"Ticanî hadisesi ve Pilavoğlu"
"Yanımda İkinci Şua gibi birkaç risale vardı. Onları yazıp okumakla vakit geçiriyordum. Kemal Pilavoğlu, Hz. Üstad hakkında, daima müsbet kanaat izhar ederdi. Tasavvufî tabirlerden olarak, 'Bekabillah mertebesinin 9. derecesi ki, son derecesidir. Velayetin son hudududur. Said Nursi o mertebededir Gavs-ı Âzam Abdülkâdir-i Geylânî Hazretleri de aynı mertebede idi' diye beyanda bulundu. Bir gün kendisine İkinci Şua'dan bir miktar okumuştum. Dinledi ve 'Siz, Said Nursi Hazretlerinin tasavvufla alâkası olmadığını söylüyorsunuz Halbuki şu hakikatler bile o zatın kainatta Esma-i İlahiyeyi müşahede ettiğini gösteriyor' demişti. Velhasıl, bu merhum zatla zaman zaman konuşurduk. Kâmil Tunal'dan uzun uzun şikâyet etti. O da karşımızda yatak üzerinde zikir ve cezbe halindeydi. Kemal Beyden ziyade taassup gösterirdi. Kemal Pilavoğlu o neşredilen 'Nur Saçan' imzalı ve heykellerin kırılmasını tavsiye eden mektubu, kendisinin yazmadığını, haberi olmadığını, Kâmil Tunalı'nın yazıp etrafa gönderdiğini, sonra muttali olduğunu ve arada bir kaç hadise zuhur edince kendisini çağırıp ikaz ettiğini, 'Git emniyete teslim ol, kendin yaptığını söyle' dediğini, fakat maalesef aksini yaptığını, 'Ben ona emniyete teslim ol dememişim' gibi daha çok tahribatta bulunduğunu şikavetvâri, acı acı anlatmıştı. Hattâ bir ara, 'Said Nursi'nin takdir edilecek bir hususiyeti de, bizim gibi böyle meczublarla meşgul olmamış, mekteblileri, gençliği irşada çalışmış' diye sitayişle beyanda bulundu. Ve kendisi de tahliyeden sonra mesaisini daha ziyade eser telifine verdi.