"Menderes'le Bediüzzaman'ın selamlaşması"

"Merhum Adnan Menderes 1958 yılında Emirdağ'a gelmişti. Mahşerî bir kalabalıkla yürüyorlardı. Tam Üstad Hazretlerinin oturdukları evin önüne geldiklerinde, ona Üstadın evini gösterdiler. Ben de bu manzarayı görmek için tam karşıya durmuştum. Merhum Menderes pencereden bakan Üstada elini kaldırarak selam verdi. Üstad ise buna mukabeleten iki elini birden kaldırarak kucak açmış şekilde Menderes'e selam verdi. Bu sırada öyle bir alkış tufanı koptu ki, ben öyle bir alkış görmedim. Sanki yer yerinden oynuyordu.

"Afyon Hapishanesinde Kasap Tahir isminde birisi vardı. Bu birisinin başını kesmiş ve idama mahkum olmuştu. Fakat henüz idamı infaz edilmemişti. Bu, hapishanede Üstadı ziyarete gitmişti. Üstad buna 'Sen öldürülmeyeceksin ' diyor. Gerçekten de 1950 yılında bir af çıkıyor, o da bu aftan yararlanarak idam olmaktan kurtuluyor.

"Mustafa Sabri Efendi Şeyhülislam olunca, Üstad Hazretleri iki-üç gün hiç dışarıya çıkmıyor, daima odasında oturuyormuş. Mustafa Sabri Efendi bunun üzerine Üstadın yanına çıkarak ne yaptığını sormuş. Üstad Hazretleri de, 'Meşgulüm, meşgulüm, nefsimi terbiye ile meşgulüm' diye cevap vermiş. Mustafa Sabri Efendi 'Nefsinin neyiyle meşgulsün?' diye sorduğunda Üstad şöyle diyor: 'Nefsim bana diyor ki; 'Sen şeyhülislamlığa her hususta Mustafa Sabri Efendiden daha layıksın, sen varken neden onu şeyhülislam yaptılar?' Ben de ona diyorum ki; 'Eğer bu görev sana nasip olsaydı, hiçbir kimse buna engel olamazdı. Demek ki, sana nasip değilmiş, hakkına razı ol. Oturduğun yerde otur."

(Son şahitler adlı eserin, dördüncü cildinden derlenmiştir...