ALİ HAYDAR MORGÜL
"İstanbul'a Nur Talebeleriyle tanışmaya geliyorum"
"İlkokul 5. sınıf sıralarında iken Rize'nin Pazar ilçesine bağlı olan köyümüze Risale-i Nurlar gelmişti. Köylülerimiz bu paha biçilmez eserlere dört elle sarıldılar. Bizim de gün geçtikçe bu mükemmel eserlere ve müellifine sevgi ve saygı hislerimiz kuvvet kazandırıyordu. Bu sebeple ilk etapta İstanbul'a gidip Nur Talebeleriyle tanışmak arzusu bende belirmişti. Büyük bir şevk ile İstanbul'a gelmiştik. Süleymaniye dershanesini bulmamız, tam bir tevafuk eseri idi. Bir gün Küçükpazar'a yolumuz düştü. Buradan Süleymaniye Camiinin minarelerini görünce camide namaz kılmaya karar verdik. Ve oradan Süleymaniye dershanesini soracaktık. İkindi vakti idi. Namaz kıldıktan sonra birisine dershaneyi sordum. O da başka birisine bizi gönderdi. İşte bu ikinci adam, Süleymaniye dershanesinde kalan bir ağabeyimiz idi. Bu zat bize 'Maşaallah, bize geliyorsunuz' diyerek iltifat etti. Artık tanıdığımız dershaneye sık sık giderdik. Zaten bizim İstanbul'a gelişimizin en büyük sebebi bu idi. Arzuma vasıl olmuştum.
"Galip Gigin'le Üstadı görmeye gidiyoruz"
"O zamanlar yirmi yaşlarında idim. Henüz askerliğe gitmemiştim. Galiba 1956 senesi idi. İstanbul'dan Isparta'ya Üstadı görmek için Galip Gigin ile gitmeye karar verdik. Trenle gittiğimiz Isparta'ya sabah namazında varmıştık. Rüştü Çakın Ağabeyin dükkânının adresini almıştık. Elimizdeki adrese giderek maksadımızı anlattık. Üstadın evini uzaktan bize gösterdiler. Biz de gösterilen istikamete büyük heyecan ile gittik. Üstadın kapısında bir asker vardı. O da Üstadı ziyarete gelmişti. Bize kapıyı açan Ceylan Ağabey, Üstada haber vermeye gitti. Arkasından Bayram Ağabey bize kapıyı açıp Üstadın müsait olmadığını söyledi. Bu haber bizi üzüntü girdabına attı. Neşemiz gitmiş, ümitsizliğe kapılmıştık. Biz geri dönerken Bayram Ağabey de bizimle beraber çarşıya doğru yürüyordu. Bizim üzüntümüzü görünce bize 'Bu askeri yolcu edelim. Geri döner sizi, Üstadla görüştürürüm' demişti. Bu konuşma bizi kendimize getirmişti. Yine Üstadı görme şevkiyle dolmuştuk.