Son Şahitler 2.Cild s. 255
HASAN FEYZİ YÜREĞİL
l895'de Denizli'de doğdu. Şâir, edib, mutassavıf ve muallimdi. Bediüzzaman'ı l943'de Denizli'd tanıdı. l946'da vefat etti.
Bediüzzaman'a âşık bir zat
Nur irfan mektebinin unutulmaz simalarından birisi de Hasan Feyzi Yüreğil ismindeki bir hakikat kahramanıdır.
İlk intiba, ilk tesir, ilk ziyaret, ilk hatıra, insan hafıza ve gönlünden kolay kolay silinmiyor.
Risale-i Nur'un müstesna talebelerinden Hasan Feyzi Hazretlerinin Denizli kabristanındaki mezarını ilk ziyaret hatırasını da unutmak mümkün müdür?Bu ziyaret hatırası ter ü taze zihnimde her zaman yaşamaktadır.
Hasan Feyzi Yüreil, Denizli'nin Çivril kazasının Güveçli köyünde muallim olarak imana ve Kur'an'a hizmet eden bir hakikat adamı idi. Melami tarikatı şeyhlerinden olan zat, Nur manzumesine dahil olmazdan evvel de etrafını ışıldatan bir kandildi.
"Canım sana kurban olacak"
Hasan Feyzi Nur'un ateşine pervaneler gibi atmıştı kendini. Eski zamanlarda birbirinin yerine hastalanan ve vefat eden yüksek fedakârlar gibi, o da Rabbinden, Üstadına bedel ölmeyi diliyor. Bir şiirinde bu niyazını şöyle dile getiriyordu:
"Bam-ı feyzinden ırak olmayı asla çekemem
Dahi nezrin bu ki canım sana kurban olacak."
(Ey gönüllerin sultanı Bediüzzaman, senin feyizli, bereketli kapından, dergâhından, eşiğinden uzak olmaya, ayrı kalmaya aslada yanamam.
"Benim adağım, dileğim ve arzum, canımın sana kurban olmasıdır. Ben senin uğrunda kendimi feda ediyorum. Sana gelecek belalar bana gelsin. Sana hayatımı adak olarak takdim ediyorum.)
Gerçekten Hasan Feyzi Efendinin bu niyazını, bu samimi ve kalbî arzusunu Cenab-ı Hak kabul etmişti.
Bu manzumeyi yazdıktan kısa bir zaman sonra l3 Kasım l946 senesinin Çarşamba günü Cenab-ı Hakkın rahmetine intikal etti.
"Üstadına bedel şehit oldu"
Nur Risalelerinde bir çok mektupları, şiirleri ve takrizleri bulunmaktadır. Bu vefat hâdisesiyle alâkalı olarak Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri bir mektubunda şunları ifade etmektedir:
"Nur hakkında parlak fıkralarında, bu biçarekardeşine kendini kurban etmeye söz verdiğinden ve Nur vazifesini acele yapmasıyla istirahat âlemine gitti.
"Merhum Hasan Feyzi kardeşimiz, aynen şehid merhum Hâfız Ali misillü, bir mektubunda dediği gibi 'Dahi nezrim bu ki, canım sana kurban olacak!' dediğini tasdiken Üstad'ına bedel, şehid kardeşi büyük Hafız Alinin yanına gitmiş. Bu zat-ı zülcenaheyn, ehl-i kalb ve gayet yüksek bir ehl-i ilim ve hakikat, otuz sene muallimlik perdesi altında imana hizmet etmiş ve on seneden beri Risale-i Nuru elde edip, gizli perde altında çalışmış. Sonra daiki sene zarfında doğrudan doğruya Risale-i Nur'un yüksek hikmetlerini ve kemâlatını çekinmeyerek ruh-u caniyle herkese ilan etmiştir."
"Bir asır evvelki müjde"
Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin dünyaya geldiği senelerde, yani bir asır kadar evvel, Denizli'de büyük evliyadan Hacı Hasan Feyzi isminde bir zat, bir gün talebelerine:
"Bugün Kürdistanda bir büyük evliya dünyaya geldi. Bu zat, zamanımızın sahibi, asrımızın vekilidir" diyerek müjdeler veriyordu.
İşte bu Hacı Hasan Feyzi'den sonra sıra ile yerine iki zat geçiyor. Aradan seneler geçtikten sonra, Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri Denizli hapishanesine gelince, aynı ismi taşıyan muallim Hasan Feyzi Efendi, birinci Hacı Hasan Feyzi'ye imtisalen Nur Risalelerine sahip çıkıyor. Nura pervane olarak, sahipolduğu şeyhliği dahi bir tarafa bırakarak şunları terennüm ediyordu:
"Yollarda bıraktık geçtik dervişi
Artık gönüllerden öyle teşvişi
Kâfi parlayan nur'un güneşi
Ey makes-i rahmet-i âlem Risale-i Nur..."
Bugün Denizli mezarlığında medfun olan Hasan Feyzi Efendi'nin beyaz mezar kitabesinde şu satırlar okunmaktadır:
"Ömrünü ilm ü irfana vakfedip mektep ve kürsülerde feryad edip, kalbleri feyz ile her an, ölmüş tenlerde hep buldular can. Bilmediler söz attılar ol ere, o da tasa rahmet olur mu diye, yaşı basarken elli bire, boyun kesip verdi canını dilbere...
"Aziz şehid Hasan Feyzi, l3 Kasım l946 Çarşamba günü irtihal eyledi."
Bu aziz İslâm kahramanının şiir, mektup, takriz ve mersiyeleri, Nur Risalelerinin şu eserlerinde yer almıştır:
Emirdağ Lâhikası, Tarihçe-i Hayat, Konferans, İman Hakikatları, Siracinnur.
Kabri nur, mekânı ebedî Cennet olsun...