Son Şahitler 1.Cild s. 201
ENVER PAŞA
"Damat ve yaver-i hass, hazret-i şehriyari Enver" şeklinde kartviziti olan Enver Paşayla, Risale-i Nurun tercümanı Bediüzzaman Said Nursî'nin tanışmaları ve dostlukları tâ İkinci Meşrutiyet senelerinde başlamıştı.
Bütün hayatında tezatsız ve tenakuzsuz rehber bir şahsiyet olan Bediüzzaman, ömrünün ilk senelerinden beri hürriyetçi ve "meşrutiyet-i meşrua" taraftarı olan "Çağımızda Bir Asrı Saadet Müslümanı'ydı.
Muhterem doktor Cahit Öney "Meşrûtiyet" başlıklı bir dörtlüğünde bu meseleyi şöyle ifade ediyordu.
"Baştacı iken tutmadı meşrûtiyyet
Alkışlanıyor şimdi de cumhuriyet.
İnsan soruyor, hangisi efdal acaba?
Üstadımızın hasreti. Meşrûiyyet!"
İslâmî hürriyetin, adaletin ve meşruiyetin bir temsilcisi olarak Selanik Hürriyet meydanında ilk konuşmayı ve nutku kendisi söylemişti.
İşarâtü'l-Îcaz'ın kâğıt masrafı
Bediüzzaman'ın daha sonraki senelerde ve Birinci Cihan Harbinde gönüllü milis albayı olduğu zamanlarda da Enver Paşanın amcası Halil Paşayla, talebesi ve fedâisi Molla Habib vasıtasiyle haberleşmeleri olmuştu. Molla Habib bu haberleşme vazifesini büyük bir kahramanlıkla yaptıktan sonra eski ismi Vastan olan Gevaş'ta Rus kuvvetleri tarafından şehid edilmişti.
Milis albayı Gazi Said Nur, l9l8 Hazirar'ında Sibirya'daki Rus esaretinden dönüşünde, harbin en ateşli günlerinde cephede yazdığı İşârâtü'l-Îcâz ismindeki hârika tefsirini İstanbul matbaalarında bastırırken, şiddetli ısrarla Harbiye Nazırı Enver Paşa kitabın kâğıt masrafını kendisi karşılamıştı. Bu sıralarda yine Bediüzzaman, Enver Paşa ve diğer Osmanlı paşalarının ısrarıyla, orduy-u hümayunun adayı olarak, Dârü'l-Hikmet'l-İslâmiye'ye âza olarak tayin edilmişti. Kendisine harp madalyası ve gazilik beratı verilmişti. Bir gazi olduğu için günlük yemekleri de Ayasofya aşhanesi tarafından karşılanıyordu.
Osmanlı Cihan Devletinin son padişahı Sultan Vahîdüddin Han, Şeyhülislâm Musa Kâzım Efendinin ve Harbiye Nâzırı Enver Paşanın imzalarıyla Darü'l-Hikmet'e tayin edildiği zaman, aslen Doğubeyazıtlı, Molla Habib'in arkadaşı Molla Süleyman Ayaz (l894-25 Haziran l974) Üstad Bediüzzaman'la İstanbul'da çok zaman beraber bulunuyordu.