Son Şahitler 1.Cild s. 309
ABDULLAH ÇAVUŞ (KULA)
Nur Postacısı
l901 yılında Isparta'nın İslâmköyü'nde dünyaya geldi.
İslâmköyü
Bir Miraç sabahının aydınlığında girdik, İslâmköye, Uzun zamanlardır, hep arzu ederdim. Fakat bir türlü gidememiştim İslâmköyüne.
Isparta'nın bir çok köylerini adım adım gezmiştik. Bedre, İlamâ, Kuleönü, Sav, Çobanİsa, Akkeçeli, Garip, Bozaönü, Yenice ve diğer köylerde çalışmalarımızı sürdürmüştük.
İslâmköy denince, Üstad Bediüzzaman'ın bu köye iltifatı, bu köye karşı alâkası ve nihayet Nur davasının ilk şehidi, Hafız Ali gelir benim aklıma.
Baharın tatlı havasını ciğerlerimize çekerek, Barla bahçelerinden geçerek, sabahın erken saatlerinde girdik İslâmköye...
Bediüzzaman bu köyü 'Nur Fabrikası'nın merkezi olarak isimlendiriyordu. Nur fabrikasının sahibi olarak da, Hafız Ali'yi gösteriyordu. Nur fabrikası sahibi, İslâmköyü'nün yetiştirdiği mübarek bir insandı.
"İslâmköyü Risale-i Nur'a pek ziyade alâkadarlıkla, imtiyaz ve sebkat kazanmış...
"Ben İslâmköyünü, Nurs köyü olarak biliyorum...
"Nur Fabrikası o köyde dağadağsız teessüs etti, tahmin ediyorum."
Bunları düşünerek geziyorduk, İslâmköyünün sokaklarında.
İslâmköy de Nur postacısı Abdullah Çavuş'u (Kula) aramaya başlamıştık.
Abdullah Çavuş'un evinde
Az sonra ihtiyar bir zatla karşılaştık. Tebessüm içinde, yıllar önceki Nur postacılığının ulvî heyecanını taşıyordu yüzünde..
Evinde kurduğu sofrada kahvaltı yapıyorduk. Ama zihnimiz, gönlümüz, bütün duygularımız onun bize anlatacaklarında, getireceği kâğıt parçalarındaydı. O ise, bizi ağırlamak için sofraya çeşit taşımakla meşguldü.
Nihayet dayanamayarak :
"Yahu Abdullah amca bırak sen şu sofra ile uğraşmayı da, bize Üstad Bediüzzaman'dan anlat, Nur postacılığından bahset. İçerde tavan aralarında, bodrum katlarında, gizli bölmelerdeki kitaplardan risalelerden getir' dedim.
Yine güldü derin derin, "Kırk yıl geçti sorduğunuz hikâyenin üstünden. O zamanlardan bu zamana bir şey kalmadı ki,"
"Biliyorum birşey kalmamıştır. Ama atalarımız, cami yıkılsa da yine mihrabı kalır' demişler. Bize kalanlar kâfidir. Biz kanaatkâr insanlarız' deyince koştu içeriye...