Büyüme

Bir insan için yaş, makam ve mansıp açısından, bir topluluk için de adet ve çap bakımından büyüme bazı değer, kıymet ve faydalarla beraber riskler de getiriyor. Hani bazen biyolojik yapıda hormon bozukluğundan kaynaklanan anormal büyümeler olur ya, aynen onun gibi kalbî hayata uygun olmayan büyümeler de oluyor. Kalb büyümüyor, sır büyümüyor, hafî inkişaf etmiyor, ahfâ tanınmıyor ve Allah gereğince bilinmiyor; fakat fertlerin konumlarında bir büyüme oluyor. Dolayısıyla bu, topluma ve cemiyete de aksediyor. Zaten mantıkçıların ifadesiyle toplum arazdır. Arazı teşkil eden şey fert cevherleridir. Eskilerin fert cevheri dediğine isterseniz siz molekül diyebilirsiniz. Arazın sağlam ve sağlıklı olması için "savab cüz"lerden mürekkep olması lazımdır. Savab, düşünce, duygu, his ve harekette isabetli olan demektir. Bir toplumun faziletli olabilmesi için cüzlerinin de faziletli fertler olması icap etmektedir.

Seneler önce tanıdığım, Kestanepazarı ya da bir başka camiin avlusunda sarmaş*dolaş olmuş tam bir vahdet içinde gördüğüm insanlar vardı. Sûrî bir birlik sergiliyorlardı. Fakat, bir imtihandan geçmeden gönüllerde hakikî vahdetin olup olmadığı bilinmiyor. O zamanlar sadece sohbet dinleme, incelme ve sonra gözyaşlarıyla birbirine sarılıp sevinci*kederi paylaşma vardı. İnsanlar, durumları itibarıyla kendilerini küçük kabul ediyorlardı. O günlerde birlik ve kardeşlik biraz daha kolaydı.

Fakat bir yerlere gelip, bir şey sahibi olan insanların bu büyümeleri kalb, ruh, sır ve Allah ma'rifetiyle beraber bir büyüme olmamışsa o mütevazi hallerini korumaları çok zor, hatta imkansız oluyor. Makam, mansıp, mal*mülk sahibi olunca insanın gerçek insanlığı ortaya çıkıyor. Hani, masum, kendi halinde bir çocuğun oyuncağını elinden alırsanız çoğu zaman o masûmiyetin altında bir hırçınlık görürsünüz. Duygu ve düşüncede çocuk masûmiyetiyle kalmak çok güzeldir; fakat, o masûmiyeti korumak da oldukça zordur.

Bir arkadaş, "Dâhi ve çalışkan insanlar her zaman bulunabilir ama en büyük sıkıntı ölçülü insan bulabilmektir." demişti. Çok doğru kabul ettiğim bu sözü az değiştirerek "ölçülü"nün yerine "istişareye açık" insan demenin daha uygun olacağını zannediyorum. Çok zeki ve akıllı, bilge insanlar bulunabilir, çalışkan insanlar bulunabilir; ama en önemlisi meşverete açık insanın bulunmasıdır. Şahsî işinin, mesela, yatakta nasıl uzanması gerektiğinin bile istişaresini yapan, onu da danışan insan hiçbir zaman kaybetmez.

Evet, en masum şeyler dahi danışılmalıdır. Diyelim ki; bir yazı yazdınız, Cibril'in dudağının suyu var üzerinde.. onu bile vermelisiniz bir arkadaşınıza "Bir bakar mısın bu yazıya, bütün kelimelerini değiştirmeye kadar tasarrufta serbestsin." demelisiniz. Böyle yaparsanız hiç kaybetmezsiniz. Zaten Cenâb*ı Hak da şöyle buyurmuyor mu: "Ve fevka külli zî ilmin alîm*Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri bulunur."(Yusuf, 12/76)