20- (1625) Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dedi ki) : Mâlik'e, İbni Şihâb'dan dinlediğim, onun da Ebû Seleme b. Abdirrahman'dan, onun da Çâbir b.' Abdi Hân'dan naklettiği şu hadîsi okudum: Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Herhangi bir kimseye ve çocuklarına ömürlük bir milk verilirse o milk verilen kimsenindir; verene dönmez; çünkü o öyle bir şey vermiştir ki, onda miraslar câri olmuştur.» buyurmuşlar.

21- (...) Bize Yahya b. Yahya ile Muhammed b. Rumh rivayet et*tiler. (Dediler ki) : Bize JLeys haber verdi. H.
Bize Kuteybe de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Leys, İbni Şihâb'dan, o da Ebû Seleme'den, o da Câbir b. Abdillâh'dan naklen rivayet etti ki, şöyle demiş: Ben Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)fi:
«Her kim bir adama ve çocuklarına ömürlük bir mülk verirse, kendi sözü o m İlkteki hakkını kesmiştir. Artık o milk Ömürlük olarak verilen kimseye ve çocuklarına aittir.» buyururken işittim.
Yalnız Yahya hadisinin başında:
«Herhangi bir kimseye bir ömürlük verilirse, artık o milk onun ve ço*cuklarının olur.» dedi.

22- (...) Bana Abdurrahman b. Bişr El-Abdî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Afcdürrazzak haber verdi. (Dedi ki) : Bize İbni Cüreyc haber verdi. (Dedi ki) : Bana İbni Şihâb umrâ ve ümranın yolu hakkında Ebû Seleme b. Abdirrahmân hadîsinden naklen haber verdi; ona da Câbir b. Afcdillâh El-Ensârî haber vermiş ki, Besûlüllah(Sallatlahü Aleyhi ve Sellem) :
«Herhangi bir adam bir kimseye, kendine ve çocuklarına ömürlük bir milk verir de : Bunu sana ve sizden bîr kişi kaldığı müddetçe çocuklarına verdim, derse; artık o milk verilen kimsenin olur; sahibine, dönmez; çünkü o Öyle bir şey vermiştir kİf onda miraslar câri olmuştur.» buyurmuşlar.

23- (...) Bize İshâk b. İbrahim ile Abd b. Humeyd rivayet ettiler. Lâfız Abd'indir. (Dediler ki) : Bize Abdürrazzâk haber verdi. (Dedi ki) : Bize Ma'mer, Zührî'den, o da Ebû Seleme'den, o da Câbir'den naklen haber verdi. Câbir şöyle demiş:
Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) in cevaz verdiği umrâ:
«Bu senin ve çocuklarının olsun!» demekle yapılır. Fakat:
«Bu milk yaşadığın müddetçe senin olsun!» derse milk, sahibine dö*ner:
Ma'mer: «Zührî bununla fetva verirdi.» demiş.

24- (...) Bize Muhammed b. Râfi' rivayet etti. (Dedi ki) : Bize tbni Ebî Füdeyk, İbni Ebî Zi'b'den, o da İbni Şihâb'dan, o da Ebû Seleme b. Abdirrahmân'dan, o da Câbir'den —ki İbni Abdillâh'dir— naklen ri*vayette bulundu ki, Resûlüllah (Saliallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Kendisine ve çocuklarına ömürlük milk verilen kimse hakkında : Bu milk kati olarak onundur; veren tçîn o milk hususunda şart ve istisna caiz değildir.» diye hüküm vermiş.
Ebû Seleme : «Çünkü bu adam öyle bir şey verdi ki, onda miraslar câri olmuş; ve miraslar onun şartmı kesmiştir.» demiş.

25- (...) Bize Ubeydullah b. Ömer El-Kavârîrî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Hâlid b. Haris rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Hişâm, Yahya b. Ebî Kesîr'den rivayet etti. (Demiş ki) : Bana Ebû Seleme b. Abdirrah-mân rivayet etti. (Dedi ki) : Ben Câbir b. Abdillâh'ı: Resûlüllah (Saliallahü. A leyhi ve Sellem) :
«Umrâ kime hibe edildi ise onundur.» buyurdu; derken işittim.

(...) Bize bu hadîsi Muhammed b. El-Müsennâ da rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Muâz b. Hişâm rivayet etti. (Dedi ki) : Bana babam, Yahya b. Ebî Kesîr'den rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ebû Seleme b. Abdirrahmân, Câbir b. Abdillâh'dan naklen rivayette bulundu ki, Nebiyyullah (SallaltahU Aleyhi ve Sellem) bu hadîsin mislini söylemiştir.

(...) Bize Ahmed b. Yûnus rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Züheyr ri*vayet etti. (Dedi ki) : Bize Ebu'z-Zübeyr, Câbir'den Peygamber (Sallallahü AleyfıiveSellem)'e ref ederek rivayette bulundu.

26- (...) Bize Yahya b. Yalıya rivayet etti. Lâfız onundur. (Dedi ki) : Bize Ebû Hay seme, Ebu'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen haber verdi, Câbir şöyle demiş: ReSûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seilem):
«Mallarınızı elinizde tutun;-onları batırmayın; zîra kim bir örn urluk verirse, o mitle ölü iken de, diri iken de verilen kimsenin ve çocuklarının olur!» buyurdular.

27- (...) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Muhammed b. Bişr rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Haccâc b. EM Osman rivayet etti. H.
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile İshâk b. İbrahim, Vekî'dan, o da Süfyân'dan naklen rivayet etti. H.
Bize Abdülvâris b. Abdissamed de rivayet etti. (Dedi ki) : Bana ba*bam, dedemden, o da Eyyûb'dan naklen rivayet etti.
Bu râvilerin hepsi Ebu'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den, o da Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seilem)*den Ebû Hayseme hadîsi mânâsında rivayette tutunmuşlardır.
Eyyûb'un hadisinde şu ziyâde vardır: (Dedi ki) : Ensâr muhacirlere ömürlük vermeğe başladılar. Bunun üzerine Resûlülah (Sallailahü Aleyhi ve Sellem):
«Mallarınızı elinizde tutun!» buyurdular.

28- (...) Bana Muhammed b. Kâfi' ile İshâk b. Mansûr da rivayet ettiler. Lâfız İbni Râfü'ndİr. (Dediler ki) : Bize Abdürrazzâk rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ibni Cüreyc haber verdi. (Dedi ki) : Bana Ebu'z-ZÜbeyr, Câbir'den naklen haber verdi. Câbir şöyle demiş:
Medine'de bir kadın bir bahçesini bir oğluna ömürlük verdi. Sonra oğlu öldü. Arkasından kadın da öldü ve geride bir çocuk bıraktı; bu ço*cuğun umrâ sahibesinin oğullan olan kardeşleri vardı. Umrâ sahibesi*nin oğlu bahçe bize dönecek, dedi. Ömürlük verilenin oğulları: Hayır, bahçe hayâtında1 memâtında babamızındı, dediler; ve Osman'ın azadlısı Tarık'ın [2] huzuruna dâvaya çıktılar. Tarık Câbir'i çağırdı. Câbİr um-rânm (verilen) sahibine aid olduğuna Resûlüllah (Sallailahü Aleyhi ve Sellem) üzerine şehâdet etti. Târik da böylece hüküm verdi. Sonra Ab-dülmelİk'e mektup yazarak ona bu meseleyi ve Câbir'in şâhidliğini ha*ber verdi. Abdülmelik: Câbir doğru söylemiş demiş. Bunun üzerine Tâ*rik hükmünü yürürlüğe koydu. Bu bahçe bugüne kadar Ömürlük verile*nin oğullarına ait kalmıştır.

29- (...) Bize Ebû Bekir b. EM Şeybe ile İshâk b. İbrahim rivayet ettiler. Lâfız Ebû Bekr'indİr. İshâk (Bize haber verdi) tâbirini kullandı. Ebû Bekir : Bize Süfyân b. Uyeyne, Amr'dan, o da Süleyman b. Yesâr'-dan naklen rivayet etti ki, Târik, Câbir b. Abdîllâh'ın Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellemyden naklen söylediklerine istînad ederek ura-rânın mirasçıya aîd olduğuna hüküm vermiş; dedi.

30- (...) Bize Muhammed b. El-Müsennâ ile Muhammed b. Beşşâr rivayet ettiler. (Dediler ki) : Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (De*di ki) : Bize Şu'be rivayet etti. (Dedi ki) : Katâde'yi Atâ'dan, o da Câhir b. Abdillâh'dan, o da Peygamber (Salİallahü Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivâyetet bulunurken dinledim. (Efendimiz) :
«Umrâ caizdir.» buyurmuşlar.

31- (...) Bize Yahya b. Habîb El-Hârisî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Hâlid yâni Îbni'l-Hâris rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Saîd, Katâde'-den, o da Ata'dan, o da Câbir'den, o da Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayette bulundu ki:
«Umrâ, sahibine mirastır.» buyurmuşlar.

32- (1626) Bize Muhammed b. EI-Müsennâ ile İbni Beşşâr rivayet ettiler. (Dediler ki) : Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be, Katâde'den, o da Nadr b. Enes'den, o da Beşîr b. Nehîk'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Selîem)'-'den naklen rivayet etti:
«Umrâ caizdir.» buyurmuşlar.

(...) Bana bu hadîsi Yahya b. Habîb de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Hâl i d yâni İbni'I-Hâris rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Said, Katâde'den Jm isnâdla rivayette bulundu; yalnız o ya : «Ehline mirastır.» yâhud: «Ca*izdir.» dedi.
Câbir (Radiyallahu anh) hadîsini Buhâri «Hibe» bahsinde; Ebû Dâvûd «Büyû'»da; Tirmizî ile İbni Mâce «Ah-kâm»da; Nesâî «Umrâ»da; Ebû Hüreyre rivayetini Ebû Dâvûd «Büyû'»da; Nesâî «Umrâ'»da muhtelif râvüerden tah-rîc etmişlerdir.
Umrâ: Bir haneyi veya yeri birine ömrü boyunca vermektir; ve: «Evimi filâna ömrüm boyunca verdim» yâhud «Evimi sana ömrün boyun*ca verdim» gibi sözlerle yapılır. Umrâ câhüiyyet devrinden kalma bir muameledir. Araplar bir yeri veya haneyi ömür boyunca birine verir; o adam öldükten sonra tekrar gerisi geriye alırlardı. İslâmiyet bunu iptal etmiş; bu şekil muamelelerin hakikî bir bağış olduğunu binâenaleyh ömürlük verilen mal, sağlığında nasıl o kimsenin oluyorsa öldüğünde; de mirasçılarına kalacağını, ilk sahibine asla iade edilmeyeceğini bildirmiştir.
Yine cahiliyyet devrinden kalma buna benzer bir muamele daha vardır ki, ona da «rukbâ» derler.
Rukbâ: Rukûb ve murakabeden alınma bir sözdür. Araplar «Şu evi*mi sana irkab ettim; ben senden önce ölürsem ev senin; sen benden ev*vel ölürsen benim olacak» diyerek bir nevi' ahş-veriş muamelesi yapar*lardı. Buna rukbâ denilmesi her iki taraf birbirinin ölümünü murakabe ettiğindendir. Tirmizî: «Peygamber (SaîlaHahü Aleyhi ve Seîlem)'in ashabından ve daha başkalarından bâzı ilim sahipleri umrâ gibi rukbânın da caiz olduğunu söylemişlerdir.» diyor. Filhakika İmam Ahmed'le İshâk'in mezhepleri budur. Bir takım ulemâ ise umrâ ile rukbamn arasında fark görerek umrâyı tecviz etmiş; rukbâyı etmemişlerdir. Hanefîler'den «El-Hidâye» sahibi Merginânî ( -593) : «Umrâ caizdir. Sağlığında, verilen kimsenin malı olduğu gibi, öldükten son*ra da mirasçılarına intikal eder.» diyor. Ashâb-ı kiramdan Cabir , tbni Abbâs, Abdullah b. Ömer ve Alî b. Ebî Tâ1ib (Radiyallahu anh) ile Kaadî Şureyh, Mücâhid, Tâvûs ve Sevrî 'nin kavilleri de budur. Yine «El-Hidâye» sâhibi rukbâ hakkında şunları söylemiştir : «Rukbâ Ebû Hanîfe ile tmam Muhammed ve İmam Mâlik 'e göre bâtıldır. Ebû Yûsuf caiz olduğunu söylemiştir; İmam Şafiî ile med b. Hanbel'in mezhepleri de budur.»
'Şâfiîler'e göre umrâ üç kısımdır. Birincisi: «Şu haneyi sana ömürlük verdim; öldüğünde mirasçılarının yahut çocuklarının olsun!» di*yerek yapılandır. Bu şekil bilûmum ulemâya göre sahihtir. Nevevî bunun sıhhatinde hilaf olmadığım söyler. Bu uzun bir cümle ile yapıl*mış hibe demektir. Ölünce ev mirasçılarına kalır. Mîrasçı yoksa Beytül-mâle kalır. Bağışlayana iade edilmez, tmam Mâlik iade edilir demiştir. Yalnız burada malın kendine mi yoksa menfaatine mâlik olun*duğu ihtilailıdır, ki az sonra bunu da göreceğiz.
îkincisi: Umrâyı yapan kimsenin mirasçı veya evlâd zikretmeksizin «Şu evi sana ömürlük verdim.» diyerek mutlak bırakılandır. Bu husus*ta dört kavil vardır. Bunların esah olanına göre umrâ sahihtir; o şahıs öldükten sonra ev mirasçılarına kalır. İmam Âzam 'la tmam Ahmed, Süfyan-ı Sevrî, Ebû Ubeyd ve yeni mez-Ahmed b. Hanbel'in mezhepleri de budur.»
Üçüncü kavil, ümranın yalnız hayatı müddetince sahih olmasıdır. Öl*düğünde umrâyı yapana, şayet o ölmüşse mirasçılarına iade edilir. Bu da Şafiî 'nin eski kavli olduğu rivayet edilir.
Dördüncü kavil: Ümranın ariyet (Ödünç) olmasıdır. Bu kavle göre umrâ istenildiği zaman geri alınabilir, öldüğü zaman ilk sahibinin mi*rasçılarına iade edilir.
Ümranın üçüncü kısmı: Çocuk veya mirasçı zikretmeden : «Şu evi sana ömürlük verdim; sen ölürsen bana, ben ölürsem mirasçılarıma iade olunacak» diyerek yapılanıdır. Bu kısım ihtilaflıdır. Mutlak olarak ya*pılan umrâya bâtıldır denirse, bu evleviyetle bâtü olur. Sahihtir denir*se bu hususta Şâfiî1er'in iki kavli vardır. Bir kavle göre sahih değildir. İkinci kavle göre umrâ sahih, şart bâtıldır. Ekseriyetle Şâfiiyye uleması bunu tercih etmişlerdir.
İmam Ahmed: «Mutlak yapılan umrâ sahih, muvakkat ola*nı sahih değildir.» demiştir.
Umrâda bağışlanan kimseye intikal eden malın kendisi midir yoksa sadece menfaati midir? meselesinde ihtilâf edilmiştir. Cumhura göre um*râ malın kendini temliktir. Binâenaleyh bağışlanan kimse o malı satmak, hibe etmek gibi tasarruf a ta mâliktir. İmam Âzam la, tmam Şafiî ve Ahmed b. Hanbel'in mezhepleri budur. İmam
Mâ1ik'e göre umrâ malın sadece menfaatini temliktir. Şu halde ken*disine umrâ yapılan kimse mirasçı bırakmadan ölürse mal ilk sahibine iade edilir; beytülmâle verilmez.
Umrâ ekseri hadîslerde hâne ve arazî hakkında varid olmuşsa da Râfiî'nin akardan başka köleyi de misâl getirmesine bakılırsa hük*mün hâne ve arazîden başka şeylere de şâmil olduğu anlaşılır.
Resûlüllah (Sallailahü Aleyhi ve Selîem)'m :
«Mallarınızı elinizde tutun!» ümranın sahih ve geçerli bir hibe ol*duğunu gösterir. Bu cümle Şâfiîler'le onlara muvafakat edenlerin delilidir.