17. Andolsun ki, onlardan önce Firavun halkını da imtihan ettik. Onlara şerefli bir peygamber gelmiş (ve şöyle demişti):
18. “Allah’ın kullarını, bana bırak! Çünkü ben size (gönderilmiş) emin bir peygamberim.” [krş. 20/47]
Duhan - 17/18
17. Andolsun ki, onlardan önce Firavun halkını da imtihan ettik. Onlara şerefli bir peygamber gelmiş (ve şöyle demişti):
18. “Allah’ın kullarını, bana bırak! Çünkü ben size (gönderilmiş) emin bir peygamberim.” [krş. 20/47]
Duhan - 17/18
لا اله الا انت سبحانك انى كنت من الظالمين
Kahramankentli, emeğinize sağlık Allah(c.c) razı olsun.
Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur...
1. Yâ Sîn.
2. Hikmet dolu Kur’an’a yemin ederim ki,
3. (Resûlüm!) Hiç şüphesiz sen, gönderilmiş (peygamber)lerdensin.
4. Dosdoğru bir yol üzerindesin.
Yasin - 1/2/3/4
لا اله الا انت سبحانك انى كنت من الظالمين
Kahramankentli teşekkür ederim, emeğinize sağlık Allah(c.c) razı olsun.
Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur...
44. Allah’a ve âhiret gününe inananlar, mallarıyla, canlarıyla savaşmaları hususunda senden (bir bahane ile) izin istemezler. Allah, muttakîleri (emrine uyan, itaatsizlikten sakınanları) çok iyi bilmektedir.
Tevbe - 44
لا اله الا انت سبحانك انى كنت من الظالمين
Allah(c.c) razı olsun...
Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur...
1-Hevâ, vahye karşı gelip Allah’ın ilâhlık ve Rabliğini kabullenmeyenlerin en büyük putudur. İslâm’a uymayan her arzu ve davranış hevâdır. Yüce Allah’ı Rab ve kendisini O’nun kulu olarak tanımayan ve O’nun koyduğu yasaları dışlayıp çiğneyen kişiler, bazen kendi arzu ve heveslerinin kulu olurlar; bazen Allah’a karşılık kendilerini tam yeterli görüp (41/6-7), “Ben sosyal hayatımla ilgili işlerimde Allah’ın emirlerini kabul etmem, O’nun emirleri beni bağlamaz ve böyle de olmalı dır.” diyerek kendi kendilerini/hevâsını rab durumuna getirir ve başkaları üzerinde hâkimiyet kurmaya ve onları Allah’ın emirlerine değil kendilerine boyun eğmeye zorlarlar. Böylece tâğûtlaşırlar. Bu durumda elbette birtakım zulümler meydana gelecektir. Hevânın hâkim olduğu yerde hayat fesada uğramıştır. Allahu Teâlâ ise artık bunları kurtaracak bir yardımcı olmadığını bildirmektedir (krş. 45/23). Aynı zamanda bu hevâ ve heveslerine tâbi olanların kalbi, daima ıstırap içindedir. Çünkü vicdan onu ayıplar. Böylece kalbinde ıstırap bulunan kimseler mesut yaşayamazlar.) [bk. 33/36; 42/21]
43. (Allah'ı ve hükümlerini unutup) hevalarını/arzu ve heveslerini kendisine ilâh edinen kimseyi gördün mü? Artık ona sen mi vekil olacak (da onu koruyacak)sın? (1) [bk. 28/50; 45/23]
Furkan - 43
لا اله الا انت سبحانك انى كنت من الظالمين
1-2-3-4. Ey örtünüp bürünen!(1) (Resûlüm!) Gece (ya) biraz (uyumanın) dışında kalk (ibadet et);(2) (ya da) yarısında (kalk), ister o (yarısı)ndan biraz eksilt, ister onu (biraz) artır. Kur’an’ı da tertîl ile (ağır ağır, tecvidle)(3) oku.
Müzzemmil - 1/2/3/4
1-“Ey üzerine örtüyü çekerek uyuyan!” demektir.
2-Müddessir sûresinin ilk âyetlerinden sonra, bu âyette teheccüd namazı, Resûlullah’a (s.a.v.) farz olmuştu. Bir yıl devam etti, sonra yüce Allah aynı sûredeki 20. âyeti indirdi. [Gece ibadeti için ayrıca bk. 32/16; 76/26]
3-Kur’an’ı tertil ile okumak harflerin hakkını ve müstahakkını vererek, lahn (celî-hafî), tegannî ve sanat gösterisinden uzak olarak (ağır ağır, düzgün) okumaktır. Bunlar bilinip gözetilmeden okumak, keyfine göre okumak olup haramla neticelenebilir. [bk. 25/32]
لا اله الا انت سبحانك انى كنت من الظالمين