'-den naklen rivayet etti. Şöyle demiş :
Seîeme'yc: Hudeybiye günü Resûliillah (Sallallahii Aleyhi vt Sellem)'e hangi şey üzerine bey'at ettiniz? Dİyc sordum. — Ölüm üzerine! Dedi.

(...) Bu hadîsi bize İshâk b. İbrahim de rivayet etti. (Dedi ki): Bize Hammâd b. Mes'ade rivayet etti. (Dedi ki): Bize Yezîd, Seleme'den bu hadîsin mislini rivayet etti.

81- (1861) Bize yine İshâk b. İbrahim rivayet etti. (Dedi ki): Bize Mahzunu haber verdi. (Dedi ki): Bize Vüheyb rivayet etti. (Dedi ki): Bize Amr b. Yahya, Abbâd b. Temîm'den, o da Abdullah b. Zeyd'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş:
Ona biri gelerek: İşte bu İbni Hanzale'dir; insanlardan bey'at alıyor! Demiş. O da: Ne üzerine? Diye sormuş.
— ölüm üzerine! cevâbım vermiş.
— Hayır! Ben bunun üzerine ResûlüUah (SallaUahü Aleyhi ve Seî-lem) 'den sonra hiçbir kimseye bey'at etmem! Demiş.
Bu hadîsin Hz. Câbir , Müseyyeb ve Seleme riva*yetlerini Buharı «Kitâbü'I-Megâzb de; Abdullah b. Zeyd rivayetini «Kitâbül-Cihâd» da; Câbir rivayetini Nesâî ile Bu*harî «Kitâbü'I-Tefsîr» de muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir.
Bey'ati'r - Ridvân demlen Hudeybiye bey'atında Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem.) 'in yanındaki sahabenin sayısını bildiren rivayetler muhteliftir. Bunların bazısında 1400, bâzısında 1500, bir rivayette 1300 kişi olduğu bildirilmektedir. Beyhakî ekseri riva*yetlerin 1400 olduğunu söylemiştir. Rivayetlerin arası şöyle bulunur: Bu bey'atta bulunan ashâb bin dört yüz küsurdur. Ancak hadisi 1400 kişi idi*ler, diye rivayet edenler, küsuru dikkate almamış; 1500 olduğunu söyle*yenler onu da he&ıba katmışlardır. 1300 kişi olduğunu söyleyenler ise kaç olduklarım iyi bilmedikleri için bir kısmını söylememişlerdir.
O gün ashabın Peygamber (Saîlallahii Aleyhi ve Sellem) efendimize ne üzerine föz verip bey'at ettikleri de muhtelif şekillerde rivayet olun*muştur.
Hz. Câbir rivayetinde ölüm için değil harbten kaçmayacakla*rına, Seleme rivayetinde ölüm üzerine bey'at ettikleri bildiriliyor. Mamafih bu İki rivayet arasında zıddiyet yoktur. Çünkü ölüm üzerine yapılan bey'attan murâd: ölseler bile harbten kaçmayacaklarına söz ver*mektir. Bir rivayette ashab burada hicret ve cihâd için; başka bir riva*yete göre dinleyip itaat için; Hz. Abdullah b. Ömer'in bir rivâyetinde ise sabır için bey'at etmişlerdir.
Ulema sabır rivayetinin bütün mânâları bir araya toplayıp maksadı tam olarak ifade ettiğini söylemişlerdir. Şöyle ki : Kaçmayacaklarına dair yaptıkları bey'aün mânâsı ya zafer kazanmcaya yahut ölünceye kadar sabretmektir, ölüm ve cihâd üzerine yapılan bey'aün mânâları da sa*bırdır.
Islâmiyetin ilk devirlerinde on müslümamn yüz kâfir karşısında sabredip kaçmamaları vâcib idi. Yüz müslüman bin kâfire karşı durmak*la mükellef idiler. Sonraları bu hüküm lafteshedilerek iki misli düşmana karşı sabıretmek vâclb olmuştur. Malikîlerle Şâfiîlerin ve cumhurun mezhebi budur. Bu kavil Ibni Abbâs (Radiyallahu anh) 'nın da mezhebidir.
İmâm A'zam'la diğer bir kısım ulemaya göre âyet neshedil-memiştir.
Hz. Câbir'in : «Yüz bin kişi olsak yine bize yeterdi.,.» sözü, Hudeybiye kuyusu hakkındaki sahih hadîsin kısaltılmış şeklidir. O şunu demek İstemiştir: Ashâb Hudeybiye denilen yere varınca orada bir kuyu buldular. Suyu çok azdı. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) o ku*yuya tükürerek bereketlenmesi için duâ etti. Arkacığından kuyu coştu. Bütün ashab abdest aldılar; hayvanlarını suladılar. Gerçi ashab 1500 kişi idiler; fakat 100.000 kişi -olsalar kuyunun suyu yine hepsine yeterdi. Bu hâdise Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in mu'cizelerinden biri*dir. Öyle anlaşılıyor ki Hz. Câbir'e suâl soran zât, hadîsin asimi ve mu'cize olduğunu biliyor; sadece ashabın sayısını bilmiyormuş.
Ulemânın beyanına göre altında Resûlüllah (SallaUahü Aleyhi ve Sel-lem)'e bey'at yapılan ağacın yeri bulunmaması Allah'ın bir rahmetidir. Çünkü ağaç olduğu gibi kalsa câhil halkın ona tapmalarından korkulur*du. Bu ağacın altında bey'at gibi büyük bir hayır vaki' oldu; oraya ridvân ve sekînet İnmiştir., diyerek nice kimseler fitneye düşebilirlerdi.
Câbir (Radiyallahu anh) hadîsinde Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in : «Bu gün siz yer yüzü halkının en hayırlısısınız!» buyur*ması ile istidlal eden bâzı şüler Hz, A1î'yi Osman (Radiyallahu anh) üzerine tercih ve tafdil ederler. Çünkü o gün A1i (Radiyalla*hu anh) mevcud fakat Hz. Osman orada yoktu. Şîanın iddiası doğru değildir. Zîra Osman (Radiyallahu anh) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) efendimizin emri ile Mekke 'de kalmış; onun na*mına bey'atım bizzat Resulü Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) yapmış*tır. Binaenaleyh hükümde Hz. Osman da dâhildir. Zâten hadîsde sahabenin bir birlerine üstünlükleri kasdedllmemiştir.
Yine bu hadîsle bâzıları Hızır (Hadır) (Aleyhisselâm) 'm pey*gamber olmadığına istidlal etmiş ve: «Peygamber olarak sağ bulunsa idi, ashabın bir peygamberden üstün olmaları lâzım gelirdi; bu gösterir ki o zaman Hızır (Aleyhisselâm) sağ değildi.» demişlerse de sağ ve pey*gamber olduğunu söyleyenler buna cevap vermiş; onun peygamberliğine delâlet eden âyetleri hatırlattıktan sonra o gün ashabla birlikte Hızır (Aleyhisselâm) 'mda arada bulunduğunu söylemişlerdir :
Yine bu hadîsle bazıları Hızır (Hadır) (Aleyhisselâm) 'm pey*gamber olmadığına istidlal etmiş ve : «Peygamber olarak sağ bulunsa idi, ashâbm bir peygamberden üstün olmaları lâzım gelirdi; bu gösterir ki o zaman Hızır (Aleyhisselâm) sağ değildi.» demişlerse de sağ ve peygamber olduğunu söyleyenler buna cevap vermiş; onun peygamberli*ğine delâlet eden âyetleri hatırlattıktan sonra o gün ashabla birlikte Hızır (Aleyhissefâm) 'n da orada bulunduğunu söylemişlerdir.