2427) "... Eş-Şerîd (bin Süveyd es-Sakafî —S — ) (Radıyallâkü anh)'-den rivayet edildiğine göre Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Borcunu ödemeye gücü yeten kişinin borcunu Ödemeyi geciktirmesi (alacaklısı tarafından) şikâyet edilmesini ve cezalandırılmasını helâl kılar.»

2428) "... El-Hirmâs bin Habîb'in dedesi (Radtyallehü anküm)'den; Şöyle demiştir:
Ben bir borçlumu (yakalayıp) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e götürdüm. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bana ı
«Borçlunun peşini bırakma,- buyurdu. Sonra gündüzün sonunda bana uğrayarak ı
«Yâ Ahâ benî Temim! Senin esirin ne yaptı (Yâni borcunu ödedi mi?)» buyurdu."

2429) "... Kâ'b bin Mâlik (Radtyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre:
Kendisi (Bir gün) Mescid-İ Nebevi'de (Abdullah) bin Ebî Hadred (el-Eslemi)'den alacağını Ödemesini istemiş (ve aralarında ileri geri konuşma geçmiş), hattâ sesleri yükselmiş ve nihayet Resûlullah (Sal-lallahü Aleyhi ve Sellem) evinde olduğu halde seslerini işitmiş ve bunun üzerine onların yanına teşrif ederek t
Yâ Kâ'b, buyurmuştur.
Kâ'b de: Emrindeyim, Yâ Resûlallah! diye cevab vermiştir. Re-sul-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellemî (ona) :
«Alacağın (meblâğ) dan şu kadarını bırak,» buyurmuş ve istihkakın yansını mübarek eliyle İşaretlemiştir. Kâ'b de:
Yaptım (yâni alacağımın yarısını bıraktım) demiş, (bunun üzerine) Resul-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (borçluya) : «Kalk da bunu (yâni kalanı) öde,- buyurmuştur.**

2430) "... Kays bin Rûmî'den; Şöyle demiştir:
Süleyman bin Üzünân, Alkame (bin Kays bin Abdülah —6—)'a Ödeneği çıkıncaya kadar bin dirhem borç vermiş idi. Sonra Alkame'-nin Ödeneği çıkınca Süleyman alacağını kendisinden İstedi ve onu sıkıştırdı. Bunun üzerine Alkame borcunu ödedi. (Ama) Alkame kızmış gibiydi; bir kaç ay durdu. Sonra Süleyman'ın yanma gidereki Benim ödeneğim çıkıncaya kadar bana bin dirhem ödünç ver, dedi. Süleyman da: Peki, memnuniyetle (dedikten sonra ailesine.) Yâ Ümme Ut be! Senin yanmda bulunan mühürlü keseyi getir, dedi. Bunun üzerine Ümmü Utbe keseyi getirdi. Süleyman (bana hitaben Bilmiş ol ki: Allah'a yemin ederim bu (para), şüphesiz senin bana ödediğin dirhemlerdir. Ben bundan tek bir dirhemin (bile) yerini değiştirmedim (kullanmadım), dedi. (Bunun üzerine) Alkame t Allah babandan razı olsun. O halde (alacağının tahsili için) beni sıkıştırmanın sebebi ne idi? dedi. Süleyman t
— (Sebebi senden işittiğim (hadis) dir deyince, Alkame <
— Sen benden ne işittin? diye sordu. Süleyman t
— Ben senden İşittim, sen fbn-i Mes'ûd (Radıyallâhü anh)'den rivayetle Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve S«llem)'in şöyle buyur-du&unu naklettin:
«Bir müslumana bir şeyi iki kez borç olarak veren hiç bir nuis-lüman yoktur ki onun bu davranışı, o şeyi bir defa sadaka etmesi gibi (sevab) olmasın.»
Alkame: İbn-i Mes'ûd bana böyle rivayet etti, dedi."

2431) "... Enes bin Mâlik (Radtyaüâkü ank)'den rivayet edildiğine gire Resûhıllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Miraca çıkarıldığım gece Cennet'in kapısı üzerinde "Sadaka karşılığı (nda) on misli (sevab var) dır. Borç karşılığı (nda) da on sekiz misli (sevab var) dır." ifâdesinin yazılı olduğunu gördüm. Bunun üzerine Cebrail'e:
Borç vermenin sadakadan üstün olmasının hikmeti nedir? diye sordum. Cebrail dedi ki ı
Çünkü sadaka dileyen kişi (bazen) yanmda (bir şey) bulunduğu halde dilenir. Fakat borç isteyen kimse, ancak ihtiyaçtan dolayı borçlanmak ister."

2432) "... Yahya bin Ebî îshâk el-Hünâi'den; Şöyle demiştir:
Ben En es bin Mâlik (Hadıyallâhü anht'a şunu sordum t Bizden bir adam, (din) kardeşine mal ikraz eder (yâni mislini geri almak üzere bir mal verir). Sonra malı alan kişi, ikraz edene bir hediye verir? Enes dedi ki t Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur i
«Biriniz bir mal ikraz edip sonra malı alan şahıs ikraz edene bir hediye verdiği veya onu bineğine bindirmek istediği zaman salan o bineğe binmesin ve o hediyeyi kabul etmesin. Meğer ki, ikraz isinden önce bunlar arasında bu nevi iş cereyan etmiş ola.»"