1454) Hz. Aişe şöyle anlattı: Rasulullah (s.a.v.) ağırlaşıp ağrıları artınca:
- "Üzerime ağız bağları çözülmemiş yedi tulum su dökün ki cema*ate tavsiyelerde bulunayım" dedi.
Onu, Hafsa'ya ait bir leğene oturttuk ve üzerine su dökmeğe baş*ladık. Sonunda yeter demeğe başladı. Daha sonra cemaatin yanına gidip onlara namazı kıldırdı ve hutbe okudu.
1455) Yine Hz. Aişe şöyle anlattı: Rasulullah (s.a.v.) hastalığı esnasında:
"Çeşitli, yedi kuyu suyundan üzerime dökün ki, cemaatin yanma gidip tavsiyelerde bulunayım" dedi.
Bunun üzerine onu, Hafsa'ya ait bir leğenin içine oturttuk. Sonra onun üzerine su döktük. Rasulullah (s.a.v.) bir rahatlama hissetti. Gidip minbere çıktı. Allah'a hamd ve senada bulundu. Uhud'da şehit olan sa~ habiler için Allah'tan mağfiret diledi ve onlar için dua etti. Sonra şöyle dedi:
"Ensar, benim kendilerine sığındığım hususî cemaatimdir. onların iyilerine iyilik ediniz. Onların kötülerini bağışlayın. Ancak had gereken şeylerde affetmeyin. Allah'ın kullarından biri dünya nimetleriyle Al*lah'ın katmdakiler arasında muhayyer bırakıldı. O, Allah'ın katmdaki-leri seçti."
Hz. Ebu Bekr ağladı ve Rasulullah'ın (s.a.v.) kendisini kastettiğini anladı. Peygamber (s.a.v.) şöyle dedi:
"Yavaş ol Ebu Bekr! Şu mescide açılan kapıları kapatın. Yalnız Ebu Bekr'in kapısı açık kalsın. Yarın, bana göre arkadaşlık konusunda Ebu Bekr'den daha üstün birisini bilmiyorum.