ALİ İHSAN ÖZYURT
"6-9-1955 günü öğretmen Mehmet Canyoldaş ve stajyer öğretmen Mesut isimli bir arkadaşla birlikte Isparta'ya gittik. Nur talebesi Nuri Benli'nin otelinde kaldık. Üstadı ziyaret etmek istediğimizi söyledik. Benli'nin oğlu sabahleyin gidip, Rüştü Çakın Ağabeyi buldu. Rüştü Ağabey de Benli'nin oğluna, Üstada bizzat gitmesini söylemiş. Döndüğünde Üstadın rahatsız olduğunu ve kimseyi kabul etmediğini söyledi. Yanımızda bir de Siirtli zat vardı. O da Üstadı ziyaret etmek istiyordu.
"Üstadı görmeden geri dönmemeye kat'iyyen kararlıydık. Şayet Üstad Emirdağ'a giderse Emirdağ'a, Eskişehir'e giderse Eskişehir'e gitmeye karar verdik. Bu minval üzere konuşup dururken, Benli'nin oğlu Selâhaddin koşarak geldi ve Üstadın bizi on beş dakikalığına kabul edeceğini bildirdi. Kalktık ve o zamanki ismi Dere Sokak olan sokaktaki Üstadın kaldığı eve gittik.
"Manevi hastalığı varsa Hastalar Risalesi'ni okusun"
"Önce Siirtli zat girdi ve meselesini söyledi. Üstaddan hasta olan kızı için okuyup muska yazmasını istedi. Üstad da, cevaben, 'Kardeşim, onunla hastalık geçmez. Şayet manevî bir hastalık varsa, Hastalar Risalesi'ni okuyun. İnşaallah geçer' dedi. Siirtli zat Kürtçe konuşmak istedi. Ancak Üstad, 'Ben Kürtçe bilmiyorum' dedi ve konuşmadı.