Son Şahitler 1.Cild s. 318
HACI İBRAHİM
HULUSİ YAHYAGİL
l895'te Elazığ Harput'ta dünyaya geldi. Birinci Dünya Harbinde, Kafkas ve Çanakkale muharebelerinde bulundu. l925 senesinde Harbiyeye girdi.
l950 senesinde Albay rütbesiyle emekliye ayrıldı. Bediüzzaman'ın ilk talebelerindendir. 25 Temmuz l986'da Elazığ'da vefat etti.
Nur ikliminin ışıklı dünyası ile aydınlandığım ve şeref bulduğum 27 Mayıs karanlığından sonraki gelen günlerdeydi. Bu zamanlar, benim için ışıklı günlerimin başlangıcıydı. Mezkur vakitlerin yaz mevsimlerinde, içinde yaşadığım Gaziler Beldesi'ne, Elaziz'den bir kumandan,bir Nurlu Albay şerefler veriyordu. Türk ordusunun bu aziz askerinin ilk dersini ve ilk sohbetini Gaziantep'in Başkarakol semtindeki misafir olduğu hanede dinlemek saadetine ermiştim.
Bahsini yazmaya çalıştığım asker:
Albay İbrahim Hulusi Yahyagil Beyefendi merhumdu.
Bu aziz büyükle daha sonraki senelerde, çok görüşmelerim, birçok defalar mektuplaşmalarımız olmuştu.
Elazizli aziz albay, Kur'ân gerçeklerinin rehberi Hazret-i Said'e talebe olan bir zattı. Daha da ötesi; Nur Risalelerinin ilk talebesi, ilk muhatabı olmuştu. Sözler ismindeki şaheserin son Sözler'inde tanıdığı, Hocası'na sorduğu çok değerli-mühim suallerle Mektubat eserinin yazılmasına da sebep olmuştu.
Çanakkale'de yaralandım
"Çanakkale harbinden evvel 3. Kolordu Tekirdağ'da idi. Biz 9. Fırka (tümen) olarak Çanakkale'ye geldik. Bir çok çıkartmalar yapıldı. Biz harbe giderken pilâv yemeye gider gibi hevesle gitmiştik. l2 Nisan (Rumî 30-3l Mart) l9l5'te Seddül-Bahir'e geldik. Anafartalar muharebesinde, Cenab-ı Hakkın'ın lütfu ile kurtulduk. Son taarruzda bütün subaylar ve erler abdestli olacaktı. Şayet su bulunmazsa teyemmüm edilecekti.
"Yüzümden, kolumdan, göğsümden yaralandım. Çanakkale'de yaralanmam 26 Temmuz l9l5'te Leyle-i Kadir'de oldu. Karadan, denizden top mermileri patlıyordu. Bir top mermisi önümde patladı. İki el ateş ettim. Yanımdaki asteğmen 'Silahla bir kaçını temizleyeyim' dedi.Geri çekildim. Sol yanağıma elimi attım. Baktım kanıyor. Sol koluma da kurşun isabet etmişti. Artık şuurum tam işlemiyordu.
"l Ocak l9l6'da Çanakkale'den ayrıldık. Nisan'a kadar Kırklareli'de kaldık. Sonra Tekirdağ üzerinden vapurla Haydarpaşa'ya geldik. Kuşdili Çayırında ordugâh kurduk. Odunla işleyen tren-i mahsusla (özel tren) yola çıktık. Konya Ereğlisi, Niğde, Kayseri ve Sivas'a uğrayarak Karadeniz'e geldik. Rusları sahile kadar kovaladık. Ruslar bizi Bayburt'ta sardı. Çanakkale'nin, Anafartalar'ın, Çonkbayırı'nın dinç fırkası idik. Süngülü tüfek ile 'ALLAH- ALLAH'diye gidiyorduk.
"Doğuda cebri yürüyüşle ilerliyorduk, sonra tepe -tepe müdafaa ederek çekildik. Erzincan'ın üstünden, Çardak Boğazından geçtik. l9l6 senesinde Kafkas Cephesindeki muharebemiz, Erzincan'ın batısında mevzilenerek beklemek suretinde oldu. l9l7'de Rusya'da Bolşeviklik çıktı. Zımnî bir mütareke hüküm sürüyordu. Ruslar çekiliyordu. Ermeniler de silâhlarını bırakarak çekiliyorlardı. Biz ilerlemeye başladık. Ermenileri temizleyerek ilerliyorduk. Kelkit, Şiran Erzurum Ilıcası, Tortum'dan Sarıkamış'a geçtik. O sırada Kâzım Karabekir Sarıkamış'taydı. Kars'a yürüdük. l9l8'de Kars'ı birinci olarak ele geçirdik.
"l. Cihan Harbi dolayısıyla tahsilim yarıda kalmıştı. Harbden sonra l925'de tekrar mektebe başladım. Nihayet Harbiyeden mezun oldum. Babam Yahyazâdelerden Mehmet Efendi, alaylı zabit idi. (Mektep görmeden ordu içinde yetişen subaylar.)