146- Ebû Nu'aym bize anlatarak dedi ki: Seyf b. Süleyman bize Mücâhid'den şunu nakletti: Kendisi evinde iken Abdullah b. Ömer'e (ra) Allah Resûlü'nün (sav) Kabe'ye girdiği haber verilmişti. (Abdullah b. Ömer anlatıyor
Hemen -Kabe'ye- yöneldim. Allah Resûlü'nün (sav) çıkmış olduğu*nu gördüm. Bilâl'ı (ra) kapıda dikilirken buldum. "Ey Bilâl! Allah Re*sulü (sav) Kabe'nin içinde namaz kıldı mı?" diye sordum. "Evet" dedi. "Nerede?" diye sordunca şöyle dedi:
Şu iki sütunun arasında. Sonra çıktı ve Kabe'ye yönelerek iki rekat daha kıldı.
Ebû Abdillah der ki: Ebû Hüreyre (ra) şunu söyledi: Allah Resulü (sav) bana kuşluk vaktinin iki rekatını vasiyet etti. İtbân b. Mâlik de (ra) şöyle dedi: Kuşluk vakti Allah Resulü (sav) ya*nında Ebû Bekir (ra) yanıma geldi. Gün uzamıştı. O'nun ardında saf tuttuk ve iki rekat namaz kıldırdı.

Şerh

Ve iki rekat kıldı" ifadesinden hareket ederek nafile namazların ikişer rekat hâlinde kılınması hususunda bir sünnet vaz edilmiştir. Ancak Allah Resûlü'nden (sav) gelen farklı rivâyetlerdeki değişik uygulamalar sebebiyle bu konuda fikıhçılann farklı değerlendirmeleri olmuştur. İmam Ebû Hanife ve iki öğrencisine göre kul, gündüz kılınan nafile namazları iki veya dört rekat hâlinde kılmakta muhayyerdir. Onlar bundan fazlasını mekruh görmüşlerdir. Cumhur dediğimiz ulemânın çoğunluğu ise hem gündüz, hem de gece kılınan nafile namazların her iki rekatta bir selam verilerek kılınacağı yönünde fikir belirtmişlerdir.

Hüküm

Gündüz kılınan nafile namazların; bir selamla dört rek'attan fazlası ve gece kılınan namazların sekiz rekattan fazlası mekruhtur.
Gece ile gündüz en faziletli olan, bir selamla dörder rekat kılmaktır.
İkindiden önce dört, yatsıdan hem önce, hem sonra dörder rekat, akşam*dan sonra da altı rekat namaz kılmak mendubtur. Bu namazlardan başka; dört rekatlık nafile namazlarda, birinci ka'dede teşehhüdden sonra selavat duası okunur, üçüncü rekatın başında da Sübhâneke'yi gizli okur eder. Zira onlarda her iki rekat müstakil bir namaz sayılır

Ders

Bu hadis-i şeriften çıkarılacak en mühim ders, sahabe-i kiramın Allah Resûlü'nün (sav) uygulamalarını bütün ayrıntılarına kadar öğrenme ve aynı*nı yapma yönündeki görülmemiş arzu ve gayretleridir. Dünya tarihinde he*men hiçbir cemaat önderi için böyle bir şeye rastlanmamıştır. İlk Müslüman*lar, dinlerini O'nun gibi yaşamak ve yaptığı hiçbir şeyi kaçırmamak için O'nu bir gölge gibi izlemekten asla vazgeçmemiş, şahit olmadıkları hususla*rı da diğerlerinden hemen öğrenmeye çalışmışlardır. Sahabenin İslam'ı ya*şamada gösterdiği bu hassasiyetin bir nebze de bizde bulunması, Müslüman âleminin çehresini değiştirmeye yetecektir.