SALİH ÖZCAN
"Üstad, 'Annem Hüseynî, babam Hasenî'dir' dedi."
Salih Özcan hatıralarını şöyle anlattı.
"1949 yıllarında Hulûsi Ağabey (Yahyagil) bize, Üstad Bediüzzaman'dan bahseder ve Küçük Sözler'den okurdu. Afyon'da olduğunu söyler ve bizi Üstadı ziyarete teşvik ederdi.
"O sene liseyi bitirdim. Tatilde Emirdağ'a Üstadın ziyaretine gittim. Dedem bana o zaman izin vermişti. Mehmed Çalışkan'a giderek beni Üstada götürmesini istedim. Üstad bizi kabul etti. Dizlerinin üzerinde doğruldu, kalktı, 'Gel, Seyyid Salih! Gel' diye beni kucakladı. Ellerinden öptüm, başımdan tuttu. Dedemin, Hulûsi Ağabeyin selâmlarını, hürmetlerini söyledim. Yanımızda bulunan Mustafa Acet'le Mehmet Çalışkan'ı dışarı çıkarttı. 'Ben yüzbinlerce seyyidi beklerken sen geldin' dedi. Ben kendilerinin seyyid olup olmadıklarını sordum. Annem Hüseynî, babam Hasenî'dir' dedi. Sonra da, 'Ben de seyyid sayılır mıyım?' diye tebessümle sordu. Ben de, 'Hem de çift taraftan seyyidsiniz' dedim.
"İstanbul'da üniversiteye gireceğimden bahsettim. Orada Nur talebeleri olduğunu, onlarla tanışmamı söyledi. Daha sonra kendilerine Urfa'dan mektup yazmıştım. O zaman Vahdeddin Gayberî'yle bir kısım kitaplarını ve eşyalarını göndermişti. Kendisine gidip gelen Urfalılara, Urfa'ya geleceğini söylerdi. Sonra Ceylân Çalışkan geldi. Dedem, 'Sana misafir arkadaş geldi' diye Ceylân Çalışkan'a çok alâka gösteriyordu. İlk zamanlar bizde misafir kalmıştı.
"Ankara'da toplantılarımız olurdu. Bu toplandılara Demokrat Partnin Millî Eğitim Bakanı Tevfik İleri'nin babası, Prof. Münif Çelebi, Osman Nuri, Kemal Kalkan Paşa, Mahmud Yazır, Nail Pertev Paşa ve Cevat Çağrı gibi zatlar da katılıyordu. Sohbetlerde sık sık Bediüzzaman'dan söz edilirdi.