....."Gönül kuşu,ten kafesinde hapistir, çünkü sevgilinin gözyaşlarının danelerine kanmıştır.
Ayaklarımızı yerden kesen hayaller, kendimizi kuş gibi özgür hissettiğimiz anlar, bir sevdiğimize kanat gerdiğimiz haller, bizi her defasında göklere kanatlandırır, kuşlara yoldaş eyler. Kafdağının ardında bir Anka kuşu bekler bizi. Hüdhüd Kuşu Süleyman'a(a.s.) esrarlı bir yoldaş olur, Ebâbil kuşları Kâbe'ye bekçi oluverir. Ürkekliğiyle ünlü güvercin, sevgilinin aşığı avlayan gözünü temsil eden şahin, boynundaki halkasıyla kulluğu simgeleyen kumru, alımlı kuyruğuyla gözleri avlayan tavus kuşu, zarif yürüyüşüyle sevgiliye özlemi hatırlatan keklik, hasreti ve vuslatı kanatlandıran üveyikler, uzun göç kervanlarıyla uzakları ve gurbeti çağrıştıran turnalar ve daha nice kuş, insan duygularının gizemli çırpınışlarına elçilik eder.
Öyle ki, insanı anlamak kuşları anlamaktan geçiyor gibi.
Kuş misali gelip geçtiğimiz şu dünyada her defasında kuşların dilinde, göçünde, uçuşunda arıyoruz kendimizi.... "
Senai Demirci