Abdullah ibnu'z-Zubeyr de karısını kesin olarak boşamış olan hasta bir kimse hakkında: Ben bu adamın kesin olarak, yânı üç talâk ile boşamış olduğu kadınının, bunun malına mîrâsçı olmasını düşünmem, demiştir. eş-Şa'bî ise: Kadın iddet içinde bulunduğu müddetçe, boşayan o adama mîrâsçı olur, demiştir. Kûfe'nin tabiî kaadısı Abdullah ibn Şubrume: Kadının iddeti sona erdiği zaman evlenebilir mi? Dîye sordu da, eş-Şa'bî: Evet evlenir, diye cevâb verdi. Bu sefer İbnu Şubrume, eş-Şa'bî'ye: Re'yini bana haber ver: Diğer kocası da ölse, yine ona da mîrâsçı olacak mı (böylece her iki kocadan beraberce bir defada mîrâs alması mı lâzım gelecek)! diye i'tirâz etti.
Bu i'tirâz üzerine eş-Şa'bî, kadın iddet içinde bulunduğu müddetçe o adama mîrâsçı olur demesinden geri döndü .

7-.......Sehl ibn Sa'd es-Sâidî (R) şöyle haber vermiştir: Uveymir el-Aclânî, Âsim ibn Adiyy el-Ensârî'ye geldi de ona:
— Re'yini bana haber ver: Bir adam karısının beraberinde bir adam bulsa, kadının kocası o adamı öldürür, siz de onu kisâsen Öl*dürür müsünüz, yoksa bu kimse nasıl yapmalı? Yâ Âsim, bu müşkil işi bir kerre benim için Rasûlullah'a soruver,. dedi.
Bunun üzerine Âsim bu mes'eleyi Rasûlullah'a sordu. Fakat Ra-sûlullah (S) bu soruları, hoşlanmayıp ayıpladı. O derece ki, Rasûlullah'tan işittiği sözler Âsım'a ağır geldi. AkabindeÂsım ailesine dön*düğü zaman Uveymir geldi ve:
— Yâ Âsim! Rasûlullah sana ne söyledi? dedi.
Âsim da:
— Sen bana hayır getirmedin. Rasûlullah, benim O'na sordu*ğum mes'eleyi çirkin gördü, dedi.
Uveymir:
— Vallahi ben çekinmem, bunu kendim Rasûlullah'a sorarım,
dedi.
Uveymir yönelip, insanların ortasında iken Rasûlullah'a geldi de:
— Yâ Rasûlallah! Bir kimse kansıyle beraber bir kişiyi (zina üze*rinde) bulsa, kadının kocası o erkeği öldürmeli, sonra siz de (kısas olarak) onu öldürmeli misiniz? Yoksa bu adam ne yapmalı? diye
sordu.
Bunun üzerine Rasûlullah:
— "Senin ve kadının hakkında Allah Kur'ân indirdi. Git o ka*dını getir!'* buyurdu.
Sehl dedi ki: Bu kan-koca (en-Nûr: 6-10 âyetinde öğretildiği üzere) birbirleriyle la'netleştiler. Ben de insanlarla beraber Rasûlullah'ın ya*nında idim, la'netleşmeleri bitince Uveymir:
— Yâ Rasûlallah! Eğer ben bu kadını nikâhımda tutarsam, ona yalan isnâd etmiş (bir yalancı) olurum! dedi ve Rasûlullah ona emir vermeden önce, o, kadınını üç talâk ile boşadı.
İbnu Şihâb: La'netleşmeden sonra karısına üç talâk verip boşa*mak ve hâkim tarafından infaz edilmek, la'netleşen çiftler hakkında bir kaanûn olageldi, demiştir .

8-....... İbnu Şihâb şöyle demiştir; Bana Urvetu'bnu'z-Zubeyr haber verdi; ona da Âişe (R) şöyle haber vermiştir: Rifâa el-Kurazî'nin karısı Rasûlullah'a geldi de:
— Yâ Rasûlallah! Rifâa beni boşamış ve boşamayı kesin yap*mıştı. Sonra ben de Abdurrahmân ibnu'z-Zubeyr el-Kurazî ile evlen*miştim. Fakat Abdurrahmân'm erliği şu elbise saçağı gibi(gevşek)dir, dedi.
Rasûlullah (S):
— "Sanırım ki sen (eski kocan) Rifâa 'ya dönmek istiyorsun. Fa*kat (ikinci kocan) Abdurrahmân senin balcağızından, sen de onun balcağızından tatmadıkça bu olmaz" buyurdu .

9-.......Ubeydullah şöyle demiştir: Bana el-Kaasım ibnu Muhammed, Âişe(R)'den şöyle tahdîs etti: Bir kimse karısını üç talâk ile bo*şamış. Sonra kadın başka bir erkekle evlenmiş. İkinci koca da (kadınla cima yapamadan) kadını boşamış. Bu ikinci koca kadını boşadıktan sonra, kadının ilk kocasına varması halâl olur mu? diye Peygamber'e soruldu.
Peygamber (S) de:
— "İkinci erkek kadının balçığından, birinci erkeğin tatması gi*bi tatmadıkça halâl olmaz" buyurdu