***
DIŞARDA
Points: 455.346, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 100,0%
Achievements


Hac
HAC
İbn Ömer (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Bir kimse Resulüllah'a, (a.s.) ihrama giren kişi ne gibi elbise giyebilir? diye sordu. Hz. Peygamber (a.s.) "Gömlek, sarık, kilot, bornoz, mest giymeyin. Ancak biriniz ayakkabı bulamazsa o zaman mest giysin. Ama mestleri topuktan aşağısından kessin. Zağferan yahut vers (alaçehri) ile boyanmış olan bir şey giymeyiniz" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2012
İbn Abbas (r.a.)
Resulüllah'tan (a.s.) şöyle işittiğini haber vermiştir: Allah Resulü hutbe irat ederken ihrama gireni kastederek: "Şalvarlar (donlar), izar bulamayanlar için, mestler de ayakkabı bulamayanlar içindir" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2015
Yaala b. Umeyye (r.a.) şöyle anlatır:
Hz. Peygamber (a.s.) Ciranede iken huzuruna bir kimse çıkageldi. Üstünde bir cübbe vardı. Cübbenin üzerinde de zağferanlı güzel bir koku mevcuttu Peygamber'e hitaben: "Bana umremde ne şekilde hareket etmemi emredersin?" diye sordu. Bu sırada Peygamber'e vahiy indirilmişti. Hemen üzeri bir örtü ile örtüldü. Ebu Yaala devamla: Ben Peygamber'i kendisine vahiy geldiği sırada görmeyi çok arzu ederdim. Bu sırada Ömer b. Hattab (r.a.) "Peygamber'i vahiy indirildiği zaman görmek mi arzu ediyorsun?" diyerek elbisenin kenarını kaldırdı. Ben de Resulüllah'a baktım. Peygamber'de, uyuyan kimsenin horultusu gibi bir horultu vardı (ravi, deve yavrusu iniltisi gibidir demiştir). Kendisinden vahiy hâli kalkınca Resulüllah (a.s.): "Hani! umre hakkında soru soran kişi nerede?" diye sordu. Ve o adama hitaben: "Elbisenden bu koku eserini gider. Üzerindeki cübbeyi çıkar.(Bu ihramı giy) ve haccında ne yaptınsa umrende de onu yap" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2017
İbn Abbas (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Hz. Peygamber (a.s.) Medine halkı için Zul Huleyfe'yi, Şamlılar (Mısır, Mağrib) için Cuhfeyi, Necd halkı için Karnu'l-Menazil mevkiini, Yemenli'ler için Yelemlem'i (ihrama girmek için) mîkat yerleri olarak belirledi. Bunlar, hac ve umre yapmak isteyen bu memleketler halkı ile diğer memleketlerden yolları bu mevkilere uğrayan kimselerin mîkatlarıdır. Bunlardan başka, bu mîkatlarla, Mekke arasındaki yerlerde yaşayanlar da bulundukları yerden ihrama girerler. Hatta Mekke halkı, Mekke'den ihrama girerler.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2022
İbn Ömer'in (r.a.) bildirdiğine göre:
Resulüllah (a.s.): "Medine halkı Zu'l-Huleyfe, Şam'dan gelenler Cuhfe, Necd'den gelenler Karn'dan (itibaren) ihrama girer ve telbiye ederler" buyurmuştur. Abdullah Resulüllah'ın: "Ve Yemen ahalisi de, Yelemlem'de ihrama girsinler" buyurduğu bana ulaştı, demiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2024
Abdullah b. Ömer (r.a.) Resulüllah'ın (a.s.) telbiyesinin şöyle olduğunu haber vermiştir:
"Lebbeyk Allahümme! Lebbeyk! Lebbeyke la şerike leke lebbeyk! İnnel-hamde ven-nımete leke, vel-mulke la şerike leke."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2029
İbn Ömer (r.a.) şöyle haber vermiştir:
"Allah Resulü'nün (a.s.) telbiyeye nereden başladığı tartışmasının cevabı işte bu (Zu'l-Huleyfe'nin yakınındaki) Beyda tepesidir: Allah Resulü telbiyeye sadece Mescidin (Zu'l-Huleyfe'nin) bulunduğu yerden başlamıştır."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2033
Hz. Aişe (r.ah.) şöyle haber vermiştir:
"Ben Resulüllah'ı (a.s.) ihrama girerken, ihramı için, bir de ihramı çıkarıp Kâbe'yi tavaf etmesinden önce, güzel koku ile kokulandırırdım."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2040
Saab b. Cessame Leysî (r.a.)
Ebva'da veya Veddan'da bulunan Resulüllah'a (a.s.) bir yaban eşeği hediye ettiğini, Resulüllah'ın ise bunu kabul etmediğini anlatır. Saab sözlerine devamla; Resulüllah yüzümdeki üzüntü alâmetini görünce, gönlümü hoşnut etmek için: "Biz ihramlı olmasaydık hediyeni geri çevirmezdik" buyurmuştur demektedir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2059
İbn Abbas (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Saab b. Cessame (r.a.), Peygamber'e (a.s.) ihramlı iken bir yaban eşeği hediye etti. Fakat Allah Resulü (a.s.) bunu kabul etmeyip geri çevirerek: "İhramlı olmasaydık, mutlaka bu hediyeni kabul ederdik" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2060
Ebu Katâde (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Resulüllah (a.s.) ile beraber yola çıktık. Nihayet Kâha denilen yere vardığımızda bizden bir kısmı ihramlı, bir kısmı ihramsızdı. Bu arada arkadaşlarımın birbirlerine bir şey göstermeye çalıştıklarını gördüm ve hemen ben de o tarafa baktım. Birde ne göreyim bir yaban eşeği! Süratle atımı eğerleyip mızrağımla birlikte atıma bindim. Tam bu sırada kamçım yere düştü. İhramlı olan arkadaşlarıma: "Kırbacımı bana uzatıverin" dedim. Onlar cevaben: "Yemin olsun ki, bu av hususunda sana hiçbir şekilde yardımcı olamayız" dediler. Bunun üzerine kendim hayvandan inip kamçımı aldım ve tekrar bindim. Nihayet arkasından koşturarak yaban eşeğine bir tepe ardında yetiştim ve mızrağımı saplayıp onu öldürdüm. Daha sonra onu, arkadaşlarımın yanına getirdim. Bir kısmı onu yiyiniz, bir kısmı da onu yemeyiniz dediler. Peygamber (a.s.) ise önümüzde idi. Hemen atımı harekete geçirerek Peygamber'e yetiştim "O helaldır, onu yeyiniz" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2062
Hz. Aişe (r.ah.) Hz. Peygamber'den (a.s.)
şöyle işittiğini haber vermiştir: "Dört çeşit hayvan vardır ki, bunların her biri fasıktır. Bunlar hem mîkat dışında (hıll) ve hem de, harem bölgesinde öldürülürler: Karga, çaylak, fare, saldırıp yaralayan köpek."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2068
Abdullah b. Ömer'in (r.a.) naklettiğine göre:
Hz. Peygamber: "Beş çeşit hayvan vardır ki, ihramda olanın Harem'de iken onları öldürmesinde günah yoktur: (Bunlar) fare, akrep, karga, çaylak ve kuduz köpektir buyurmaktadır."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2073
Kaab b. Ucre (r.a.) şöyle anlatır:
Hudeybiye gününde (Ravi Kavariri'ye göre) tenceremin (Ravi Abu Rabi'ye göre) taş kabın altına ateş yakarken Resulüllah (a.s.) yanıma geldi. Yüzümden bitler saçılıyordu.(Bunu görünce) Resulüllah (a.s.) bana: "Başındaki haşereler sana eziyet veriyor mu?" diye sordu. Ben: "Evet" cevabını verince, Allah Resulü (a.s.): "Öyle ise tıraş ol. Buna karşılık, üç gün oruç tut. Veya altı fakiri doyur. Yahutta bir kurban kes" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2080
İbn Abbas (r.a.)
"Hz. Peygamber (a.s.) ihramlı iken kan aldırdı" demiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2087
İbn Buhayne (r.a.)
"Peygamber (a.s.) Mekke yolunda, ihramlı iken başının ortasından kan aldırdı" demiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2088
Ebu Eyyûb Ensari'nin (r.a.) şöyle dediğini
Abdullah b. Huneyn nakletmiştir: İbn Abbas beni bir mesele sormam için Ebu Eyyûb Ensari'ye gönderdi. Kendisini kuyunun iki direği arasında yıkanırken buldum. Ebu Eyyûb bir elbise ile vücüdunu perdeliyordu. Ona selam verdim. Sen kimsin? diye sordu. Ben, Abdullah b. Huneyn'im beni Abdullah b. Abbas gönderdi. Senden, Resulüllah (a.s.) ihramlı iken başını nasıl yıkardı? diye soruyor dedim. Ebu Eyyûb elini kendisini perdeleyen bez üzerine koydu ve bezi (başından göğsüne kadar) indirdi. Başı tamamıyla görünüyordu Sonra kendisine su döken kimseye: Dök! dedi. O, da başına su döktü. Ebu Eyyûb başını elleriyle ovarak, ellerini öne ve arkaya götürdü. Sonra da Resulüllah'ı (a.s.) işte böyle yıkarken gördüm, dedi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2091
İbn Abbas (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Bir adam devesinden düşerek boynu kırılmış ve ölmüştü. Bunun üzerine Peygamber (a.s.) şöyle buyurdu: "Onu su ve sidr ile yıkayın da, iki ihramı içinde kefenleyiniz. Fakat başını örtmeyin. Çünkü Allah onu, Kıyamet gününde "Lebbeyk Allahümme lebbeyk..." diye telbiye eder halde diriltecektir."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2092
Hz. Aişe (r.ah.) şöyle anlatır:
Resulüllah (a.s.) Dubaa bt. Zübeyr'in yanına vardı ve ona: "Hacca gitmek mi istedin?" diye sordu. Dubaa: " (Evet öyle) ama kendimi kesinlikle hasta hissediyorum" dedi. Resulüllah ona: "Sen haccet ve (ihrama girerken) Ey Allahım! İhramdan çıkacağım yer, beni haccetmekten aciz kılacağın yer olsun diye şart koş" buyurdu. Dubaa (o sırada) Mikdad b. Esved'in zevcesiydi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2101
Hz. Aişe (r.ah.) şöyle haber vermiştir:
Biz Veda Haccı senesi Resulüllah (a.s.) ile beraber (hac için) yola çıktık; ve umre niyetiyle ihrama girdik. Sonra Resulüllah (a.s.): "Kimin yanında hedy kurbanı varsa umre ile hacca (Kıran haccına) niyet etsin; sonra ihramda devam ederek neticede her ikisinin ihramından beraber çıksın" buyurdu. Aişe sözlerine devamla: Ben, Mekke'ye hayızlı olarak vardım. Bu yüzden ne Kâbe'yi tavaf ettim, ne de Safa ile Merve arasında sa'y yaptım. Bu hâlimi Resulüllah'a arzettim de, bana: "Saçlarını çöz, taran ve hacca niyet et! Umreyi bırak" buyurdu. Ben de öyle yaptım. Hac görevlerini yerine getirdiğimiz zaman Resulüllah (a.s.) beni öz erkek kardeşim Abdurrahman ile birlikte Tenim'e gönderdi de ben oradan niyetlenip umre yaptım. Resulüllah: "Bu, (hayzından dolayı terk ettiğin) umrenin yerinedir" buyurdu. Artık umre niyetiyle ihrama girenler Beyt'i tavaf edip Safa ile Merve arasında sa'y yaptılar. Sonra ihramdan çıktılar. Nihayet Mina'dan döndükten sonra hacları için son bir tavaf daha yaptılar. Hac ile umreyi beraber yapanlar ise, bir tek tavaf yaptılar.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2108
Abdurrahman b. Ebu Bekr'in (r.a.) haber verdiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) ona (kız kardeşi) Aişe'yi devesinin arkasına bindirip Tenim'den umre yaptırmasını emir buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2126
Cabir (r.a.) şöyle anlatır:
Resulüllah (a.s.) ile beraber biz, ifrad haccına; Aişe (r.ah.) ise umreye niyet ederek (Mekke'ye) yöneldik. Serif mevkiine geldiğimizde Aişe hayız gördü. Nihayet Mekke'ye gelince Kâbe'yi tavaf ve Safa ile Merve arasında da sa'y ettik. Resulüllah (a.s.) beraberinde kurbanlık hayvanı bulunmayanların ihramdan çıkmalarını emretti. Bize hangi şeyler helal olacak? diye sorduk. Resulüllah (a.s.): "İhramlıyken size haram olan her şey" buyurdu. Bunun üzerine biz, hanımlarımızla beraber olduk, güzel kokular süründük ve elbisemizi giydik. Halbuki Arefe gününe dört gece kalmıştı. Sonra terviye günü tekrar hacca niyet ettik. Bundan sonra Resulüllah Aişe'nin yanına girdiğinde o ağlıyordu: "Niçin ağlıyorsun" diye sordu. Aişe: "Şu anda hayız görmem beni üzmektedir. İnsanlar ihramdan çıktıkları halde, ben çıkamadım; üstelik Kâbe'yi de tavaf edemedim. Şimdi ise insanlar hacca gidiyorlar" dedi. Bunun üzerine Resulüllah: "Şüphesiz ki bu, Allah'ın Adem (a.s.) Kızları için takdir etmiş olduğu bir husustur. Binaenaleyh yıkan ve sonra hacca niyet et!" buyurdu. Aişe de böyle yaptı ve bütün vakfe yerlerinde durdu. Nihayet temizlenince Kâbe'yi tavaf ve Safa ile Merve'yi de sa'y etti. Sonra Resulüllah: "Sen hac ve umrenden birlikte çıkmış oldun" buyurdu. Aişe (r.ah.): Ey Allah'ın Resulü! Ben, içimden hacca gidip Beyti tavaf etmediğimi bilip dururken nasıl hac etmiş olurum? dedi. Resulüllah: "Öyle ise Ey Abdurrahman! Bunu götür de Tenim'den umre yaptır" buyurdu. Bu hadise, Mina'dan Muhassab mevkiine indikleri gece olmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2127
Cabir b. Abdullah (r.a.) Atâ'nın (r.a.) şöyle dediğini haber vermiştir:
Cabir b. Abdullah'ın (r.a.), yanımda bazı insanlar bulunduğu bir sırada şöyle dediğini işittim: Biz, Hz. Muhammed'in (a.s.) ashabı, sadece hac niyetiyle ihrama girdik. Atâ, Cabir'in sözlerine şöyle devam ettiğini belirterek: Peygamber (a.s.) Zil-hicce'nin dördüncü sabahı gelerek, bize ihramdan çıkmamızı emir buyurdu. Atâ, Hz. Peygamber'in: "İhramdan çıkınız ve kadınlarla bir araya geliniz" buyurduğunu nakletmiştir. Devamla Atâ "Peygamber ashabına, kadınlarla cima etmeyi kesin olarak emretmedi. Fakat kadınları, onlara helal kıldı" demiştir. Cabir (r.a.) sözlerine devamla: "Biz Arefe gününe sadece beş gece kala Resulüllah (a.s.), kadınlarımızla cima etmeyi, sonra zekerlerimizden meni damlayarak Arafat'a çıkmamızı emrediyor" diye söylendik. Cabir, eliyle işaret ederek, (Peygamber'in elini hareket ettirerek işaret edişi hâlâ gözümün önündedir). Peygamber ayağa kalkıp şöyle buyurmuştur: "Kesinlikle biliyorsunuz ki; ben sizin Allah'tan en çok korkanınız, en doğru söyleyeniniz ve en iyinizim. Eğer yanımda kurbanım olmasaydı sizin gibi ben de ihramdan çıkardım. Şu durum benim için bir daha gerçekleşseydi, yanıma (hedy) kurban almazdım. Artık ihramdan çıkınız." Bunun üzerine bizler ihramdan çıkıp Peygamber'i dinledik ve itaat ettik. Daha sonra, Atâ'nın belirttiğine göre Cabir şöyle demiştir: Birazdan Ali, vergi toplamaktan geldi. Resulüllah ona: "Neye niyet ettin?" diye sordu. Ali: "Peygamber neye niyetlendiyse ben de ona niyet ettim" diye cevap verdi. Resulüllah ona: "Öyleyse hedy gönder ve ihramlı olarak bekle" buyurmuştur. Ali de, ona bir hedy kurbanı verdi. Suraka b. Malik b. Cuşum Ey Allah'ın Resulü! (Hac aylarında umrenin cevazı) bu yılımıza mı mahsustur, yoksa devamlı mıdır? diye sordu. Resulüllah da: "Ebediyen devam edecek!" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2131
Hz. Aişe (r.ah.) şöyle haber vermiştir:
Kureyş ile onların dinine mensup olanlar, Müzdelife'de vakfe yaparlar ve bunlar Hums diye anılırlardı. Diğer, Arap kabileleri ise Arafat'ta vakfe yaparlardı. İslâm gelince Yüce Allah Hz. Peygamber'e (a.s.) Arafat'a gitmesini ve orada vakfe yapıp sonra oradan dönmesini emir buyurdu. Bu da Kur'an-ı Kerim'de şöyle ifade edilmektedir: Sonra insanların aktığı yerden sizde akın...
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2140
Cübeyr b. Mut'im (r.a.) şöyle anlatır:
Bir devemi kaybetmiştim de, Arefe günü onu aramaya gittim. Bu sırada Resulüllah'ı (a.s.) Arafat'ta insanlarla vakfe yaparken gördüm ve (kendi kendime): "Yemin olsun bu Peygamber, Hums'tandır; onun burada ne işi var?" dedim. Zira Kureyş Hums'tan sayılırdı.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2142
Ebu Musa (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Resulüllah (a.s.) Batha mevkiinde mola vermiş olduğu bir sırada, onun yanına vardım. Hz. Peygamber (a.s.), bana: "Hacca niyet ettin mi?" diye sordu. Ben de: "Evet" dedim. Bu sefer de: "Hangi çeşit hacca niyet edip ihrama girdin?" dedi. Ben: "Peygamber'in ihrama girişi gibi ihrama girip Lebbeyk dedim." diye cevap verdim. Resulüllah (a.s.): "Güzel yaptın. Şimdi git Beyt'i tavaf et, Safa ile Merve arasında sa'y yap, ardından da ihramdan çık" buyurdu. Bunun üzerine ben, Beyt'i tavaf ve Safa ile Merve arasını sa'y ettim. Sonra Kays oğullarından (mahremlerimden) bir kadının yanına geldim. O kadın saçlarımı tarayıp ayıkladı. Sonra ben hacca niyet edip ihrama girdim. Ravi sözlerine devamla: Ben Ömer'in hilafetine kadar bu şekilde fetva verirdim. Bir hac mevsiminde birisi Ebu Musa'ya "Ey Ebu Musa! veya: Ey Abdullah b. Kays! Bazı fetvaların konusunda yavaş ol! Kendini tut. Çünkü sen, Emîru'l-Müminin'in hac fiilleri hususunda senden sonra nasıl bir uygulama ortaya koyduğunu bilmiyorsun" dedi. Bunun üzerine ben, umuma hitaben: "Ey insanlar! Kime hac hakkında fetva verdiysek, o acele etmesin teenni ile hareket etsin. Çünkü Müminlerin Emîri yanınıza gelmektedir. Siz ancak ona uyun!" dedim. Yine Ebu Musa: "Müteâkiben Ömer (r.a.) geldi ve bu durumu kendisine arzettim." Bunun üzerine Ömer: "Eğer Allah'ın kitabı ile amel edecek olursak, o bize (başlanmış olan umre ile haccı) tamamlamayı emrediyor. Resulüllah'ın sünnetini göz önünde bulundurursak, Hz. Peygamber, kurban kesileceği yere ulaşıp kesilinceye kadar, ihramdan çıkmamıştır" demiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2143
Hz. Ömer'den (r.a.)
Ebu Musa'nın naklettiğine göre: O (Ebu Musa) temettu haccına fetva verirdi. Bir kimse ona: "Bir kısım fetvalarında yavaş ol! Zira Emîru'l-Mümin'in hac fiilleri hususunda ne gibi bir uygulama yapacağını bilmiyorsun" dedi. Daha sonra Ebu Musa, Ömer'le bir araya geldiğinde, bu meseleyi ona sormuştur. Bunun üzerine Ömer (r.a.): "Kesin olarak biliyorum ki, Peygamber (a.s.) ve arkadaşları temettu haccı yapmışlardır. Fakat, ben hacıların Erak mevkiine geldiklerinde kadınları ile bir araya gelip, sonra başları su damlar bir halde hacca devam etmelerini uygun görmedim" demiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2145
Hz. Ali'nin (r.a.) hadisinde
Abdullah b. Şakik şöyle dedi: Osman (r.a.) temettu haccı yapılmasını yasaklardı. Ali (r.a.) ise temettu haccı yapılmasını emrediyordu. Hz. Osman, Hz. Ali ile konuştu. Sonra Hz. Ali, Hz. Osman'a: "Bizim Resulüllah ile temettu haccı eda ettiğimizi iyi bilirsin" dedi. Hz. Osman: "Evet ama, biz o zaman korkuyorduk" demiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2146
İmran b. Huseyn'ın (r.a.) şöyle söylediğini
Mutarrıf b. Abdullah anlatıyor: İmran b. Huseyn ona şunları söylemiştir: Bugün sana öyle bir hadis rivayet edeceğim ki, Allah, seni bu günden sonra onunla faydalandıracaktır. Şunu iyi bil ki; Resulüllah yakınlarından bir guruba Zilhicce'nin son on günü içinde umre yapmayı mubah kılmış ve bunuda nesh eden bir ayet inmemiştir. Ayrıca kendiside Ahirete irtihal edinceye kadar bundan nehyetmemiştir. Bundan sonra herkes istediği kadar kendi reyi ile söz söyledi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2153
Abdullah b. Ömer (r.a.) şöyle nakletmiştir:
Resulüllah (a.s.) Veda haccını, umreyi eda edip ihramdan çıktıktan sonra tekrar hac için ihrama girmek suretiyle temettu haccı olarak eda etmiştir. Resulüllah (a.s.) Zu'l-Huleyfe'den itibaren beraberinde getirdiği kurbanlıkları (Kâbe'ye hediye etti) kesti. Nitekim, Resulüllah umre niyetiyle ihrama girerken telbiye getirmeye başladı. Umre bittikten sonra hac niyetiyle telbiye getirmeye başladı. Sahabeler de, Resulüllah ile birlikte temettu haccı yaptılar. Ashaptan bazıları kurban getirmiş, bazıları getirmemişti. Resulüllah Mekke'ye gelince, hacılara hitaben: "İçinizden kurban getirenler için ihramlıya haram olan herşey, haclarını eda edinceye kadar haramdır. Kurban getirmeyenler ise Beyt'i tavaf ve Safa ile Merve arasında sa'y etsin, saçını kısaltarak ihramdan çıksın! Sonra (Arafat'a çıkılacağı sırada) hac için ihrama girip telbiye etsin. Nihayet Mina'da kesecek kurbanı bulunmayan, üçü hac esnasında, yedisi de memleketine döndükten sonra olmak üzere, tam on gün oruç tutsun" buyurmuştur. Resulüllah Mekke'ye geldiğinde ilk önce Hacer-i Esved rüknünü selamlayıp tavafa başladı. Yedi dolanım olan tavafın ilk üçünde remel yaparak, kalan dördünde ise normal yürüdü. Beyt'i tavaf etmeyi bitirince Makam-ı İbrahim'de iki rekât namaz kıldı. Sonra selam verip namazdan çıktı. Bunun ardından Safa'ya geldi. Safa ile Merve arasında yedi defa sa'y yaptı. Bütün hac menasikini bitirip, Kurban kesme günü kurbanını kesinceye kadar ihramlıya haram olan hiç bir şey yapmadı. Nihayet Bayram günü kurbanını kesti ve Kâbe'yi tavaf etti. Sonra ihramdan çıkmasıyla ihramlı iken haram olan şeyler helal oldu. Sahabelerden kurban getirip kesenler de, Resulüllah gibi yaptılar.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2159
Peygamberin zevcesi Aişe (r.ah.)
Resulüllah'ın (a.s.) haccı umreye katmak suretiyle temettu ve yanında bulunan diğer insanlarında temettu yaptıklarını haber vermiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2160
Hz. Hafsa (r.ah.) şöyle anlatır:
"Ey Allah'ın Resulü! sen umrede olduğun için ihramdan çıkmadığın halde ihramlarından çıkan insanların durumu ne olacaktır," diye sordum. Bunun üzerine Resulüllah (a.s.): "Ben, saçımı kestirmek için yumuşattığımdan, kurbanıma nişan taktığımdan kurbanımı kesmedikçe ihramdan çıkamam" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2161
Abdullah b. Ömer'in (r.a.) rivayetinde Nafi şöyle haber vermiştir:
Abdullah b. Ömer (r.a.) fitne senesinde umre niyetiyle yola çıkarak: "Eğer Kâbe'yi ziyaretten menedilirsem, Resulüllah (a.s.) ile beraber olduğumuzda yaptığımız gibi yaparım" dedi. Sonra hareket etti ve (Zu'l-Huleyfe'de) telbiye ederek umre niyetiyle ihrama girdi ve yoluna devam etti. Nihayet (İbn Ömer) Beyda düzüne çıktığı vakit yol arkadaşlarına dönüp: "Hac ile umre'nin (mani olunduğunda ihramdan çıkma hususunda) hükmü birdir, aralarında fark yoktur. Sizleri şahit kılıyorum ki, ben hacca, umre ile birlikte niyet ettim" demiştir. Yoluna devam eden (İbn Ömer) Kâbe'ye ulaştığında, onu yedi defa tavaf ve Safa ile Merve'yi de yedi kere sa'y etti. Buna başka bir şey ilâve etmeyen İbn Ömer, bu birer tavaf ve sayin kendine yeterli olduğunu düşünerek kurban sevk etmiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2164
Enes b. Malik (r.a.)
"Peygamber'i (a.s.) hac ile umre için her ikisine birden telbiye getirirken işittim" demiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2168
İbn Ömer (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Resulüllah (a.s.) (umre için) Mekke'ye geldiğinde, Beyt'i yedi kere tavaf etti, Makam-ı İbrahim'in arkasında iki rekât namaz kıldı ve Safa ile Merve arasında sa'y etti. Muhakkak ki, Allah Resulü'nde sizin için pek iyi bir örnek vardır.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2172
Hz. Aişe (r.ah.) şöyle haber vermiştir:
"Hz. Peygamber Mekke'ye geldiğinde yaptığı ilk iş, abdest alarak Kâbe'yi tavaf etmek olmuştur."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2173
Esma bt. Ebu Bekr'in (r.ah.) azatlısı Abdullah b. Keysan'ın haber verdiğine göre:
Esma (r.ah.) Hacun mevkiinden her geçtiğinde şöyle dermiş: "Allah, Resulüne salat ve selam buyursun! Biz, onunla beraber (hac esnasında) buraya inmiştik. O günlerde heybelerimiz hafif, binek hayvanlarımız ve yiyeceklerimiz azdı. Ben, kız kardeşim Aişe, Zübeyr, filan ve filan umre yapmıştık. Biz Beyt'i tavaf edince (sa'y ve saç kısaltmasından sonra) ihramdan çıktık. Sonra akşamleyin, hac niyetiyle yeniden ihrama girdik."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2175
İbn Abbas (r.a.) şöyle nakletmiştir:
Hz. Peygamber (a.s.), umre niyetiyle telbiye yaptı, sahabeleri ise hac niyetiyle telbiye ettiler. (Mekke'de tavaf ve sa'ydan sonra) Peygamber ve yanlarında kurbanı bulunan sahabeler ihramdan çıkmadılar. Diğer sahabeler ise ihramdan çıktılar. Talha b. Ubeydullah da kurbanı bulunanlar arasında olduğundan ihramdan çıkmamıştı.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2177
İbn Abbas (r.a.) şöyle nakletmiştir:
Cahiliye devrinde Araplar, hac aylarında umre yapmayı, yeryüzünde en büyük günahlardan sayarlardı. Bunlar, Muharrem ayındaki hürmeti de Safer ayına nakleder ve; devenin arkasındaki yara iyi olur, hacıların ayak izleri silinir, Safer ayı da çıkarsa artık umre yapmak işte o zaman helal olur, derlerdi. Peygamber (a.s.), sahabelerle beraber (Zil-hicce'nin) dördüncü gecesi sabahında hac niyetiyle telbiye ederek (Mekke'ye) gelmişlerdi. Resulüllah, sahabelere haclarını umreye çevirmelerini ve (tavaf, say, tıraşla) ihramdan çıkmalarını emretti. Hac aylarında umre ile emredilmeleri (bu aylarda umre yapmayı büyük günah zannettikleri için) sahabelere ağır geldi. Bunun üzerine: Ey Allah'ın Resulü! Bununla ihramın bütün yasaklarından kurtulduk mu? diye sordular. Hz. Peygamber cevaben: "Evet, ihramın bütün yasaklarından" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2178
İbn Abbas (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Resulüllah (a.s.) öğle namazını Zu'l-Huleyfe'de kıldırdı. Sonra kurbanlık dişi devesini istedi ve onu hörgücünün sağ tarafından nişanladı da kan aktı. Ayrıca boynuna iki nalın taktı. Sonra binek devesine bindi. Deve, kendisini Beyda düzüne çıkarınca hac niyetiyle telbiye getirdi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2184
İbn Abbas (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Muaviye bana, Merve'de Resulüllah'ın (a.s.) saçını makasla kısalttığımı biliyor musun? diye sordu. Ben de ona: "Ben bunu, ancak senin aleyhinde bir huccet olarak biliyorum" diye cevap verdim.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2188
Enes (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Ali (r.a.) Yemen'den (Mekke'ye) geldiğinde, Peygamber (a.s.) ona: "Hangi niyetle ihrama girdin?" diye sordu. Ali (r.a.) cevaben: "Peygamber'in ihramlandığı niyetle ihrama girdim" dedi. Resulüllah (a.s.): "Beraberimde hedy kurbanı olmasaydı, hiç şüphesiz ben de ihramdan çıkardım" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2193
Enes (r.a.) şöyle haber vermiştir:
"Ben, Resulüllah'ın (a.s.) umre ile hacca birlikte niyetle; Lebbeyke umreten ve haccen, Lebbeyke umreten ve haccen diyerek yüksek sesle telbiye okuduğunu işittim."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2194
Enes (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Resulüllah (a.s.) dört defa umre yapmıştır. Veda haccı ile birlikte yaptığı umre hariç, bunların hepsini de Zu'l-Kade ayında yerine getirmiştir. Bunlardan birisi; Zu'l-Kade ayında Hudeybiye'de veya Hudeybiye zamanında yaptığı umre, diğeri ertesi yıl Zül-Kade ayında yaptığı (kaza) umresi, bir diğeri de (Sekizinci hicret yılında) Zu'l-Kade ayında Huneyn ganimetlerini taksim ettiği sırada Cirane'den, yaptığı umredir. Sonuncusu ise, Veda haccı ile olanıdır.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2197
Ebu İshak, Zeyd b. Erkam'a (r.a.)
"Resulüllah (a.s.) ile beraber kaç gazvede bulundun?" diye sordu Zeyd b. Erkam "On yedi gazve" cevabını verdi. Yine Ebu İshak sözlerine devamla; Zeyd b. Erkam bana: "Resulüllah on dokuz defa gazve yapmıştır. Medine'ye hicret ettikten sonra da, bir defa haccetmiştir. O da Veda haccıdır" demiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2198
Hz. Aişe'den (r.ah.) Urve b. Zübeyr (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Ben ve İbn Ömer, Aişe'nin (r.ah.) hücresine dayanmış oturuyorduk. Biz, bu sırada, Aişe'nin içerde dişlerini misvaklarken, misvağın dişler üzerinde çıkardığı sesi işitiyorduk. Ben, İbn Ömer'e: "Ey Ebu Abdurrahman! Peygamber (a.s.) Recep ayında umre yaptı mı?" dedim. O: "Evet" cevabını verdi. Bunun üzerine ben Aişe'ye: Ey anneciğim! Ebu Abdurrahman'ın ne söylediğini işitmiyor musun? dedim. Hz. Aişe: "Ne söylüyor?" dedi. O, Peygamber'in Recep ayında umre yaptığından söz ediyor, dedim. Bunun üzerine Aişe: "Allah, Ebu Abdurrahman'a mağfiret buyursun! Hayatıma yemin ederim ki, Resulüllah, (a.s.) Recep ayında umre yapmadığı gibi, Peygamber'in ifa ettiği bütün umrelerde, İbn Ömer de hazır bulunmuştur" dedi. Urve b. Zübeyr (r.a.):" İbn Ömer, Aişe'nin bu sözlerini duyduğu halde olumlu veya olumsuz herhangi bir cevap vermeyip sükut etti" dedi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2199
İbn Abbas (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Hz. Peygamber (a.s.) Ensar'dan bir kadına (İbn Abbas bu kadının ismini söylemişti fakat ben onun ismini unuttum): "Bizimle beraber hac etmekten seni alıkoyan nedir?" diye sordu. Kadın: "Bizim su taşıyan iki devemizden başka devemiz yoktur. Kocam ile oğlum bu develerden birisine binip hacca gittiler. Birisini de bahçe sulamamız için bize bıraktılar" dedi. Resulüllah (a.s.): "Öyleyse Ramazan geldiği zaman bir umre yap. Çünkü Ramazan ayında yapılan umre, bir hacca denk sayılır" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2201