İmâm-ı Süyûtî �rahmetullahi teâlâ aleyh� (Kitâb-üd-derc-il-münîfe) kitâbında, Âzerin, İbrâhîm aleyhisselâmın babası olmadığını, amcası olduğunu vesîkalarla isbât etmekdedir. Bu kitâb, Süleymâniyye kütübhânesinin (Reîs-ül-küttâb Mustafâ efendi) kısmında, [1150] numarada vardır.
(Envâr-ül-Muhammediyye)de diyor ki, hazret-i Alînin �radıyallahü teâlâ anh� bildirdiği hadîs-i şerîfde, (Âdem aleyhisselâmdan babam Abdüllaha gelinceye kadar, hep nikâhlı ana babalardan geldim. Hiçbir babamın nikâhsız, ya�nî zinâ ile çocuğu olmadı) buyuruldu. Resûlullah �sallallahü aleyhi ve sellem�, Adnâna kadar olan yirmibir babasının ismini bildirdi ki, şunlardır:
Resûlullahın �sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem� babası Abdüllahdır. Abdüllahın babaları sıra ile, Abdülmuttalib ve Hâşim ve Abdü-Menâf ve Kusayy ve Kilâb ve Mürre ve Kâ�b ve Lüveyy ve Gâlib ve Fihr ve Mâlik ve Nadr ve Kinâne ve Huzeyme ve Müdrike ve İlyâs ve Mudar ve Nizâr ve Me�add ve Adnân. Bunların hepsi, kitâbımızın sonunda, harf sırası ile yazılarak, kısaca bilgi verilmişdir.
(Fusûs) şârihi Abdüllah-ı Rûmî, (Metâli�un-nûr) kitâbındaki ecdâd-ı Peygamberîyi tezkiye yazıları (Ni�met-i kübrâ) kitâbımızda neşr edilmişdir.
İslâmî ilmlerin, Tefsîr ve Hadîs ve Fıkh ve Tesavvuf kısmlarında derin bilgisi olan ve çok kıymetli kitâbları ile insanlara büyük hizmet eden, ebedî se�âdet yolunu gösteren, Senâullah-ı Dehlevî [Pâni-pütî] hazretleri, (Tefsîr-i Mazherî)nin birinci ve üçüncü cildlerinde buyuruyor ki, En�âm sûresindeki (Âzer) kelimesi, (Ebîhi) kelimesinin atf-ı beyânıdır. Âzerin, İbrâhîm �aleyhisselâm�ın babası değil, amcası olduğunu bildiren haberler dahâ doğrudur. Arabistânda, amcaya baba denilir. Kur�ân-ı kerîmde de, İsmâ�îl �aleyhisselâm�a, Ya�kûb �aleyhisselâm�ın babası denilmişdir. Hâlbuki amcasıdır. Âzerin asl ismi (Nâhûr) idi. Nâhûr, dedelerinin hak dîninde idi. Nemrûdun vezîri olunca, dînini dünyâya değişerek kâfir oldu. Fahreddîn-i Râzî ve selef-i sâlihînden çoğu da, Âzerin amca olduğunu, bildirdiler. Zerkânî �rahmetullahi teâlâ aleyh�, (Mevâhib-i ledünniyye)yi şerh ederken, İbni Hacer-i Hiytemînin �rahmetullahi teâlâ aleyh�, (Âzerin amca olduğunu, Ehl-i kitâb ve târîhciler sözbirliği ile bildirmişlerdir) sözünü vesîka olarak yazmışdır. İmâm-ı Süyûtî, Âzerin baba olmadığını, İbrâhîm �aleyhisselâm�ın babasının Târuh olduğunu, İbni Abbâs �radıyallahü teâlâ anhümâ� bildirdi, diyor. İbni Abbâsın bu sözünü, Mücâhid ve İbn-i Cerîr ve Süddî, senedleri ile bildirmişlerdir. İbni Münzirin tefsîrinde de Âzerin amca olduğu açıkca bildirildiğini yine Süyûtî haber vermekdedir. İmâm-ı Süyûtî, Resûlullahın, Âdem �aleyhisselâm�a kadar bütün dedelerinin müslimân olduklarını bildiren bir risâle yazmışdır. Böyle olmakla berâber, Muhammed bin İshak ve Dahhâk ve Kelbî, Âzerin İbrâhîm �aleyhisselâm�ın babası olduğunu, bir isminin de Târuh olduğunu söylediler. Ya�kûb �aleyhisselâm�ın da, iki ismi vardı. İkincisi İsrâîl idi dediler. Mukâtil ile İbni Hibbân da, Âzer, İbrâhîm �aleyhisselâm�ın babası Târuhun lakabıdır dediler. Begavînin bildirdiği gibi, Atâ, İbni Abbâsdan haber veriyor ki, Resûlullah �sallallahü aleyhi ve sellem�, anasını babasını merak etdi. Bekara sûresinin yüzondokuzuncu âyeti gelerek, (Cehennem ehlinin hâlinden sorma!) buyuruldu. Fekat, İbn-i Cerîr, bu haberin kuvvetli olmadığını bildirdi. Eğer doğru dersek, İbni Abbâs �radıyallahü teâlâ anh� kendi zan etdiğini haber vermişdir. Zannı da doğru olsa, anasının babasının Cehennemde oldukları açıkça bildirilmemekdedir. Cehennemde olsalar da, yine kâfir oldukları söylenemez. Çünki, mü�minlerden de Cehenneme gidecekler olacakdır. Hadîs-i şerîfde, (Ben sizin en iyiniz olduğum gibi, babam da, babalarınızdan dahâ iyidir) buyuruldu. (Tefsîr-i Mazherî)den terceme temâm oldu.
(Uyûn-ül-besâir)de, (El-hazar) kısmında bildiriyor ki: (Mâlikî âlimlerinden kâdî Ebû Bekr İbnül-arabî �rahmetullahi teâlâ aleyh�, Resûlullahın anasının, babasının Cehennemde olduğunu söyliyen mel�ûndur buyurdu. Her müslimânın, Resûlullahı incitecek birşey söylemekden sakınması lâzımdır. Onu incitene Allahü teâlâ la�net etdi. Dedelerine kâfir demekden dahâ büyük incitmek olamaz!).
(El müstened)in, otuzüçüncü sahîfesinde, (Âzerin, İbrâhîm �aleyhisselâm�ın babası olmadığını, amcası olduğunu, imâm-ı Süyûtî isbât etmekdedir. (Babam ve baban Cehennemdedirler) hadîs-i şerîfi, Ebû Lehebin Cehennemde olduğunu bildirmekdedir) demekde, yüzyetmişbeşinci sahîfesinde, Süyûtîye dil uzatan Alî-yülkârîye vesîkalarla cevâb vermekdedir. Bu sahîfelerinin tercemesi (Fâideli Bilgiler) kitâbının (Din adamı bölücü olmaz) kısmında yazılıdır.
Gelip bekâ behârından, bu fenâda kışı bulduk,
atomlardan tâ Arşa dek, şaşılacak işi bulduk.
Düşüp gurbet âlemine, şaşkın şaşkın dolaşırken,
hasta rûha hayât veren, te�sîrli bakışı bulduk.
Herbir sözü hakîkatdan haber verir âşıklara,
şükür, hayret diyârına, varan bir akışı bulduk.
Ne kelâm o, ne bakış o, aklın üstü bir varlık o,
onun ayak tozlarını, kalb derdine aşı bulduk.
Maddeleri inceleyip, temâşâ eyledik birbir,
hepsini aynı mî�mârın, düzgün bir yapışı bulduk.
Atdık herşeyi aradan, temizlendik mâsivâdan,
eserlerden, nakışlardan, çok şükür Nakkâşı bulduk.