Sayfa 8/14 İlkİlk ... 678910 ... SonSon
134 sonuçtan 71 ile 80 arası

Konu: Bayram Yüksel

  1. #71
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Bayram Yüksel

    "Ben Halk Partisi milletvekiliyim"
    "Yine Isparta'da, kulağında bir kulaklık bulunan Halk Partili bir ihtiyar zat gelmişti. Üstad bu adamı kabul edip kendisiyle görüştü. Ziyaret anında ben de yanlarında bulundum. Adam:

    "Hocam, ben Halk Partisi Malatya Milletvekiliyim. Eğer sen istersen ben oradan ayrılırım.' Üstad cevaben:

    "Hayır, ayrılma sen orada bulun, bizi müdafaa edersin, sen bizi görüyorsun, bizim siyasetle alâkamız yoktur.' İnönü demiş ki, 'Biz Said'i anlayamadık. Eğer bir fırsat bize gelirse, artık ona ilişmeyeceğiz' diye karşılık verdi.

    "Adam Üstadımızdan memnun olarak ayrıldı. Sonra biz anladık ki, adamı Halkçılar ve İnönü hususî göndermişler.

    "Üstadımız ziyaretçilerle görüşürken, onları katiyyen rencide etmezdi. Siyasîlere, 'Siz dinsizsiniz' gibi sözleri asla söylemezdi. İslâmiyet aleyhindeki din düşmanları diye umumî konuşurdu.

    "Bir gün Ağrı Halk Partisi Milletvekili Ahmet Alparslan ziyaretine gelmişti. Üstadı çok seven bir zattı. Üstad, Halk Partisinin içinde bulunan din düşmanlarına mani olmasını söyledi. Adamı hiç incitmeden çok güzel dersler verdi.

    "Halk Partisini yaptıkları zulümleri anlattı Ahmet Bey; 'Üstadım, eğer istersen ben Halk Partisinden ayrılırım' deyince, Üstadımız da, 'Hayır ayrılma, orada bizi müdafaa edersin' dedi.

  2. #72
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Bayram Yüksel

    "Biz Nurcular sizi destekliyoruz"
    "Demokrat milletvekilleri de Üstadın ziyaretine gelirlerdi. Üstadın onlarla görüşmesi ise daha farklıydı. Onlara, 'Biz Nurcular, sizi destekliyoruz. Ben sizi tutuyorum' derdi. Misaller verirdi. 'Hamza Emek benim talebemdir, hem de Demokrattır' diye Demokratlara anlatırdı.

    "Eskiden Halk Partisinin yaptığı zulümleri anlatırdı. Bir kimsenin hatasıyla başkalarının, akraba ve yakınlarının mes'ul olmayacaklarını söylerdi. Halkçıların Şarktaki zulümlerinden bahsederken; bir köyü olduğu gibi imha ettiklerini, hattâ bir kadının karnından çocuğunu çıkarttıklarını, kadını öldürdüklerini, çocuğun ise hâlâ sağ olduğunu söylemişti.
    "Emirdağ'da gezmeye çıktığımız zaman, Halk Partililerin hal ve hatırlarını da sorardı.

    "Emirdağ'da Halim Yüksel isimli Halk Partili bir zata nasihat eder, incitmeden dersler verirdi. Hattâ adama risale bile yazdırmıştır. Daima yazardı.
    "Halk Partisinin yaptığı zulüm ve haksızlıkların mesuliyetini baştakilere verirdi, 'Sizin kabahatiniz yoktur' derdi.

  3. #73
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Bayram Yüksel

    "Alevîye nasihatı"
    "Barla'da Alevî bir öğretmen vardı, hem de Halk Partiliydi. Üstad bazen kendisini çağırtır, saatlerce kendisiyle konuşurdu. İltifat eder, şefkatle tokatlardı. Adama:
    "Siz Hazret-i Ali'ye hürmetsizlik ediyorsunuz. Hazret-i Ali yatsı namazının abdestiyle sabah namazını eda ederdi. Eğer siz Hazret-i Ali'yi seviyorsanız namazlarınızı kılın' diyordu.

    "Bu öğretmenle daima konuşurdu. İltifad eder, Risalelerden okuturdu. Bizler de yanında merakla dinlerdik. Biz, 'Üstad bu adama niçin bu kadar değer veriyor?' diye merak ederdik. Üstad bize cevaben:
    "Ben onun zararını azaltıyorum' derdi. Sonra o adam Barla'nın müdürlüğüne de baktı. Bize hiçbir zararı olmadı. Onun zamanında hiçbir hâdise olmadı. Fakat ihtilâl olduğunda, o adam ilk sefer mübarek çınar ağacındaki köşkü kendi eliyle yıktı, ne olduğunu gösterdi.

  4. #74
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Bayram Yüksel

    Tarikat dersi
    "Bazan tarikat dersi almaya gelenlere şöyle derdi: 'Hem Risale-i Nurun mesleği tarikat değil, hakikattır. Sahabe mesleğinin bir cilvesidir. Bu zaman tarikat, hakikattır. Sahabe mesleğinin bir cilvesidir. Bu zaman tarikat zamanı değil, imanı kurtarmak zamanıdır. Risale-i Nur bu hizmeti lillâhilhamd en müşkül ve ağır zamanlarda yapmış ve yapıyor. Risale-i Nur dairesi Hazret-i Ali (r.a.) ve Hasan ve Hüseyin'in ve Gavs-ı Âzamın ihbar-ı gaybiyetleriyle şakirtlerinin bu zamanda bir dairesidir. Çünkü, Hazret-i Ali (r.a.) üç keramet-i gaybiyesiyle Risale-i Nurdan haber verdiği gibi, Gavs-ı Âzam da (k.s.) kuvvetli bir surette Risale-i Nurdan haber verip türcümanını teşci etmiş. Zaten Üveysî bir surette, doğrudan doğruya hakikat dersimi Gavs-ı Âzam'dan (r.a.) ve Zeynelâbidin (r.a.) ve Hasan (r.a.) ve Hüseyin (r.a.) vasıtasıyla İmam-ı Ali'den (r.a.) almışım. Onun için hizmet ettiğimiz daire onun dairesidir.'

  5. #75
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Bayram Yüksel

    Sakal meselesi
    "Bazı ziyaretçilere şu şekilde ders verirdi:
    "Belki hatırınıza gelir, neden sakalsız olduğum. Bunu size izah edeyim de tereddüdünüz gitsin. Bu sünneti işlemediğimin sebebi, benim milyonlarca talebem var. Ben sakal bıraksam onlar da genç ihtiyar hep sakal bırakacaklar. Gençlerdeki sakal ise akranları arasında istihza mevzuu olacaktır. Bu sebepten ben bu sünneti terk ettim.'

  6. #76
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Bayram Yüksel

    "Sebepsiz eser yazmadım"
    "Eserleri hakkında:
    "Ben hiçbir zaman boşuna sebepsiz eser yazmadım. Mutlaka bir delile ve bir sebebe binaen yazdım. Bir ihtiyaca binaen yazdım. Hem sizler bilerek çalışıyorsunuz. Ben şuurum taalluk etmeden istihdam ediliyorum. Risaleler Cenab-ı Hakkın bu zamanın ihtiyacına binaen bir lütfu ve ihsanıdır' derdi.
    "Emirdağ Lahikalarındaki içtimaî mektupların bir çoğu 1950 senesinden sonra yazılmıştı. Bu mektupları Üstad siyasî ve içtimaî hayatla alâkadar olanlara gönderirdi.

    "Bu mektupları Isparta'da Nur Talebeleri ve Hüsrev Ağabeyler teksir ederek çoğaltırlardı. Üstad Isparta'ya gelince mektupların teksir edilmesi ve gönderilmesiyle bizzat kendisi ilgilenirdi.
    "Yanındaki hizmetçileri vasıtasıyla lâhikaları hiç kesintisiz devam ettirirdi. Aynı zamanda Nur Talebeleri ile haberleşme, müjdeli mektupla tebriklerini gönderirdi."Sebepsiz eser yazmadım"
    "Eserleri hakkında:
    "Ben hiçbir zaman boşuna sebepsiz eser yazmadım. Mutlaka bir delile ve bir sebebe binaen yazdım. Bir ihtiyaca binaen yazdım. Hem sizler bilerek çalışıyorsunuz. Ben şuurum taalluk etmeden istihdam ediliyorum. Risaleler Cenab-ı Hakkın bu zamanın ihtiyacına binaen bir lütfu ve ihsanıdır' derdi.
    "Emirdağ Lahikalarındaki içtimaî mektupların bir çoğu 1950 senesinden sonra yazılmıştı. Bu mektupları Üstad siyasî ve içtimaî hayatla alâkadar olanlara gönderirdi.

    "Bu mektupları Isparta'da Nur Talebeleri ve Hüsrev Ağabeyler teksir ederek çoğaltırlardı. Üstad Isparta'ya gelince mektupların teksir edilmesi ve gönderilmesiyle bizzat kendisi ilgilenirdi.
    "Yanındaki hizmetçileri vasıtasıyla lâhikaları hiç kesintisiz devam ettirirdi. Aynı zamanda Nur Talebeleri ile haberleşme, müjdeli mektupla tebriklerini gönderirdi.

  7. #77
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Bayram Yüksel

    Acîb bir hâdise
    "O günlerde hava almak ve gezmek için Eğirdir'e gitmişti. Eğirdir'in Halk Partili kaymakamı Üstadı Eğirdir'e sokmak istemedi. Üstadın kıyafetine ilişmek istemişti. Üstad çok üzülmüş ve hiddetlenmişti. Bu hâdise Emirdağ Lahikalarında 'Acîb bir hâdise' başlığı altında aynen şöyle beyan edilmektedir.
    "Bugün yine Eğirdir'e gitmişti. Tam evinin önünde birisi rast geldi ve bize hitaben 'Derhal Isparta'ya dönmenizi emrediyorum' dedi. Biz önce kim olduğunu bilemedik, sonra anladık ki, Eğirdir'e bir kaç gün evvel Van vilayetinin bir kazasından gelen yeni kaymakam imiş. Biz 'Hangi kanun veya hangi talimat ve nizamnameye istinaden arabamızın önüne geçip şehre gitmeyi men ediyorsunuz?' diye bu keyfî ve kanunsuz harekete mukavemet edeceğimiz anda, Üstadımız Said Nursî bizi bundan men'etti. Hem de Said Nursî'ye sarsılmaz bir bağlılık ve büyük bir hürmetleri olan şehirli ve köylü ahalinin, hususan pazar münasebetiyle bugün kalabalık olması ile kanun hilafına hareket ettirilen bir kimsenin yüzünden çıkacak herhangi bir hâdiseyi önlemek için geriye dönülmüştür.

    "Şöyle kanaatimiz geldi ki: Üstadımız Said Nursî katiyen siyasete karışmadığı ve insanlarla görüşmediği halde, Risale-i Nur'un Anadolu ve Şark vilayetlerinde ve hattâ âlem-i İslâmda fevkalâde bir hüsn-ü kabul görmesi ve Ankara'da hükümetin müsaade ve teyidiyle büyük mecmuaların resmen tab edilmesi ve bütün mahkemelerden beraat kazanması sebebiyle Risale-i Nur'la alâkadar olan çok büyük bir kitle Demokrat lehinde olarak hareket ettiklerinden ve bilhassa bu vaziyet Şark vilayetlerinde pek zahir müşahede edildiğinden Nur Talebeleriyle hükümetin mabeynini bozmak için bazı gizli zındıklar ve eksi parti taraftarlarının plânıyla bu yeni kaymakamı, asayiş ve din aleyhinde olan böyle muameleye vesile yapmışlar.

    "Demokrat Nur Talebeleri adına: Rüştü Çakın, Mehmet Sözer, Mehmet Babacan, Tahirî Mutlu, Ziver Gündüzalp.
    "Düşüncelerinin hâlisane olduğunu ben de bilmekteyim:
    "Demokrat Milletvekili Kemal Demiralay." [1>

  8. #78
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Bayram Yüksel

    "Isparta'ya çok ehemmiyet verirdi"
    "Üstadımız Isparta'ya çok ehemmiyet veriyordu. 'Benim son hayatımı Isparta havalisinde geçirmek büyük bir arzumdu. Isparta taşıyla, toprağıyla benim için mübarektir. Hattâ yirmi beş seneden beri beni işkence ile tazib eden eski hükümete, kalben ne vakit hiddet etmişsem, hiçbir zaman Isparta Hükümetine hiddet etmeyip, o mübarek vatandaki hükümetin hatırı için ötekileri de unutuyordum. Hususan orada eski tahribatı tâmirata başlayan hakikî vatanperverler olan Demokrat namında hamiyetli ahrarlar yani hürriyetperverler, Nur ve Nurcuları takdir etmelerine çok minnetdarım, onların muvaffakiyetlerine çok dua ediyorum. İnşaallah o ahrarlar istibdad-ı mutlakı kaldırıp tam bir hürriyet-i şer'iyeye vesile olacaklar' [2> diyordu.

  9. #79
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Bayram Yüksel

    Uzun sabah dersleri
    "1954'te Isparta'da Üstad Hazretleri Arabî Mesnevî-i Nuriye'den derse başladı. Merhum Tahirî Ağabey, Merhum Zübeyir Ağabey ve Merhum Ceylân Ağabeylerle beraber geldik. Mustafa Sungur Ağabey de ara sıra gelir, birkaç gün kalırdı. Üstadımız ekseriyetle onu bazı hizmetler için Ankara'ya gönderirdi. Üstadımız sabah namazından sonra derse başlıyordu. Ders beş-altı saat devam ediyordu. Adeta on yedi yaşında bir genç gibi çok hareketli idi. Bizler Arapçayı bilmiyorduk, ama Üstadımız yine derse muntazaman devam ediyordu. Ceylân Ağabey çok güzel anlıyordu. Tam öğle ezanı okununcaya kadar ders devam ederdi. Yorgunluktan uykumuz gelirdi. Üstadımızın başucundaki saate bakardık, Üstadımız saati ters çevirirdi. Aklımızın, kalbimizin, ruhumuzun ve bütünü lâtifelerimizin derse verilmesini temin ederdi. Zübeyir Ağabey vücuduna iğne batırarak dersleri takip ederdi.

    "Üstad bir gün, 'Evlâtlarım, bu ders yalnız bizi değil, bütün kâinatı alâkadar eden bir derstir. Bu dersi mele-i alânın sakinleri de dinliyorlar. Bu ders çok mühimdir' dedi. Hakikaten bizlerede acaip bir hal oldu.
    "Yine bir gün dersten sonra, 'Evlatlarım, siz zannediyor musunuz ki, biz beş altı kişi ders yapıyoruz? Biz bu dersimizle Anadolu’da binler ders yapan cemaatlerin arasına mânen giriyoruz, beraber ders yapıyoruz' demişti.
    "Hiç Arapça bilmediğimiz halde, çok mükemmel anlamaya başlamıştık. Bu şekilde Arabî Mesnevî-i Nuriye'yi iki defa bitirdik. Bundan sonra da İşârâtü'l-İ'caz'ın yüzüncü sahifesine kadar Isparta'da; gerisini Çam Dağında Ceylân Ağabey, Zübeyir Ağabey, Ziya Arun ve Sungur Ağabeylere okuttu.

    "Üstadımız en cebbar firavunlara karşı bile izzet-i İslâmiyeyi muhafaza edip baş eğmediği ve hattâ esareti vaktinde Rus'un baş kumandanına kıyam etmeyerek idamla alay edecek derecede bir izzet-i diniyeyi taşıdığı halde, bu mübarek vatanda asayişe zarar gelmemek için en küçük bir jandarmanın dahi hürmetsiz muamelesine ses çıkarmıyor, sabır ile karşılıyordu. Sebebi de; Kur'ân'ın bir kanun-u esasîsi olan (Velâ tezirü vâziretün vizre uhra) sırrıyla, 'Bir adamın cinayetiyle başkası mes'ul olamaz, kardeşi de olsa..' âyetinin hükmüne tabi olmasıdır.

    "Said Nursî Risale-i Nur'u okuyanlara, hususan bütün vilayat-ı Şarkiyedekilere Nur dersleriyle demiştir ki, 'Dahilî asayişe ilişmek, yüzde on cani yüzünden doksan masuma zulüm ve zarar etmektir. Onun için Risale-i Nur'u okuyanlara ilişmek değil, muhafaza etsinler.' İşte bu sır için siyasete ilişmiyor, asayişi bütün kuvvetiyle muhafazaya çalışıyordu. Asayiş lehinde izzetini ve milletin âhireti için dünyasını ve hattâ lüzum olsa âhiretini feda eden böyle bir İslâm kahramanı, muhterem bir ihtiyar misafirin hukukunu müdafaa kadirşinaslığı herkesten evvel misafir bulunduğu Isparta vilayetinin hükümetine ve Demokratına düşmektedir.

    "Üstadımız diyordu : 'Üçüncü Said, maşaallah barekallah, Eski Said'de yanlış bulamıyor. Maşaallah Eski Said'i tebrik ediyorum.'
    "Üstadımızın bu sevinçlerini tarif edemem. Üstadımıza öyle bir hal oldu ki, hiç duramıyordu. Öğleye kadar ders yapıyor, öğleden sonra da temiz hava almak için kırlara çıkıyordu. Bir iki saat temiz hava alıp gelir, çalışmaya hemen başlardı.

  10. #80
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Bayram Yüksel

    "Anladığın kadarı yeter"
    "Bir gün yine Üstadımızın Arabî dersinde Hizbünnuriye'yi okuyorduk. Üstadımız benden anlayıp-anlamadığımı sorduğunda, anlamadığımı söyleyince izah etti ve ben de çok güzel anladım. Ve içimden, 'Artık ben oldum, Arapça’yı güzel anlamaya başladım' dedim. O anda kafam makine gibi çalışıyordu. Bir de Üstadın odasından çıktım, hiçbir şey kalmamıştı.

    "Yine bir gün dersten sonra Üstadımız yapılan dersi anlayıp-anlamadığımı sordu. Ben anlamadığımı söyleyince, Üstadımız bana bir tokat aşk etti. 'Keçeli, keçeli, sen mükemmel anladın. Anladığın kadarı yeter sana. Eğer daha çok anlasan, 'Bu bana yeter artık,' dersin, 'Yetiştim' diye gidersin. Böyle istihdam olamayacaktın. Bir bahçeye girenler boyları nispetinde meyvelerden istifade ederler. Boyu uzun olan yüksek dallardan, kısa olanlar ise aşağıdaki dallardan koparıp yerler. Bir kısmı da koparamaz, meyveleri çiğner. Sen koklasan bu sana yeter. Kanaat et, şükret' diye bana ders vermişti.

Sayfa 8/14 İlkİlk ... 678910 ... SonSon

Benzer Konular

  1. ''Kadın Hizmeti Olmaz'' Bayram Yüksel
    By SiLa in forum Risale-i Nur Talebeliği
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 18.10.08, 20:11
  2. Aydın yüksel
    By SiLa in forum Arkeoloji Ödev
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 12.10.08, 15:10
  3. Bayram Yüksel Abi'nin Tüm Sohbet Videoları
    By SiLa in forum Risale-i sesli, Sohbetler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 09.10.08, 10:12

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •