Şener Ağabey' den Notlar 4
Aziz Sıddık
Hayat-ı içtimaiyeye giren bir insan ala külli hal çözülür hamiyeti gevşer. Bu bir kaidedir. Bu çözülme bazan hayalde bazan gözde bazan fikirde bazan da amelde olur. Hayat-ı içtimaiyenin müşevveş hadisatının dağlarvari emvacı içinden kurtuluş için niyeti halise lazımdır. Bu niyet-i halise sefine-i nuh gibi, sahil-i selamete ulaştırır. Biz cihad meydanındayız yara alabiliriz. Ama niyet mühim. Hayat-ı içtimaiyede yara alan niyet-i halise sahibi olanlar üzülmesin ye’se düşmesinler. O yaralara rağmen dava-yı Kur’aniyeye...
Bizim hizmetimizdeki ihtilafların önemli sebeplerinden birisi de denkliktir. Aynı seviyedeki Nur Talebeleri birbirlerini kıskanabilirler. İşte bu durumda ikisinden birisi fedakarlik yapıp diğerine inkıyat etse, onu melekler bile alkışlar. Kıskançlık ruhu paslatır. Risale-i Nur hizmetinde, terakki edenler Nur’un köleleridir. Meyl-i tefevvuk, tedenniye sebeptir.
Her Nur Talebesinin manevi hayatında müzaharet devresi vardır. Bilhassa ilk intikal devresinde hep müzaharet vardır. Daha sonra şevk devresine girer. Daha sonraları o müzaharet kısmen kesilir. Artık kendi cehd ve gayreti ile ilerler. Şevk devresi ruhun hakikatleri kapması ile olur. Muhabbet devresi, Risale-i Nurun kalpte mekan tuttuğu devredir. Sebat devresi, esas tehlikeli olan devre bu devredir. Enaniyet ve süflü arzular bu devrenin en ağır imtihanlarındandır. Ülfet artar, irtibat zayıflar, içtimai meseleler aklını kurcalar. Risale-i Nurlarla meşguliyet, günahlardan kaçınmaya çalışmak ve kudsiyete intikal etmek ile bu devre asgari zararla atlatılabilir.
Hakikatleri yerli yerine kullanmak gerekir. Diş macunu göze sürülmez, bir söz birisine derman iken başka birisine da’ getirebilir. Faydalı olamıyorsak zararlı olmamaya calışmalıyız.
Risale-i Nura makamsız hizmet eden manevi makamatın en müntehası olan sıddıkiyete vasıl olur. Bu ise tam mahviyetle olur. Öyle haraket edeceksin ki kardeşlerini kıskandırmayacaksın. Kardeşlerimizin hatalarını bir doktorun hastasını tedavi ettiği gibi tedaviye çalışacağız. İtina, kavl-i leyyin ve genelde lisan-ı hal ile ikaza çalışacağız.
Anlamak iki çeşittir. Birisi ibareyi anlamak diğeri ise hakikatı anlamak. Uhuvvet risalesini okuduğu halde kardeşiyle döğüşen adam ibareyi anlamış fakat hakikatı anlamamıştır. Hakikatı anlayan kardeşiyle döğüşmez. Kardeşin seni tahkir ettiği halde sen ona muhabbet gösterebilirsen, işte o zaman hakikat anlaşılmıştır.
Öğrenmek başka şey, anlamak başka şeydir. Bir Nur Talebesinde idrak olsa vukuf olmazsa sathi kalır. Halbuki bu deniz binlerce metre derinliğindedir. Vukufiyet arttıkça derinlik de tezayüd eder... Bu hakikatleri en önce iç alemimizi mamur etmek için kullanacağız. Bu yol ihlas yoludur. İhlasa mani olan çok önemli bir şey yok. İhlasa mani olan şeyler genelde önemsiz şeylerdir. Lüzumsuz, kederli, hodfuruşane, sakil ve riyakarane bazı hissiyat-ı süfliyedir.
Az değiliz. Az olduğumuza üzülmeyeceğiz. Çünkü kainat kuruldu kurulalı bu böyledir. Cemadat fazla nebatat az. Nebatat fazla hayvanat ondan daha az. Hayvanat fazla insanlar az. Kafirler fazla müslümanlar az. Amiler fazla, veliler az. Veliler fazla, asfiyalar az. Asfiyalar fazla, enbiyalar az .
İnsanın temelde dört göstergesi vardır. Bunlar: Kalb, idrak, ruh ve sırdır. Eğer bir Nur Talebesinde kalp göstergesi ağır olursa onun meşrebi, velayet, ittika ve abid’lik üzerine akar. Eğer idrak meşrebinde galip olursa, o zaman ilim ve hikmet onda hükmeder. Eğer ruh göstergesi ağır basarsa ondan şevk sudur eder. Eğer sır ağır basarsa onun meşrebi meşreb-i arifin olur. Bu dördünü birleştirmek matlup ve maksuttur...
Hubbu dünya hakikat-ı dini uçurur. Dünyaya muhabbet eden bir mümin dine ciddi teveccüh edemez. Dünya muhabbeti insanın kalbinde Allah’ı unutturur. Kalbinde dünya muhabbeti olan bir kişi sekeratta zor kurtulur, belki de kurtulamaz. Onun için arifler kalblerine Allahın muhabbetinden başka bir şey yerleştirmiyorlar. Ne ki seni Allah’dan alıkoyuyor, işte o senin putun, o senin dünyan. Bir insanın kalbinden dünya muhabbeti silinmedikçe maneviyat mimarisi yükselemez. Dünyayı ciddi seven, Allah’ı ciddi sevemez. Dünyaya kalbi alaka caiz değildir. Amel yapan değil amelini muhafaza eden kurtulur. Allah cümlemizin akıbetini muhafaza eylesin. Amin...İman ve takva sahibine alem-i melekütün kapıları açılır. Sema ve arzdan bereket yağar.
Heybet ateşi kalbi yakar muhabbet ateşi ruhu kavurur şevk ateşi nefsi öldürür. Ceset ruha dayanır, ruhu yaşatan ise ilahi ideallerdir. Eğer ruh o ilahi ve Rabbani ideallerle dolsa ruh gençleşir. Ondaki dava aksiyona dönüşür. Hakikatı neşreder. Ceset ne kadar yıpranırsa yıpransın ruha tabidir. Muhatabda hakikatı işitecek bir kulak, aksettireceği de bir ruh haleti lazımdır.
2004-07-11