128- Abdullah b. Muhammed bize anlatarak dedi ki: Hişâm bize Ma'mer'den o ez-Zührî'den, o Hişâm b. Urve'den, o Urve kanalıyla Âişe'den (r.anhâ) şunu nakletti:
Allah Resulü (sav) devrinde güneş tutuldu. Bunun üzerine Allah Re*sulü (sav) namaza durdu ve uzunca bir kıraat okudu. Sonra rükûya gitti ve rüküyu da uzattı. Sonra başını kaldırdı ve kıraati yine uzattı. Ancak ilkinden daha kısaydı. Sonra rükûya gitti ve rükûyu uzun fakat ilkin*den kısa tuttu. Ardından başını kaldırdı ve iki kere secde etti. Sonra kıyama durdu ve aynını ikinci rekatta da yaptı. (Namazdan) sonra di*kildi ve şöyle buyurdu:
Güneş ve ay bir kimsenin Ölümü veya hayata gelmesi için tutulmaz*lar. O ikisi Allah'ın ayetlerinden ikisidir. Allah onları kullarına gösterir.
Siz bunu -güneş veya ay tutulmasını- gördüğünüzde namaza sığının!
Şerh
"Siz bunu- güney ve ay tutulmasını-gördüğünüzde namaza sığının" buyruğunda Allah Resûlü'nün (sav) gerek güneş tutulması (=küsûf), gerekse ay tutulması (=husûf) anlarında namaz kılınması yönündeki emri açıktır.
Hüküm
Allah Resulü (sav) tebliğ etmekle memur olduğu dini insanlara anlatır*ken, onların câhiliye döneminden kalma asılsız inançlarıyla da mücadele etmiş ve deyim yerindeyse sahih bir inanç sistemini oturtmaya çalışmıştır. İnsanların güneş ve ay tutulması gibi olayları bir takım beşerî olaylara yor*maları da o dönemde görülen sağlıksız inanışlar arasındaydı. Efendimiz (sav) bu ve benzeri hadislerinde Müslümanları sahih bir inanca çağırmakta, güneş ve ayın, kendi iradeleriyle değil Allah'ın koyduğu tabiat yasalarına göre hareket eden gök cisimleri olduklarını açık bir dille beyan etmektedir.
Ders
Câhiliye döneminin inanışları arasında yer alan yıldızlar, ay, güneş vb. gök cisimlerinin insanların kaderleri ve toplumların gelecekleri üzerindeki tesirleri Allah Resulü (sav) tarafından reddedilmiş batıl inanışlardı. Efendi*miz bizzat kendi oğluyla ilgili olarak söylenmesine rağmen o hüznü içerisin*de bu inancın yanlışlığını vurgulayarak güneş ve ayın Allah'ın ayetleri ol*duklarını, hiç kimseni doğum veya ölümü sebebiyle tutulmayacaklarını ke*sin bir dille söylemiştir. Bilindiği üzere Allah Resûlü'nün (sav) biricik oğlu İbrahim, henüz bir buçuk yaşında iken (H. 10) yılında vefat etmişti. Ölüm günü, takdiri-i ilahînin bir tecellisi olarak güneş tutulmasına rastlamış ve insanlar, güneşin İbrahim'in ölümünden dolayı duyduğu hüzün sebebiyle tutulduğunu söylemişlerdi.
Böyle bir Peygamberin ümmeti olarak bizler, gök cisimlerinin sözde in*sanlar üzerindeki tesirlerini inceleyen ve daha çok kehanete dayanan fal, astroloji ve benzeri beşerî öğretilere kıymet vermemeli, bunların bilgilerini ciddiye almamalıyız. Bu hususta Efendimizin (sav) falcılık ve kehanet aley*hinde kesin dille ifade ettiği yasaklar hatırdan hiç çıkarılmamalı, "Fala inanma, falsız da kalnfa" türünden masum gibi gözüken şeytanî aldatmacala*ra pabuç bırakılmamalıdır.