75-....... Atâ ibnu Yesâr şöyle dedi: Ben, Abdullalı ibnu Amr ibni'l-Âs(R)'a kavuştum da ona:
— Sen bana RasûlulIah(S)'ın Tevrat'ta yazılı olan sıfatından ha*ber ver, dedim.
Abdullah ibn Amr te'kîdli olarak şöyle cevâb verdi:
— Evet, vallahi Rasûlullah Kur'ân'daki sıfatlarının bâzısıyle mu*hakkak Tevrat'ta vasıflandırılmıştır (ki şöyledir): "Ey Peygamber, biz seni hakîkaten bir şâhid, bir müjdeci, bir korkutucu ve ümmîlere (âcizlere) bir koruyucu olarak gönderdik . Sen elbette benim ku*lum ve rasûlümsün. Ben sana "MütevvekkÜ" adını verdim. Bu peygam*ber kötü huylu, katı kalbli, çarşılarda çağırgan değildir . O kötülüğe kötülükle mukaabele etmez, fakat o kötülüğü afv ile, mağ*firet ile karşılar . Allah eğrilmiş, sapmış olan milleti bu peygam*ber ile onları tâ ilahe illeHlah demeleri suretiyle doğrultmadıkça, o peygamberin ruhunu asla kabzetmeyecektir. Allah birçok kör gözleri, birçok sağır kulakları, birçok kapalı kalbleri bu tevhîd kelimesiy*le açacaktır" .
Ve Abdulazîz ibn Ebî Seleme, bu hadîsi seneddeki Hilâl ibn Alî'*den rivayet etmekte diğer râvî Fulayh'a mutâbaat etmiştir.
Saîd ibn Ebî Hilâl, hadîsin senedindeki Hilâl'den; o da Atâ ibn Yesâr'dan; o da sahâbî olan Abdullah ibn Selâm'dan olmak üzere söy*ledi:
"Gulfun", gılâf içinde olan her şeydir: Kılıç gılâf içinde olduğu zaman "Seyfun ağlefu( = Kılıflı kılıç)"; yay gılâf içinde olduğu za*man "Kavsun ğalfau( = Kılıflı yay)"; erkek sünnetli olmadığı zaman "Raculun ağlefu(- Kabuklu adam)" denilir. Bu tefsîri Ebû Abdil-lah el-Buhârî söyledi.