Sayfa 3/3 İlkİlk 123
26 sonuçtan 21 ile 26 arası

Konu: Hacı İbrahim Hulusi Yahyagil

  1. #21
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Hacı İbrahim Hulusi Yahyagil



    Erzak-ı Hakikat

    İmânında kemâl olan zulümlerden ürkmez asla

    İhvanında fena bulan zâlimlerden korkmaz asla

    Mevcudatta hakkı gören hududundan çıkmaz asla

    Bu âlemde Nura eren ezvakından doymaz asla

    Her yerde hazırdır Allah, herşeye kadirdir Allah

    Ne misli var ne naziri, âmennâ elhamdulillah

    Mesâibin cümlesinden ancak Allah kurtarıcı

    Mehâlikin darbesinden ancak Allah koruyucu

    Menâhinin küllisinden ancak Allah saklayıcı

    Meâsinin cemiinden ancak Allah bekleyici

    Her yerde hazırdır Allah, herşeye kadirdir Allah

    Ne misli var ne naziri, âmennâ elhamdulillah

    Bak dağlara haşmeti gör, bak âsâra kudreti gör

    Bak bağlara ni'meti gör, bak esrâra hikmeti gör

    Bak çaylara sür'ati gör, bak ebhâra vüs'ati gör

    Bak canlara cenneti gör, bak envâra rahmeti gör

    Her yerde hazırdır Allah, herşeye kadirdir Allah

    Ne misli var ne naziri, âmennâ elhamdulillah

    Derman istersen derdine, gel Kur'an'dan devayı al

    İmân istersen kalbine, gel Sözlerden safâyı al

    Bürhan istersen aslına, gel derslerden kimyayı al

    Umman istersen zevkine, gel nurlardan mânâyı al

    Her yerde hazırdır Allah, herşeye kadirdir Allah

    Ne misli var ne naziri, âmennâ elhamdulillah

    Girdik Nurun bahçesine ni'metleri tattık hadsiz

    Daldık Nurun havzasına elmasları bulduk hadsiz

    Vardık Nurun çeşmesine kevserleri içtik hadsiz

    Gitik Nurun ravzasına hikmetleri gördük hadsiz

    Her yerde hazırdır Allah, herşeye kadirdir Allah

    Ne misli var ne naziri, âmennâ elhamdulillah

    Meslek-i Nur, sâliklere râh-ı hakkı gösteriyor

    Üstad-ı Nur tâliblere imân yolu öğretiyor

    Şakird-i Nur, muhtaçlara ihlas-ı zevki belletiyor

    Nurcu-u muhlis, mü'minlere nurlu Sözler dinletiyor.

    Her yerde hazırdır Allah, herşeye kadirdir Allah

    Ne misli var ne naziri, âmennâ elhamdulillah


  2. #22
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Hacı İbrahim Hulusi Yahyagil



    Hulusi Beyden gelen mektuplar

    Nurların ilk muhatabına muhatab olmak saadeti


    Üstad Bediüzzaman'ın ilk muhatab ve talebesi, Emekli Albay İbrahim Hulusi Yahyagil'i tanıyıp, ellerini öperek, dualarını aldığım günlerden itibaren, gerek Elaziz'deki ziyaretlerimde, gerekse yazdığım mektuplara, bu aziz insan, daima cevaplarıyla, yüksek alakalarıyla, bizleri saadetlere garkediyordu. Bu mektuplardan bir kaç tanesini burada nakletmek istiyorum.

    20 Mayıs l975 tarihli mektubunda bize cevaben şunları kaleme almıştı:

    "Aziz ve muhterem kardeşim,

    "3 Mayıs l975 tarihli yazınıza cevabım geç kaldı. Mazur görmenizi rica ederim. Allah ebeden sizden razı olsun.

    "l. Kamustaki eksiklerin fotokopisine teşekkür ederim.

    "2. Diğer zevattan sorduğunuz sualleri bu fakire de soruyorsunuz.

    "Aziz Kardeşim, sizin şifahi sorularınıza hiç bir şeyi saklamadan verdiğim cevaplar kâfidir kanaatındayım.

    "İkinci sualinize derim ki, Said Nursî Hazretleri kendi ifadeleri ile 'Ben şuurum tealluk etmeden istihdam olunuyorum. Siz ise bilerek çalışıyorsunuz.' buyurmuşlardı. Bence o zat sırr-ı İcaz-ı Kur'ân'ı beyana memur edilmiştir. Peygamberimizin (a.s.m.) Efendimizin 'Her yüz sene başında Cenab-ı Hak bu ümmete dinlerini tecdit edecek bir müceddid gönderir' hadisine tam masadak bir memur-u ilahi Üstadımızdır. Onun halen benzerlerini bilemiyorum. Olsa olsa onun ihlaslı şakirtleri olabilir. İhlası benimsemeyenlere hakiki Nur Şakirdi, Kur'an'ın tilmizi denilmez kanaatındayım.

    "Üçüncü sualiniz, zamanla ahkâm değişir sözünü, dinî ahkâm için geçerli görmüyorum ki, bu suale cevap vermek imkânını bulayım.

    "Son ekmel din gelmiş ve başka din ve Nebi gelmeyecektir. Bizi din-i mübine yaklaştıracak tek çare, Nurlara sarılmak, müşküllerimizi o kevser havuzundan temine gayret etmektir.

    "Dördüncü sorunuza cevabım; Nurculuk değil, Kur'an ve ondan tereşşüh eden Risale-i Nurlara tilmiz olmak. Kur'an-ı Kerimin Hicr Sûresi sekizinci âyet ile beyan buyurulan hıfz-ı İlahinin bir tahakkuk ve tezahürüdür kanaatındayım.

    "Beşinci sualinize cevap: O zatı biz, bu yazının başında açıkladığımız gibi, şuuru taalluk etmeden istihdam olduğuna ilaveten, 'Bu zaman imanı kurtarmak zamanıdır. Tarikat zamanı değildir' sözünde buluyoruz. Kendisi ehl-i tarik olduğu ve tarikat dersini vermeye de ehil olduğu halde ihlas dersinde buyurduğu gibi şahsiyet-i maneviyeye çok ehemmiyet vermesi ile (Meâlen: Müminler ancak kardeştirler) ferman ve sevgili Peygamberimizin 'Ey Allah'ın kulları kardeş olunuz' emrine teşvik edilmenin tahakkukuna çalışmıştır kanaatındayım.

    "Zekânız, nâkıs cevabımı itmama yeter. Kusura bakmayın. Islâh edebilirsiniz ümidindeyim.

    Elbaki-Hüvelbaki

    Uhrevî ihtiyar kardeşiniz

    Hulusi

    ***

    Nurlu Albayımız bu aziz satırlarından kısa bir zaman sonra, 3l Mayıs l975 tarihli lütufnamesi olan mektubunda ise, bizlere şunları yazıyordu:

    "Aziz Kardeşim,

    "27 Mayıs l975 tarihli cevab-ı lütufnamenize cevabım:

    "Bugün Anadolu'nun-Türk milletinin dini ve manevî hayatı tatminkâr mıdır?

    "Sualinize ancak anlayışıma göre cevap vereceğim.

    "Malumunuzdur ki, son ve ekmel din islâm dinidir. Türkler dinlerine sadakatla bağlı oldukları müddetçe, maddeten ve manen terakki etmişlerdir. Tarih bu hakikata şahittir.

    "Fakat asır marîz, unsur yani millet hasta ve aza ve efrat alil olmuş bir durumda, Bu elim hâl, ahkâm-ı Kur'aniye ve sünnetlerin terk ihmali olmuştur da ondandır, dini hayatın zayıflığı. Bu çok ehemmiyetli emrazın (hastalığın) tedavisi için reçete Kur'an'a ittibadır. Din kâfidir. Ancak tecdit ve tamiri lazımdır. Bu mesele için de reçete Risale-i Nur Külliyatıdır. Çünkü onların kaynağı Kur'ân'dır. Daha fazla izaha ihtiyaç yoktur. Kifayetsizliğin telafisine çare de budur kanaatındayım.

    "Nurculuk tabiri yerinde, Risale-i Nur ve Kur'anın tilmizleri, şakirtleri demekliğimin sebebi:

    "l957 senesinin Kasım ayının sonunda Emirdağ'ında Üstad Hazretlerini son defa ziyaret etmiştim. Üstad Hazretleri ile bu son görüşmemizde, başbaşa, Mektubat'taki, ikinci mektubta hediyenin kabul edilmemesine dair mektubu kendileri okurken nurculuk tabiri geçince, orada durdular ve 'Şimdi bu tabir çok hoşuma gitmiyor. Çünkü insafsız insanlar ondan başka mana çıkarıyorlar. En iyisi nurculuk yerine, nurların, Kur'ân'ın şakirtleri, tilmizleri denilmeli' buyurmuşlardı.

    "Bu hatıranın hatırına hürmeten biz de nurculuk tabiri yerine şakirt, tilmiz tabirini kullanıyoruz.

    "Cenab-ı Hak, sizler gibi müdakkik, Hakka âşık, sıdka müştak kardeşlerden razı olsun. Adetlerini artırsınn. Âmin.

    Elbaki Hülvelbaki

    Mühibb-i Muhlisiniz

    İbrahim Hulusi.

    ***

    Hulusi Bey Ağabeyimiz son mektuplarından birisinde ise şunları beyan ediyordu:

    Mektubun tarihi. l0 Mart l980 -Elaziz

    "Muhterem Kardeşim.

    "20 Şubat l980 tarihli mektubunuzu melfufen iki mektupla beraber aldım. Sağ olunuz.

    "İkinci ve Üçüncü mektupların baş taraflarını benden istediğinizi ifadelerinizden anladım. O zamana mahsus yazıları maalesef bulamadım.

    "l978 Kasım ayında katarattan sağ gözümden ameliyat oldum. Gözlük yardımı ile, zoraki pek az okumak ve yazmak mümkün oluyor.İstediğinizi şimdilik yerine getiremediğim için beni bağışlarsınız ümidindeyim. Gözlerim görme kabiliyetini çok kayıp etti, kulaklarım fazla ağırlaştı. Yardımcısız ekseriya yakınımızdaki camiye bile gidemiyorum. Fakat buna rağmen derslere devam etmeye muvaffak oluyorum.

    "Elhamdülillahi Hazaminfadlı Rabbi.

    Duacınız

    Hulusi Yahyagil.


  3. #23
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Hacı İbrahim Hulusi Yahyagil

    Muallim Cûdî ve kasidesi

    Muhterem Albay İbrahim Hulusi Yahyagil Beyefendi ile mektuplaşmalarımız on yıldan fazla sürmüştü.

    Üstad Bediüzzaman'ın Barla Lahikası ismindeki mektuplardan meydana gelen eser l982-83 senelerinde yayınlanmıştı.

    Nur mektuplarının bu ilk Barla Lahikasında (s.l35) rastladığım bir hususu kendilerinden sormuştum.

    "Üstad Bediüzzaman'ın sizin mektubunuza verdiği cevabî bir Barla mektubunda deniliyor ki:

    "Merhum Muallim Cudi'nin kasidesi mübarektir.

    Cenab-ı Hak o zâtı şefaat-ı Kur'ânâ mazhar etsin.

    Görmemiştim.

    Görmesinden memnun oldum.

    Allah senden razı olsun..."

    "Bu mektupta geçen Muallim Cudi kimdir, bu zatın yazdığı kaside nasıl bir manzumedir, bu şiiri Üstada ne zaman göndermiştiniz?"

    Bu aziz ilim-irfan âbidesi, albay ağabeyimize gönderdiğim mektuba bir kaç gün içinde hemen cevap gelmişti.

    Hulusi Bey, yarım yüz yıl okuduğu, dersinde bulunduğu Nur İkliminin manevî dünyasından bizlere seslenmek iltifatında bulunuyordu. Muallim Cudi Bey'in Kasidesini hemen gönderiyordu.

    Zannediyorum aziz büyüğümüzün bize son mektubu olmuştu. 24 Mayıs l984 tarihli mektubuma verdiği cevap şöyleydi:

    "Bilmukabele Ramazan'ınızı tebrik ederiz.

    "Mektubunuzda sorduğunuz meseleye gelince:

    "l929 senelerinde Ürgüplü Hâfız Necib Efendi ismindeki alay müftülerinden bir dostum l336 (l920) tarihli Tasvir-i Efkâr Gazetesi'nde bir kaside göstermişti. Bu manzumeyi ben o zaman okumuştum. Kaside Kur'ân-ı Kerim ve Hazret-i Muhammed (a.s.m.) mevzuluydu.

    "Trabzonlu Muallim Cudi Efendi, merhum Yahya Kemal'in 'Ezansız Semtler' ismindeki bir yazısını okuyunca çok müteessir olmuştu. Bu üzüntüyle, bu kasideyi kaleme almış. Bu şiir tahmin ediyorum l920 senelerinde neşredilmişti.

    "Üstadı ilk tanıdığım sene, l929'da Eğirdir'de bulunuyordum. O zaman Eğirdir Dağı'ndaki, Dağ Talimgâhı'ndaydım. Bu kasideyi Barla'daki Üstadıma göndermiştim.

    "Bu güzel kasideyi elli beş sene sonra sana, ekte gönderiyorum.

    "Selâm eder, dualarınızı beklerim.

    Muhibb-i Muhlisiniz

    İ.Hulusi Yahyagil


  4. #24
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Hacı İbrahim Hulusi Yahyagil

    Aziz Albayın l929 senesinde Nurlu Üstada gönderdiği bu kıymetli kasideyi, yazana, gönderenlere, dualara vesile olması niyetiyle, yetmiş sene sonra aynı kasideyi neşrediyoruz:



    Kur'an-ı Kerim ve Hazret-i Muhammet (a.s.v.)

    Ümmi âlimdir Muhammed

    iman ederim ona müebbed

    Allame-i mekteb-i ledünni

    Hayrette bıraktı ins ü cinn

    Her dilde tekellüm etti Cibril

    Kim etti tekellüm böyle bir dil

    Üslub-u Arab yok ol revişte

    Bir harikuladelik var işte

    Tebliğde ebleğul beyandır

    Divan-ı kıdemde tercümandır

    Cibril-i Emin enisi ruhu

    Kur'ân'ı mübin lübb ü sünuhu

    İ'cazına itiraf bahir

    Kafir ona dense kavl-ı sahir

    Bir mucizdir, lisan-ı Haktır

    Hakkaki inanmaya ehakdır.

    Kur'ân ki kitab-ı kibriyadır

    Vareste-i şevbe-i riyadır

    İhlas-ı beyan, lisanı masum

    Manasını bilmese de mefhum

    Olmuş ki nücum-ı vahy-i havi

    Denmiş ona tuhfe-i semavî

    Her kevkebi müstakil zişan

    Her âyeti başka başka rehşan.

    Bir zikr-i mübarek-i mukaddes

    Bir ünsü latif ruh-u emles

    yok gıll u gış anda safi kevser

    Vechinde lika-yı Hak gülümser

    Her sehle-i mümteride peyda

    Bin dürlü serair-i mezaya

    Bakıldıkça olur nigaha rûşen

    Hiç gülleri solmayan gülşen

    Bir nazm-ı beliğ ve nesr-i enfes

    Ervaha tilaveti safares

    Kur'an okunurken eyle dikkat

    Kalbinde eser nesim-i rikkat

    Tebşir-i sefanuma-yı cennet

    İnzarı verir cehime heybet

    Müşriklere harb-i asumandır.

    İmansıza karşı biemandır.

    Mafevki beyan o tarz-ı tebyin

    Eyler hacer olsa kalbi telyin

    Nur-u azametlerin sedası

    İlân-ı kemal kibriyası

    Müminlere şirmi sildiren o

    Tevhidi tamam bildiren o

    Bir kıssayı eyler hikaye

    Tevhid-i Hüdâdır anda gaye

    Bir heybet-i Halikane mahsus

    Her âyet-i hilyedar-ı namus

    Üslub-u beyanın en rezini

    Âdâb-ı kelamın en güzini

    Ezkar-ı Hüdayı etmez ihmal

    Esma-yı şerife ayni ezyal

    Ahkam-ı münife gelince

    Tayin-i vazaif emri dince

    Allah'a nasıl ise ibadet

    Ol vecihle eyledi imamet

    Ebdana taharet etti talim

    Ervaha nezahet etti tefhim

    Tevhid-i hüda ile müeyyed

    Tasdik-i nübüvvet-i Muhammed (s.a.v.)

    Hakkiyle o seyyidül beşerdir

    Peygamber-i müteber-i haberdir.

    Fahşayı, kumarı, hamiri tahrim

    Etmekle buyurdu aklı takvim

    Olmaz hele mümine meâkil

    Hınzır-ı zebine-i heyakil

    Men eyledi zulmü, adli kurdu

    Her yareye kafi merhum urdu

    Davası şuhud ile müberhen

    Seyf-i zaferi, cidâli ahsen

    Bir hasım ile eylese tebarüz

    Namusuna eylemez tecavüz

    Haysiyetine riayet eyler

    Teklif-i rah-ı hidayet eyler

    İnsaniyet neye muhtaç

    Hep kuvveden fiile etti ihraç

    Namusuna dendi kudsi ekber

    Namusuna numunedir müttehar

    Piş-i nazara serer semayı

    Arzeder ukula kibriyayı

    Ağmaya basar verir ziyası

    Masmuğ sağırlara sedası

    Mürsellere verdi sıdk u ismet

    Tebliğ, fetanet ve emanet

    Ettikçe menakibi tekerrür

    Ezhan-ı beşere tenevvür

    İlmi, ulemayı etti tekrim

    Cehli, cühelayı kıldı tecrim

    Esnamı kırar, kulubü kırmaz

    İnsanı fena yola çağırmaz

    Fikr ile cemmadı eyler intak

    Zikr ile meâdi eyler işrak

    Terdifi rical eder inası

    Hakkı ile verir hukuk-u nâsı

    Eshab-ı cinana vasf-ı ebcal

    İman ile salihat-ı âmâl

    Dünyada zuhuru mahz-ı nimet

    Fahr etsin anınla zat-ı hilkat

    Dürdane-i lübbüdür vücudun

    Fevvare-i hubbudur şuhudun

    Bir hikmete mebni emri nehyi

    Zannetme heva, lisanı vahyi

    Bir kul o lisana kadir olamaz

    Kadir dahi olsa câsir olamaz

    Hak sevdi onu, o sevdi Hakkı

    Hubbun o hakiki müstehakkı

    Akvama muhabbeti eş etti

    Bir sofraya koydu kardeş etti.

    Cem etti kabail-i şuubu

    Bir kıbleye bağladı kulûbu

    Mahluk-u Hüda demez, halaknâ

    Muhtac-ı gıda demez rezaknâ

    Kalbinde olan mehafetullah

    Eyler mi hiç iftira alallah

    Mevlaya muhabbeti müsellem

    Sallallahü Aleyhi vesellem.

    ***


  5. #25
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Hacı İbrahim Hulusi Yahyagil



    Trabzonlu Muallim İbrahim Cûdî

    İstanbul Üniversitesi edebiyat fakültesinde l967-l97l yıllarında talebelik arkadaşımız ve Nur Talebelerinden Trabzon'lu Hayreddin Gürsoy dedesi merhum Trabzonlu Muallim Cudi Efendi ile alakalı olarak, biyografi şeklindeki ifadelerini şu şekilde kaleme almıştı.

    Trabzon'un meşhurları içinde başta gelen büyük âlimlerden İbrahim Cûdî Bey, l863 yılında Arsin ilçesi Yeşilce mahallesinde, halen mevcut olan evde doğmuştur. Babası yine âlim ve fazıl bir zat olan Küçük İbrahimoğlu (Gürsoy) Hacı Mehmed Efendidir.

    Küçük İbrahimzade İbrahim Cûdî (Gürsoy) Yüksek Medrese tahsili görmüş, devrinin ünlü hocalarından "İcazet" almıştır.

    Mısır'da iki yıl kalarak Arapçasını daha da ilerleten Cûdi Bey, Farsçayı da çok iyi biliyordu.

    İbrahim Cûdî Divan edebiyatına hakkıyla vâkıf; muallim, şair, hatip, yazar, ve bilgin bir din adamı idi.

    İlk görevine henüz l9-20 yaşında iken Ali Naki Efendinin Trabzon'da açtığı Hamidiye Mektebinde Türkçe Öğretmeni olarak başlar. Mısır'dan dönünce İranlıların Trabzon'daki Nâşiri Mektebinde muallimlik ve Müdürlük yapar. Ayrıca Fransız Frerler Okulu, Rum ve Ermeni okullarında Türkçe, Trabzon Lisesinde Arapça ve Farsça, Kız Numune Mektebinde Kompozisyon öğretmenliklerinde çalışmıştır.

    Cûdî Bey ayrıca birçok vazifeleri deruhte etmiştir. Trabzon Ticaret Mahkemesi âzâlığı ve Reisliği, Trabzon Gazetesi Baş Yazarlığı, Maarrif Meclisi üyelikleri yapmıştır.

    Trabzon Kültür Hayatının her kademesinde izlerine rastlanan Cûdî Bey Muallimler cemiyetini de ilk kuranlardandır.

    Cûdî Bey seferberlik yıllarını Ankara Kız Muallim Mektebi hocalığında, Ankara Lisesi Müdürlüğünde geçirir.

    İstiklâl Harbi yıllarında İbrahim Cûdî Beyi çok ateşli bir hatip olarak görürüz. Ünye'de Millî Mücadele için yazılar yazar, şiirler neşreder. Bu yıllarda dinî ve millî derneklerin başkanlığını da yürüterek Karadeniz Halkını Millî Mücadeleye, istiklale çağırmıştır.

    İstiklâl Harbi sonrası Trabzon Müftüsü olmuştur. İttihatçıların ve harb sonrası yetkililerin milletvekilliği teklifini kesinlikle kabul etmeyen İbrahim Cûdî kendini ilme ve İslâmi hizmetlere vermiştir.

    Cûdî Bey yirminin üzerinde eser vermiştir. l909 yılında neşrettiği "Esma-ül Hüsna Şerhi" adlı eserinden elde ettiği kazançla bugünkü "Cudibey İlkokulu"nu kurmuştur. En meşhur eserlerinden birisi de Lûgat-ı Cûdî'dir. Bu eserin eskimez yazı ile matbu nûshaları mevcuttur.




  6. #26
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Hacı İbrahim Hulusi Yahyagil

    Tarih sırasına göre basılan başlıca eserleri şunlardır:

    l. Nevâdir-i Nefise (l893)

    2. Teshil-i Elifba-yı Osmanî (l896)

    3. Kıraat-i Türkiye -I- (l90l)

    4. El-Kenzü'l Esnâ Fi-Şerh-i Esmâül Hüsna (l909)

    5. Ulûm-i Diniye Dersleri (l9ll)

    6. Teshil-i Sarf-i Osmanî (l911)

    7. Kıraat-i Türkiye - II - (l911)

    8. İlk Tâlim-i kıraat (l911)

    9. Tarih-i Enbiya ve İslâm (l912)

    l0.Küçük Tarih-i Enbiya (l912)

    ll. Elhaytü'l Ebyar yahut Ramazan Vaizi (l912) Bu eserin l970 yılında Türkçe Baskısı yapılmıştır.

    l2.Tâlim-i Kıraat (l923)

    l3. Rehber-i Avâmil

    l4. Ettarâif-ü Vezzarâif

    l5. Lûgad-ı Cûdî

    Merhum İbrahim Cûdî'nin İstanbul ve Trabzon basınında neşredilmiş yüzlerce yazı, şiir ve makaleleri, ayrıca bir divanı vardır.

    Cûdî Bey'in merhum Ankara'da bulunduğu yıllarda Hacı Bayram Camiinde yaptığı vaizleri de meşhurdur. Hatta zamanın Diyanet İşleri Reisi Rifat Börekçi Hoca haftada bir gün Hacı Bayramda va'z yapmış. Cûdî Bey orada olduğu müddetçe kürsüye çıkmaz ve yerini ona terkedermiş.

    Ayrıca Cûdî Beyin çok büyük bir âlim olduğunu Diyanet İşleri Reisliği de onun hakkı olduğunu ifade ederek durumu M.Kemal'e intikal ettirmiştir. Kendisine yapılan, Diyanet İşleri Başkanlığı teklifini de kabul etmemiştir. Bu konuda önemli bazı sebebler ileri sürdüğü halen İstanbul'da oturmakta olan oğlu Mehmet Hakkı Cûdî Bey tarafından ifade edilmektedir.

    Küçük İbrahimzade (Gürsoy) Cûdî Bey siyasi hiçbir partiye girmemiş, muallimliği ilmi çalışmaları mebusluğa ve bazı yüksek mevkilere tercih etmiş, Trabzon Müftüsü iken l2 Nisan l926 tarihinde Kadir gecesi vefat etmiştir. Cenab-ı Hak rahmet eylesin...



Sayfa 3/3 İlkİlk 123

Benzer Konular

  1. Hacı Ali Kılıçalp
    By BaRLa in forum Bediüzzaman Talebeleri
    Cevaplar: 11
    Son Mesaj: 09.06.09, 07:42
  2. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 12.08.08, 10:04
  3. Hulusi
    By BaRLa in forum Bediüzzaman Talebeleri
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 25.07.08, 06:52
  4. Hulusi Ağabey'den -30.Söz
    By SiLa in forum Risale-i sesli, Sohbetler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 11.07.08, 14:05

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •