20. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in hanımı Hz. Aişe (r.a.) der ki: Ebû Vakkas'ın oğlu Utbe, kardeşi Sa'd'e, «Zem'amn cariyesinin oğlu bendendir, ona sahip ol» diye vasiyet etmişti. (Mekke'nin) fethi senesinde Sa'd onu aldı:
«-— O, kardeşimin oğlu; onu kardeşim bana vasiyet etmişti» dedi. Bunun üzerine Abd b. Zem'a atılarak:
«— (O) benim kardeşimdir, babamın cariyesinin oğlu, anne*siyle birleşme hakkı babama aitken doğdu» dedi. Bunun üzerine taraflar, aralarında anlaşamayınca, Resûlullah (s.a.v.)'a gittiler. Sa'd:
«__ Ya Resûlallah! O benim yeğenimdir. Kardeşim, onu bana vasiyet etmişti» dedi. Abd b. Zem'a da:
«— O benim kardeşim; babamın cariyesinin oğlu; annesiyle birleşme hakkı babama aitken doğdu» dedi. Bunun üzerine, Resû*lullah (s.a.v.):
«—O sana aittir, ey Abd b. Zem'a» buyurdu.Sonra Resûlul*lah (s.a.v.):
«— Çocuk, annesiyle birleşme hakkına sahib olan kişi*ye aittir. Zina yapanın çocuk üzerinde hiç bir hakkı yok*tur.» buyurdu. Daha sonra çocuğu Ebû Vakkas'ın oğlu Utbe'ye benzettiği için (Ümmül-Mü'minin) Zem'a kızı Sevde'ye hitaben:
«— Onun karşısında örtün» buyurdu. Böylece o çocuk Ölün*ceye kadar Sevde'yi göremedi.
21. Ebû Ümeyye'nin oğlu Abdullah'dan: Kocası ölen bir kadın dört ay on gün iddet bekledi. Sonra iddeti bitince evlendi ve kocası*nın yanında dört buçuk ay kaldıktan sonra eksiksiz bir bebek do*ğurdu. Bunun üzerine kocası, Ömer b. Hattab'a gelerek durumu anlattı. Ömer de, yaşlı ve cahiliyet devrinden kalma kadınlardan bir kısım (tecrübeli) kadınları çağırarak, onlara bu konuyu sordu. İçlerinden bir kadın:
«— Bu kadının durumunu ben sana izah edeyim. O, ilk koca*sından hamile olunca, kocası öldü. Gebe olduğu halde, aybaşı gör*mesi üzerine, rahmindeki çocuğun gelişmesi durdu, ikinci kocası*nın menisi çocuğa temas edince rahminde çocuk harekete geçti ve büyüdü» dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer, yaşlı kadımn sözünü doğ*ru bularak karı-kocayı birbirinden ayırdı ve (onlara):
«— Hakkınızda bildiğim tek şey iyiliktir» dedi ve çocuğu ilk ölen kocasına verdi.
22. Süleyman b. Yesar'dan: Hz. Ömer b. Hattab, îslamdan ön*ce doğan çocukları islam geldiğinde kim benimdir derse onun sayı*yordu. (Ömer'e) Bir kadının çocuğunun kendilerine ait olduğunu iddia eden iki adam geldi. Bunun üzerine Hz. Ömer b. Hattab, bilir kişi çağırdı. O da bu adamlara baktı ve:
«— Bu çocuk her ikisine de ait olabilir.» deyince, Hz. Öm^r b. Hattab, bilirkişiyi (acele etmesi ve incelemekteki kusuru yüzün*den) kırbaçladı. Sonra çocuğun annesini çağırdı ve:
«— Bana çocuğun kimden olduğunu söyle» dedi. Kadın da:
«— Bu çocuk şu iki adamdan birine ait olmalıdır. Biri benimle develerimizi güderken devamlı düşüp kalkardı. Öyle ki hamile kaldığımı zannettik. Sonra benden ayrıldı. Ben kendimi hamile*yim sanmakta iken; aybaşı oldum. Sonra benimle şu ikinci adam düşüp kalkmaya başladı. Dolayısıyla çocuğun hangisinden oldu*ğunu bilmiyorum, dedi. Ravi der ki: Kendi sözü kadın tarafından da tasdik edilince bilir kişi, «—Allahü ekber» dedi. Bunun üzerine Ömer (r.a.) çocuğa:
«— Hangisini istersen, ona git» dedi.
23. Ömer b. Hattab ve Osman b. Affan'dan biri, hür olduğunu söyleyerek aldatmak suretiyle bir adamla evlenip ondan çocuklar doğ"uran (sonra da başkasının olduğu ortaya çıkan) bir cariye hak*kında şöyle hükmetti: Babaları, (cariyenin efendisine) çocukların benzerinin değerini vererek çocuklarını kurtarır.
İmam Malik der ki: înşaal'lah bu konuda değerini vermek adalete daha uygun olur.