Sayfa 5/14 İlkİlk ... 34567 ... SonSon
134 sonuçtan 41 ile 50 arası

Konu: Bayram Yüksel

  1. #41
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Bayram Yüksel

    Arabî Mesnevi-i Nurîye'den ders
    "Risaleler yeni yazıyla basılmadan evvel 1953'te Isparta'ya vardığımızda Üstadımız Arabî Mesnevi-i Nuriye'den derse başlamıştı. Çok güzel izah ediyordu. Âdeta yirmi yaşındaki genç ve faal birisi gibi beş-altı saat derse devam ederdi. Okudukça gençleşiyordu. Bizler tahammül edemezdik. Sabah namazından sonra başlar, tâ öğle namazına kadar sürerdi. Bu derslere Tahirî, Zübeyir, Sungur ve Ceylân Ağabeylerle beraber iştirak ederdik. Arabî Mesnevi-i Nuriye'yi üç sefer okuduk. İşaratü'l-İ'caz'ı da yarısına kadar aynı şekilde okuduk. Yarısından sonrasını, Üstadımız Çamdağı'nda ve Barla'da Zübeyir ve Sungur Ağabeyle, Ziya Arun kardeşimizle bize okuttular. Isparta'da okuduğumuzda bazen Sungur Ağabey gelir, birkaç gün kalır, Üstadımız Risale-i Nur hizmetleri için, kendisini Ankara'ya gönderirdi. Mustafa Ezener Ağabey de bazen iştirak ederdi. Bu ders çok feyizli olurdu. Üstadımız, Ceylân Ağabey gelmeyince derse başlamazdı. İçimizde Arapça'yı en güzel anlayandı.

  2. #42
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Bayram Yüksel

    "Eserlerin tashihine çok önem verirdi"
    "Risale-i Nurlar, yeni yazıyla Ankara ve İstanbul'dan geldiğinde tashih eder, tashihten sonra, eğer elle gelmişse elden, posta ile gelmişse posta ile acele gönderdik. Gelen formaların tashih işlerini bitirip göndermeyince, hiçbir işe bakmaz ve baktırmazdı. Âdeta asker gibi veya saat gibi dakikti. Bir hizmeti anında yaptırırdı. Kırlara gittiğimizde bazen, 'Hemen döneceğiz' derdi. Bakardık ki, Ankara'dan veya İstanbul'dan bir üniversiteli kardeşimiz gelmiş, formaları getirmiş, Üstadımızı bekliyor. Hem formayı getirir, hem Üstadımızı ziyaret ederdi. Üstadımız yüksek tahsil gençliğine çok önem verir, daima onları Risale-i Nuru okumaya teşvik ederdi. Formalar tashih olduktan sonra yerlerine gönderilince posta ile gitmişse, telefon ettirir, yerine ulaştığını öğrenince rahatlarlardı. Biz de gönderdiğimizde Üstadımıza tekmil verirdik. 'Posta veyahut filanca şahısla gönderdik, Üstadım' derdik. Hizmeti, vaktinde ifa ettiğimizden Üstad da memnun olurdu.

  3. #43
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Bayram Yüksel

    "Risale-i Nurların neşrine çok sevinirdi"
    "Risale-i Nur matbaalarında neşr olunmaya başladığında Üstadımız yerinde duramıyordu. Bir faaliyet, bir gayret, bir cevvaliyet... Sevincinden âdeta yerinde duramıyordu. Öyle haller oldu ki, dünyayı tayeran etmek istiyordu. Bazen yaya, bazen vasıta ile Isparta'nın gül bahçelerine, bazen Kirazlıdere, Ayazma, Gölcük, bazen Eğirdir Gölü kenarlarına, Barla bahçelerine, Karakavak, Kabristan, Karadut gibi Nur'un menzil ve menzilciklerine gider, gezer, dolaşır, dönerdik. Üstadımız Eğirdir'den Barla'ya atla giderdi. Birimiz atı çeker, birimiz Üstadı tutar, birimiz de Üstadımızın ibrik, termos, seccade gibi eşyalarını taşırdık. Barla'ya vardığımızda yorgunluk, hastalık dinlemezdi. Hiçbir zaman Üstadımızı boş dururken görmedik. 'Geliniz, biriniz bana ders okuyun, biriniz suya gidin, biriniz de yoğurt, yumurta bulun, yemek yapın' derdi.

    "Bir saat mesafede Çam Dağı yolu üzerinde Güdük suyu vardı. Suyu bazen oradan, bazen de Karakavak gibi yerlerden getirirdik. Karakavak veyahut Güdük suyundan geldiğimizde bazen Üstadımız, 'Hazır olun vasıtaya bakın, Ankara, İstanbul'dan formalar gelmiştir. Hemen gideceğiz' derdi. Eğer vasıta bulmuşsak, vasıta ile Eğirdir'e kadar giderdik. Gidip gelirken yollarda Üstadımız, ders okutturur, dinlerdi. Çam Dağı'na çıkarken de okuttururdu. 'Maşaallah, çok güzel istifade ettik seyyar medresemizde' derdi.

  4. #44
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Bayram Yüksel

    "İşlek"
    "Üstadımız, Barla civarında fazla merkep kullandığı için, 'Bunlara eşek demeyin, hayvana hakaret oluyor. İşlek deyin, çünkü bunlar çok çalışkan hayvanlardır' derdi. Üstadımız her gün şemsiyesini alır çıkar, bizler de arkasından giderdik.

    "Isparta'nın yakın menzillerine veya Isparta'ya nazır tepelere çıkar, oralardan Isparta'yı temaşa ederdi. Bazen yol kenarlarındaki asmaların salkımlarını saydırırdı. Ondaki sanat-ı İlâhiyeyi izah ederdi. Üzümlerin kudret helvası olduğunu söylerdi. Sidre ve Ayazma ağaçlık yerlerdir. Ispartalılar Cuma ve Pazar günleri istirahat için oralara giderlerdi. Halkın olmadığı günlerde biz de Üstadımızla oralara giderdik.

  5. #45
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Bayram Yüksel

    "Hocam beni affet"
    "Bir gün Ayazma'da Üstadımız arabanın içinde Cevşen okuyordu. Bizler de etrafında ayrı ayrı yerlerde Nurlardan okuyorduk. O anda bir sarhoş, 'Hocam beni affet, bana dua et' diye bağırarak Üstadımıza doğru yürüdü. Ben bırakmadım. Üzeri fena kokuyordu. Üstadımız, 'Bırak gelsin' dedi. Üstadın yanına beraber gittik, Üstadın ellerine sarıldı, 'Hocam beni affet, bana dua et' dedi. Hakikaten, mübarek Üstadımız da dua etti. 'Ya Rabbi, bu kardeşimizi kurtar' diyerek okşadı. 'İnşallah kurtulursun' dedi. Bir ayda onun kurtulduğunu haber aldık. Kendisi tenekecilik yapardı.

  6. #46
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Bayram Yüksel

    "İnşaallah kurtulursun"
    "Yine bir gün akşamüstü Sidre'den Üstadımıza su getiriyordum. Akşam namazı olmuştu. Kapının önünde beli bükülmüş yetmiş-seksen yaşlarında iki kadın duruyordu. Kapı açık vaziyette ve biri kapının iç tarafında idi. Çok taaccüp ettim. Bizim kapı daima kapalı idi. Kapı nasıl açılmıştı da bunlar içeri girmişti? Bir sarhoşu da merdivenlerden çıkarken yakaladım. Çok hayret ettim. O saatlerde bizim kapı muhakkak kilitli olurdu. Sarhoşla münakaşamıza Tahirî, Zübeyir ve Ceylân ağabeyler geldiler, onlar da hayret ettiler. Üstadımızın odasında akşam namazı kılıyordu. O vakitlerde evimizin önünde daima polis beklerdi. Allah'tan ki, o anda onlar da yokmuş, olsaydılar kim bilir ne iftiralar uydururlardı. Kadınları dışarıya çıkardık. Sarhoşu da Üstadımıza anlattık. Üstadımız da çok taaccüp etti, şefkatle dua etti, 'İnşaallah kurtulursun' dedi. Sarhoş merdivenden bağırarak indi. 'Baba beni kurtar, baba beni kurtar' diyordu. Bir zaman sonra annesiyle, teyzesini gördüğümüzde, evlâtlarının kurtulduğunu söylediler. 'Allah razı olsun, sizden ve Hoca Efendiden, çocuğumuz kurtuldu' diye bize dua ediyorlardı.

  7. #47
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Bayram Yüksel

    "Jip almaya karar verdik"
    "Mübarek, mualla Üstadımız Isparta civarında gezerken çok yorulurdu. Dönüşünde bize, 'Beni düşünemiyorsunuz, ben gıdasız yaşarım, havasız yaşayamam, vasıta bulun' derdi. Bizler de vasıtayı her zaman bulamazdık. Mübarek Üstadımız ise, her gün gezmek istiyor. Bazı günler vasıta buluyoruz, bazı günler de bulamıyoruz, yani parasızlıktan bulamıyoruz. Bulduğumuz vasıtaların yarısını da, Allah rahmet eylesin, kahraman Tahirî Ağabeyimiz temin ederdi.
    "Üstadımızın ruhunda bir cevvaliyet vardı. En uzak yerlere gitmek ister, yüksek tepelere, tenha yaylalara, ağaçlık yerlere gitmek arzu ederdi. Bazen, 'Emirdağ'a gideceğim' derdi. Otomobilciler de fazla para isterdi. Üstadımıza, bu kadar para istiyor dedimizde iktisadına muhalif olduğu için müteessir olurdu. Gezmezse rahatsız oluyor, gezmeyi çok arzuluyordu. Çoğu zaman ayakları ağrıyordu. Bizler de Üstadımızın dizlerini, ayağını ovalıyorduk. Mübarek, muazzez Üstadımızın gözlerinden yaşlar geliyordu. Üstadımızın bu hali bizleri fazlasıyla müteessir ediyordu, ne yapacağımızı şaşırıyorduk. Üstadımızın bu hallerine tahammül edemedik.

    "Merhum Zübeyir Ağabey, merhum Tahirî Ağabey, merhum Ceylân Ağabeyle beraber meşveret ettik. Emirdağ'dan Osman Çalışkan Ağabey ve Mehmet Çalışkan Ağâbey, İnebolu'dan Çelebi Ağabey, Isparta'dan Rüştü Ağabey, Çolak Nuri Ağabeylerle beraber konuştuk. En ucuzundan bir araba almaya karar verildi. Bu kararı Üstadımıza söylersek kabul etmezdi. Ağabeyler şöyle bir karar verdiler. 'Üstadımıza şimdilik bir jip alalım' dediler.
    "Emirdağ, İnebolu ve Isparta Nur Talebelerini himmeti ile on sekiz bin liraya bir jip alındı. Emirdağlı Mahmud Çalışkan kardeşimiz de şofördü. Onu Isparta'ya getirdik. Arabayı Mahmud'un üzerine yaptırdık. Mahmud hem piyasada çalışıyor, hem de Üstadımıza hizmet ediyordu. Kendine hizmeti esnasında Üstadımız benzin parasını verirdi. Ehl-i dünya da fazla şüphelenmedi. Çünkü Mahmud piyasaya da çalışıyordu. Üstadımıza rica ettik. Üstadım Mahmut Isparta'da çalışacak, sizi'de istediğiniz zaman gezdirecek. Mahmut bizim yanımızda kalsın' dediğimizde 'Üstadımız kabul etti ve Mahmud da bizimle beraber kalmaya başladı. O zaman Üstadımız biraz rahatladı. Bu jiple bir sene devam ettik.

  8. #48
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Bayram Yüksel

    "Arabayı değiştirdik"
    "Türkiye'de o zaman, malûm, yollar çok bozuktu. Asfalt filan yoktu, yine aynı ağabeylerle meşveret edildi. Jipi satıp bir taksi almaya karar verildi. Jipi on dokuz bin liraya sattık. On bin lira da ödünç para bulduk. Yirmi dokuz bin liraya 53 model Chevrolet araba aldık. (Boyacı Hüsnü Efendi, Mahmud ve Ceylân kardeşlerle beraber, Ankara'dan aldık.) Araba yine Mahmud Çalışkan'ın üstünde idi. Bilahare Ceylân Ağabey şoför oldu. 1958'de Ankara hapsinden çıktıktan sonra Üstadımız bana, 'Keçeli, keçeli, benim şoförüm sen olman lâzımdı' dedi. Ben de 'Üstadım on beş gün izin ver, ben şoförlüğü öğrenirim' dedim. Üstadımız da, 'Sana bir ay izin veririm, öğren' dedi. Ben de Samsun'a gittim. Samsun ve Bafra'da çalıştım. Bir ayda şoförlüğü öğrendim. Sinop'tan ehliyet aldım. Bir kaç sefer imtihana girdim. Direksiyondan verememiştim. Son gün Üstadımı rüyamda gördüm. Bana yarım bir ehliyet verdi ve ertesi gün çok güzel muvaffak oldum.

    "1958'de Hüsnü kardeşimiz de askerlik yaparken şoförlüğü öğrendi. Ceylân Ağabey de şofördü. Ceylân Ağabey çok şakacı, latifeci ve zeki idi. Isparta'dan Emirdağ'a gelirken, 'Ben sizden hem eskiyim, hem de şoförlükten ustayım, yolun yarısına kadar ben kullanacağım, yarısından sonra da siz kullanacaksınız' diye latife etti. Ben de yeni öğrenmiştim.

  9. #49
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Bayram Yüksel

    "Seni şoförlükten men ettim"
    "Bir gün Emirdağ'dan Çifteler'e kadar arabayı ben kullandım. Çifteler'e Üstadımıza kar almaya gitmiştim. Arabayı şehrin ortasına koymuştum. Arabada Zübeyir Ağabey, Ceylân Ağabey, Hüsnü kardeşimiz Üstadımızın yanında idi. Ben gelinceye kadar, halk toplanmış, fazla kalabalık olmuş, ben geldiğimde Üstad hiddet etti. 'Bu halkı niye böyle topladın? Bu kalabalıktan ben çok sıkılıyorum. Seni şoförlükten men ettim. Sana şoförlüğe izin yok' dedi.

    "Mahmudiye'yi geçtikten sonra Sakarya Nehrinin kenarında yeşillik, ağaçlık bir yerde söğütlerin altında Üstadımız, bana hususî olarak bir saat ders verdi. Hüsnü ile Ceylân Ağabeyi Eskişehir'e gönderdi. Zübeyir Ağabeyi de ayrı bir yere gönderdi. Bana o zaman hususî olarak 'Evlâdım ben seni şoförlükten men ediyorum, ben sana şahsım için şoförlüğe izin vermiştim' dedi. Üstadımızın şu sözü bana çok tesir etti: 'Evlâdım, Adnan Menderes gelse, 'Said, Bayram'ı bana şoför ver de Risale-i Nur Külliyatını bastırırım' dese yine izin yok' dedi. 'İleride küçük bir araba alacağım, beraber gezeceğiz' diye beni teselli etti. Bu sözleri ile bana çok iltifat etti. Ben de çok fazla üzülmüştüm. Üstadımızdan Allah ebediyen razı olsun. Kim bilir şoförlük yapsaydım, belki de kendimi muhafaza edemeyecektim. Çünkü şoförlüğe karşı çok zafiyetim vardı. Üstadımız, 'Seni şoförlükten men ediyorum. İleride Ceylân'la Hüsnü'yü de men edeceğim' dedi. Üstadımızın vefat etmesine birkaç ay kala Ceylân Ağabeyin babası araba almıştı, oraya gitmişti. Hüsnü kardeşimiz Üstadımızın şoförlüğünü yapıyordu. Hattâ en son Urfa'ya Hüsnü kardeşimiz götürdü.

  10. #50
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Bayram Yüksel

    Halk Partililerin dedikodusu
    "Sırası gelmişken şurasını da belirteyim ki: O zamanlar Halk Partililer çok dedikodu yaptılar. Bu arabayı kim aldı? Bediüzzaman'a Menderes araba aldı. Hediye etti gibi... Çok yollardan dedikodu yaptılar ve çoklarına sorarlar ve sordururlardı. Bu arabayı kim aldı? v.s.
    "O zamanlar bizi, emniyetten çok sık takip ederlerdi. Emniyetin eski bir jipi vardı. Bizi bir türlü takip edemezdi. Birçok zaman tehdit ederlerdi. 'Fazla süratli gitmeyin ve bize gideceğiniz yeri söyleyin, yola çıkmadan evvel bize haber verin' gibi ikazlarda bulunurlardı. Biz hiç ehemmiyet vermezdik.

Sayfa 5/14 İlkİlk ... 34567 ... SonSon

Benzer Konular

  1. ''Kadın Hizmeti Olmaz'' Bayram Yüksel
    By SiLa in forum Risale-i Nur Talebeliği
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 18.10.08, 20:11
  2. Aydın yüksel
    By SiLa in forum Arkeoloji Ödev
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 12.10.08, 15:10
  3. Bayram Yüksel Abi'nin Tüm Sohbet Videoları
    By SiLa in forum Risale-i sesli, Sohbetler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 09.10.08, 10:12

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •