241-.......Seleme ibnu'KEkva' (R) haber verip şöyle demiştir:
Ben bir kefresinde Gâbe ormanlığı tarafına gitmek üzere Medine'*den çıktım. Gâbe'nin yokuşuna vardığım zaman Abdurrahmân ibn Avf'ın hizmetçisi (heyecan içinde) beni karşıladı.
— Allah sana iyilik versin, senin neyin var? diye sordum. O:
— Peygamber'in ormandaki sağım develeri alınıp götürüldü, dedi,
— Onları kim aldı? diye sordum.
Hizmetçi:
— Gatafân ve Fezâre (kabilelerinin adamları), dedi.
Ben hemen üç defa:
— Ey sabahçılar! Ey erken kalkanlar! Yetişin baskın var! diye haykırdım ve bu haykırışlarımı Medine'nin iki kara taşlığı arasına du*yurdum.
Sonra kendim (yaya olarak hırsızların arkasına) sür'atle koştum. Nihayet onlara yetiştim. Hakîkaten develeri onlar almışlardı. Hemen onlara ok atmaya ve:
— Ben İbnu'l-Ekva'ırn, bu gün de alçakların öleceği gündür! di*ye bağırmaya başladım.
Sonunda develeri, onlara su içmelerine bile emân vermeden el*lerinden kurtardım. Ve develeri sürerek Medine'ye yöneldim. Yolda Peygamber bana karşı geldi. (Beşyüz yâhud yediyüz süvari kuvvetiyle yardıma çıkmıştı.) Ben:
— Yâ Rasûlallah! Bu şakîler susuzdurlar. Ben acele edip su iç*melerine meydan vermeden develeri kurtardım. (Şimdi onlar su tedâ*riki ile uğraşacaklardır). Onların izi üzerine bir askerî birlik gönder-seniz! dedim.
Bunun üzerine Rasûlullah (S):
— "Ey Ekva' oğlu! Sen alacağım aldın, onlara galebe ettin. Ar*tık onlara şiddetle muamele etme! Şübhesiz o kavim şimdi kendi ka*bileleri içine varmışlar, ziyafet veriliyorlardır" buyurdu.