MUSTAFA ÖZSOY
Hatıralarını şöyle anlatıyor:
"Bir köy çocuğu olarak dünyaya gelmişim. Ailem bana dinî bir eğitim verememişti. O zamanki şartlarda bu büyük ölçüde zordu. Mevcut dinî kültürümü nineme borçlu idim. O bana Âhirzamandan, Kıyametin geleceğinden bahsederdi. Kıyamet, haşir, Cennet, Cehennem gibi mefhumları ismen de olsa ondan duymuştum.
"İlkokulu bitirdikten sonra köy enstitüsü imtihanlarını kazandım. Demokrat Parti iktidarından sonra , okullarımızın adı 'Öğretmen Okulu' olarak değiştirildi ve süresi altı yıla çıkarıldı. Okullara din dersi de konuldu, ama bu pek kifayetli değildi.
"1955'te mezun olduktan sonra Diyarbakır'ın Dicle kazâsına tayin oldum. Tayin olduğum Birsin köyünde okul kapalı idi. Ben gidince açılmış oldu. Köyde ancak askerlik yapanlar Türkçe bilirdi. Yeştmiş-seksen hanelik köyde, gündüzleri okulda, geceleri ise evlerde, köylülerle sohbet yaparak vakit geçirirdik. Cuma namazlarını kılar, at yarışlarını kaçırmaz ve her katıldığım yarışta da birinci olurdum.