ASAYİŞİ BOZAN İFSAD KOMİTESİDİR
Yine Bediüzzaman Hazretleri’nin gizli münafıkla*rın entrikalarına karşı ikaz edici beyanlarından bazıları da şöyle:
«Ecnebi menfaati hesabına ve bu millet ve bu va*tanın pek büyük zararına çalışan bir gizli komite, bi*zim be*raetimizi bozmak için, her ta*rafta habbeyi kubbe yaparak bir kısım memurları aleyhime evham*landırdılar. Bir maksadları; be*nim sabrım tüken*sin, artık yeter dedirtsinler. Zâten onların şimdi benden kızdıklarının bir se*bebi; sükûtumdur, dünyaya karışmamaktır. Âdeta ne için karışmıyorsun, tâ karış*sın maksadımız ye*rine gelsin diyor*lar» (Emirdağ Lâhikası-I sh:17)
«Risale-i Nur’un çok şiddetli darbelerine karşı muarızlar zaîf bahaneler ve sinek kanadı ka*dar ehemmiyetsiz kusurları medar-ı mes’uliyet gördükleri halde; bu dehşetli darbeleri nazara al*mayıp hem bera*etimizi, hem Risale-i Nur’un ser*bestiyetini kabul etme*lerinin sebebi: Başta “Âyet-ül Kübra” olarak Risale-i Nur’un “Meyve” ve “Hüccet-ül Baliga” gibi eczaların*daki hârikulâde ve sarsıl*maz hakikatlar, onların deh*şetli inadlarını kırma*sıdır. Çaresiz mec*buriyetle serbestiyetini; be*raetimizi resmen kabul etmiş*ler. Fakat yine gizli zendeka komitesi, elinden gel*diği kadar na*zar-ı millette kendilerini lanetten, nefret*ten bir de*rece kurtarmak için, kusurlarımızı arıyorlar ve hü*kûmeti iğfal etmeğe çalışıyorlar. Onun için biz; es*kisi gibi ihtiyatımızı elden bırakmamalıyız.» (Emirdağ Lâhikası-I sh:50)
«Gizli düşmanlarımız hükûmetin ehemmi*yetli ve birkaç vazifedarlarını elde edip beni tazyi*katla, Menemen ve Şeyh Said hâdisesi gibi bir hâdise çıkarmak için bütün kuvvetiyle en hassas damarla*rıma dokunduracak tarzda her desiseyi is*timal ettiler. Gördüler ki Eski Said yok, yenisi ise her şeye ta*hammül ediyor, o plânı sair sû’-i kasdlere ezcümle zehir vermeye tebdil ettiler. Hıfz-ı İlahî onu da akîm bı*raktı. Şimdi o münafıklar resmen hü*kûmetin nüfu*zunu, benden halkları ürkütmek ve vazgeçirmek için burada dehşetli bir propaganda ile istimal ediyor*lar. Fakat siz hiç telaş etmeyiniz. İnayet-i Rabbaniye devam eder. Gittikçe fütuhat-ı Nuriye tevessü’ ediyor.» (Emirdağ Lâhikası-I sh:147)
İfsad Komitesi her kılığa girip, eski komünistleri ve ahlaksızları kullanabildiğine delil şu beyandır.
«Aldığım manevî bir ihtarla, gizli münafık*lar, dindarlara karşı namazsız sefahetçileri ve mür*ted ko*münistleri istimal etmek istiyor*lar, hattâ parmaklarını buraya da sokmuşlar.» (Şualar sh:511)
Devletin en başı bile o komitenin adamı olabiliyor.
«Geçen kışta bana karşı sû’-i kasdların, ina*yet-i İlahiye ile ve duanızın yardımıyla gelen sabır ve ta*hammülüm neticesinde akîm kalan plânı pek geniş bir tarzda olduğuna delil ise; bu yakında Re*isicumhur, Afyon’da demiş: “Bu vilayette din ci*hetinde bir ka*rışıklık çıkacağını zanneder*dik…”
Demek, gizli komite beni sıkıştırmakla bir hâdise çıkarmak istiyordular. Bir ecnebi müda*halesi he*sabına ve müslümanlar ve vatan zararına, bütün bütün kanunsuz ve keyfî bir tarzda, damarıma şiddetle dokunan ihanetler ve sıkıntılarla tazibleri, on*lara dünyada tam zarar, âhirette Cehennem ve sakar; ve bize, dünyada mü*kem*mel sevab ve zafer ve âhirette inşâallah Cen*net ve âb-ı kevseri kazandırır. Demek bu gizli plânı heyet-i vekile ve reis hissetmiştiler ki; bura*larda umum memurlar, hattâ vali ve kaymakam, za*bıta benimle görüşmekten kaçıyor ve ürkü*yordular. Ben de hayret ederdim. Fakat elimizde yalnız Nur bulun*duğunu ve Siyaset topuzu bulunmadı*ğını, zerre kadar aklı bulunanlar anladılar.» (Emirdağ Lâhikası-I sh:159)
Dinsizliği kılıflamak bahaneleri ile yapılan iftiralar.
«Gizli zındıklar, kendilerini istikbalin la*netin*den kurtarmak için, elbette bahaneler arıyor*lar ve hü*küm elle*rinde bulunanları aldatıyorlar.» (Emirdağ Lâhikası-I: sh:192p.son)
«Dikkat ediniz, küfr-ü mutlakı müdafaa eden gizli komite içinize parmak sokmasın. Benim kom*şudaki koğuşa parmağını soktu, beni azab içinde bı*raktı.» (Şualar sh:327)
İfsad Komitesinin içyüzünü özetleyen en güzel tarif :
«Sâbık mahkemelerde dava ettiğim ve hüc*cetle*rini gösterdiğimiz gibi; bizim gizli düşmanla*rımız ve hü*kûmeti iğfal ve bir kısım erkânını ev*hamlandıran ve adliyeleri aleyhimize sevkeden resmî ve gayr-ı resmî muarızlarımız, ya gayet fena bir surette aldanmış veya aldatılmış veya Anarşi*lik hesabına gayet gaddar bir ihtilâlcidir veya İslâmiyete ve hakikat-ı Kur’an’a karşı mürtedane mücadele eden bir dessas zındıktır ki; bize hü*cum etmek için;
is*tibdad-ı mutlaka Cum*huriyet namını vermekle,
.‹.irtidad-ı mutlakı rejim al*tına almak;la,
.‹.sefahet-i mutlaka medeniyet na*mını takmak;la,
.‹.cebr-i keyfî-i küfrîye kanun na*mını vermek;le;
hem bizi perişan, hem hükû*meti iğfal, hem adliyeyi bizimle manasız meşgul eylediler. Onları Kahhar-ı Zülcelal’in kahrına ha*vale edip, kendimizi on*ların şerrinden muhafaza için “Hasbünallahü ve ni’*melvekil” kal’asına iltica ederiz.» (Şular sh:377)